Tarımda yanlış ilaç dozu tehlikesi büyüyor: Uzman Güngör'den gıda güvenliği ve ruhsat iptali uyarısı

Ziraat Yüksek Mühendisi Özden Güngör, Türkiye’de tarımsal üretimden bitki koruma ürünlerine, pestisit kullanımından sektördeki yapısal sorunlara kadar geniş bir alanda Yeni Ankara'ya önemli değerlendirmelerde bulundu.

Tarımda yanlış ilaç dozu tehlikesi büyüyor: Uzman Güngör'den gıda güvenliği ve ruhsat iptali uyarısı

Ziraat Yüksek Mühendisi Özden Güngör, Türkiye’de tarımsal üretimde yanlış dozda ilaç kullanımının hızla büyüyen bir tehlikeye dönüştüğünü belirterek, bitki koruma ürünlerinin doğru, kontrollü ve uzman gözetiminde kullanılmaması hâlinde hem verim kaybının hem de gıda güvenliği risklerinin artacağı konusunda uyardı.

“BİTKİ KORUMA ÜRÜNLERİ OLMADAN GÜVENLİ GIDA ÜRETİMİ MÜMKÜN DEĞİL”

Türkiye’de tarımsal üretimin karşı karşıya olduğu risklere dikkat çeken Güngör, “Bitki koruma ürünleri (BKÜ); kullanıcıya farklı formlarda sunulan, bitki ve bitkisel ürünleri zararlı organizmalara karşı koruyan veya bu organizmaların etkilerini önleyen, istenmeyen bitki gelişimini kontrol etmek veya önlemek amacıyla kullanıcıya bir veya daha fazla aktif madde içeren bir formülasyon halinde sunulan aktif madde ve preparatlarıdır. Tarımsal üretimde en önemli sorunlardan olan hastalık, zararlı ve yabancı otlar ile mücadelede BKÜ tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de vazgeçilmez girdilerdendir. Tüketicilere yeterli ve güvenli gıda sağlayabilmek için hem yüksek verimli hem de nitelikli tarımsal ürünler yetiştirilmesi gerekmektedir. Türkiye farklı agro-ekolojik bölgelere sahip bir ülke olup 100’ün üzerinde ekonomik öneme haiz kültür bitkisi yetiştirilmektedir. Bu kültür bitkilerinde ekonomik düzeyde zarar yapan 670 civarında hastalık, zararlı ve yabancı ot türü bulunmaktadır. Bunların 370’ye yakını zararlı, 165’i hastalık etmeni ve 120’den fazlası da yabancı ot türüdür.” dedi.

“MÜCADELE EDİLMEZSE VERİMDE YÜZDE 65’E VARAN KAYIP KAÇINILMAZ”

Güngör, tarımsal üretimde hastalık ve zararlılarla mücadelenin önemli olduğunu belirterek, “Bu etmenlerle mücadele edilmemesi durumunda verimde yüzde 65’e varan kayıplar yaşanabildiği bildirilmektedir. Bu nedenle; hastalık ve zararlılarla bulaşık olmayan, sağlıklı ve nitelikli üretim materyali kullanılması, iyi tarım uygulamaları, dengeli sulama ve gübreleme gibi çeşitli uygulamalar gerekli olsa da tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de BKÜ’nin kullanılma zorunluluğu vardır. BKÜ arasında en çok tercih edilen ürünlerin başında tarım ilaçları yani pestisitler gelmektedir. Türkiye’de Bakanlığımızca ruhsat verilmiş BKÜ sayısı 2024 yılı itibariyle yaklaşık 5 bin 300 adettir. Ülkemizde 348 Adet aktif Madde mevcuttur. Ülkemizde son katılımlarla bayi sayısı 8 bin 301 olmuştur. Dünya pestisit tüketimi yıllık 4,5 milyon ton, satış tutarı 65 milyar dolar civarındadır. Türkiye’de tüketilen pestisitler yıllık ortalama 60.000-65.000 ton, satış tutarı 2023 yıl sonu itibariyle yaklaşık 750-800 milyon dolardır.” dedi.

“TÜRKİYE PESTİSİT KULLANIMINDA DÜNYA ORTALAMASININ ALTINDA”

Türkiye’de pestisit kullanımının sanılanın aksine gelişmiş ülkelerin oldukça altında seyrettiğine işaret eden Güngör, şunları söyledi:

“Ülkemizde pestisit tüketimi gelişmiş ülkelere göre oldukça düşüktür. Türkiye, dünya ortalamasının altında ilaç kullanmaktadır.(2,3 kg/ha) Kimyasal savaşım bünyesinde bazı sorunları barındırır; Bunlar Çevre kirliliği, kalıntı sorunu dolayısıyla insan sağlığına olan tehditler, dayanıklılık sorunu, artan uygulama sayısına bağlı olarak maliyet artışı sayılabilir. Kimyasal savaşım, aynı zamanda tercih nedenidir. Çünkü, birçok durumda diğer yöntemlere göre ekonomik olması, uygulama kolaylığı, etkinliğin kısa zaman içerisinde ortaya çıkması nedeniyle tercih edilmektedir. Ayrıca kimyasalların hepsi zehirli değildir. Doğru ve güvenli kullanıldığında birçok kimyasal madde zararsızdır.

Güngör, tarımsal ürünlerde ilaç kalıntısının önlenmesi ve insan sağlığının korunması için dikkat edilmesi gerekenleri şu şekilde sıraladı:

1-Doğru teşhis yapılmalı,
2-Doğru İlaç önerilmeli,
3-Doğru dozda ve doğru bir kalibrasyonla atılmalı,
4-Doğru zamanda ilaç atılmalı,
5-Doğru bir aletle atılmalı,
6-İlaç atım zamanı ile hasat aralığına etikette yazılan süreye dikkat edilmeli,
7-İlaç başka bir kimyasalla karıştırılırken mutlaka uzmanına sorulmalı ve son olarak da mutlaka ilaç atılacak üründe ilacın tavsiyesinin olmasına dikkat edilmelidir.

