Faturaya "tasarruf" ruha "işkence"! İşte yaz saati uygulamasının gerçek bilançosu!

2016'dan beri uygulanan "kalıcı yaz saati" nedeniyle milyonlarca öğrenci ve çalışan, güneş doğmadan güne başlıyor. Hükümet enerji tasarrufunu işaret ederken, uzmanlar insanlarda oluşan psikolojik tahribata dikkat çekiyor. İşte uygulamanın artıları, eksileri ve perde arkası...

Faturaya "tasarruf" ruha "işkence"! İşte yaz saati uygulamasının gerçek bilançosu!

Türkiye, kış aylarının gelmesiyle birlikte hep olduğu gibi bu yıl da güne "zifiri karanlıkta" uyanıyor. Sabahın ilk saatlerinde okullarına gitmek zorunda kalan öğrenciler ve mesaiye yetişmeye çalışan vatandaşlar, gece yarısını aratmayan karanlık sokaklarda hareket ediyor. Peki, 2016 yılında "enerji tasarrufu" gerekçesiyle başlatılan bu uygulama neden devam ediyor ve insan psikolojisi üzerinde nasıl bir tahribat yaratıyor?

NEDEN KALDIRILDI? AMAÇ NEYDİ?

Türkiye, 7 Eylül 2016 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla kış saati uygulamasını resmen yürürlükten kaldırdı. O dönem Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmada temel gerekçe, "gün ışığından daha fazla yararlanmak" ve "enerji tasarrufu sağlamak" olarak açıklandı. Saatlerin yıl boyu ileri alınmasıyla, akşam saatlerinde havanın daha geç kararması ve böylece aydınlatma ihtiyacının azaltılması hedeflendi.

PSİKOLOJİK ETKİLERİ NELER?

Sabahın kör karanlığında uyanmanın sadece "uykusuzluk" ile açıklanamayacak bilimsel ve psikolojik sonuçları var. Uzmanlar, insan vücudunun binlerce yıldır güneş ışığına endeksli bir sirkadiyen ritme (biyolojik saat) sahip olduğunu vurguluyor. Sabah gün ışığı alınamadığında, beyin uyanıklık hormonu olan kortisolü salgılamakta zorlanıyor. Bunun yerine uyku hormonu olan melatonin salgılanmaya devam ediyor. Bu durum, kişide "sürüncemede kalmış bir uyanıklık" hali yaratıyor. Karanlıkta güne başlamak, "Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu"nu (SAD) tetikliyor. Kişilerde isteksizlik, mutsuzluk, odaklanma sorunu ve sabah anksiyetesinde (kaygı) artış gözlemleniyor. Özellikle okula yürüyerek giden çocuklar ve kadın çalışanlar için zifiri karanlık sokaklar, psikolojik olarak bir güvensizlik ve korku ortamı yaratıyor. Bu durum, kronik strese neden oluyor.

UYGULAMANIN ARTILARI VE EKSİLERİ

Tartışmalı uygulamanın savunucuları ve karşıtları, konuyu farklı pencerelerden değerlendiriyor. Kışın işten veya okuldan çıkıldığında (saat 17.00-18.00 civarı) havanın hemen kararmaması, sosyal hayata zaman ayrılmasına kısmen olanak tanıyor. Saatlerin ileri-geri alınması sırasında yaşanan "jet-lag" benzeri adaptasyon süreci ve elektronik cihazlardaki saat karışıklığı sona erdi. Türkiye'nin saat dilimi, Ortadoğu ve Asya pazarlarıyla daha uyumlu hale geldi.

Uygulamanın artılarının yanı sıra akşam tasarruf edildiği iddia edilen elektrik, sabah karanlığında evlerde ve sokak lambalarında fazlasıyla harcanıyor. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), tasarruf iddialarının aksine tüketimin arttığını savunan raporlar yayımladı. Türkiye'nin en büyük ihracat ortağı olan Avrupa ile saat farkının kışın 2, İngiltere ile 3 saate çıkması, finans ve borsa işlemlerinde, uluslararası toplantılarda senkronizasyon sorunu yaratıyor. İlk derslerini karanlıkta işleyen öğrencilerin algılama kapasitesinin düştüğü ve derse odaklanmakta zorlandıkları eğitimciler tarafından sıkça dile getiriliyor. Sonuç olarak; yetkililer enerji verimliliği raporlarına dayanarak uygulamada ısrarcı olsa da, her sabah karanlığa uyanan milyonlarca vatandaş için "kış saati" talebi güncelliğini koruyor.