Türkiye’de tarımda yanlış doz kullanımının giderek büyüyen bir sorun hâline geldiğini söyleyen Özden Güngör, üreticilere önemli uyarılarda bulundu:

“Burada en büyük sorunlardan bir tanesi, tavsiyedeki ilaçlar sorunudur. Ülkemizde en çok kullanılan birçok aktif madde direnç nedeniyle etkileri çok düşmüştür. Bunu bilen ve gören üretici, ziraat mühendisi ilacın etkisini yükseltmek için tavsiye dozunun çok üstünde önermektedir. Ziraat mühendisi önermese dahi, üretici yüksek doz kullanmaktadır. Bu durum, yeni çıkacak yönetmenliğinin doğru bir şekilde işlemeyeceği anlamına geliyor.”

Tarımın Türkiye ekonomisi ve toplum yaşamındaki stratejik önemine dikkat çekerek sektörün artık sadece üretim yapmakla sınırlı olmadığını, sağlıklı, kaliteli ve izlenebilir üretim anlayışının zorunlu hâle geldiğini vurgulayarak, sözlerini şu şekilde devam ettirdi:

“Tarım, ulusal gelire yüzde 9, istihdama yüzde 25 katkı veren; kırsal alanın hemen tek ekonomik getiri kaynağı olan ve doyuran-barındıran vazgeçilmez temel bir sektördür. Özellikle dünya gıda fiyatlarının 2008‘den bu yana yükselişe geçmesi ve pek çok ülkede halk ayaklanmalarına neden olmasının ardından, özelliklede kovid belasından sonra, tarım sektörünün önemi her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Artık sadece üretmek değil, gelişen teknoloji ile birlikte toplumsal beklenti ve ihtiyaçlara uygun şekilde, sağlıklı ve kaliteli bir üretim yapılması da gerekmektedir. Bu üretimi kontrollü ve izlenebilir üretim sistemi ile gerçekleştirebiliriz. Ancak ziraat mühendisleri devreye girmeden bu sistem kurulamaz.”

Güngör, tarım ilaçları bayilerinin sahada birçok yapısal sorunla mücadele ettiğini ifade ederek, “İlaç bayilerimizin bugün için birçok sorunları mevcuttur. Bunları sıralayacak olursak; Reçete sorunu, pestisitlerin ruhsatlandırma alanları ve dozları, gübre ruhsatı ile satılan pestisitler, etiket fiyatı denetim, sahte ve kaçak ilaçlar, üreticinin eğitim ve gelir seviyesi düşüklüğü, mesai saatleri, kâr marjının düşüklüğü, uzun vadeli satış(tahsilat zorluğu), karekod ve barkot programları, sermaye yetersizliği, ürün fiyatlarının belirsizliği, ilaçların kullanım süreleri, fide, gübre, tohum satışları gibi birçok konu sayılabilir." diye aktardı.

Sektörde yaşanan yapısal sorunların çözümü için önerilerini anlatan Güngör, şu ifadelere yer verdi:

1-Teknik talimatlarda yer almayan ve ekonomik öneme sahip ürünlerde kullanılmak üzere hastalık ve zararlılara karşı ihtiyaç duyulan pestisitlerin ruhsatlandırılması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
2-Mevcut ruhsatlandırma kriterleri gözden geçirilerek direnç kazanma sorunu nedeniyle etkinliğini yitiren ilaçların yeniden doz ve etkinlik denemeleri yapılarak yetersiz bulunanların ruhsatları iptal edilmelidir.
3-Emsalden ruhsatlandırmalarda dozların çalışıp çalışmadığı araştırılmalı ve yeni doz belirlemeleri yapılmalıdır.
4-Sahte ve kaçak bitkisel üretim girdilerinin üretim ve pazarlanmasında denetimler etkinleştirilmelidir.
5- Barkod sisteminde kullanılan yazılımlarda sorunlar halen devam etmektedir.
6-Zirai Mücadele ilaçların hangi PH‘larda çalıştığı etiketlerinde yer almalıdır.
7-Bitki Koruma Ürün bayilerinin mesai saatleriyle ilgili olarak, İl Müdürlükleri ve Ziraat Mühendisleri Odası birlikte mesai saatlerini tespit ederek denetimlerini yapmalıdır.
8-Bitki koruma ürünü adı altında pazarlanan bitki besleme ürünleri ilaç olarak pazarlanması engellenmelidir.
9-Doğru ve uygun dozda kullanılmadığında toprak ve su kirliliği yaratan, bitkilerde nitrat ve nitrit birikimiyle insan sağlığında tehdit oluşturan gübreleri satan bayilerde Ziraat Mühendisi olma şartı aranmalıdır.
10-Bitki Koruma Ürün Bayiliği yapacak Ziraat Mühendisleri için getirilen sınav zorunluluğu hemen kaldırılmalıdır
11- Ülkemiz tarım koşulları ve üretim deseni dikkate alınarak AB‘de yasaklanan pestisitler, ülkemizde alternatiflerinin bulunması koşuluyla zaman geçirmeden yasaklanmalıdır.
12-Tarımsal ilaçların ambalaj atıkları, insan sağlığına zarar vermeyecek ve çevre kirliliği yaratmayacak şekilde toplanıp imha edilmelidir.
13-Bitkisel üretimdeki ilaç kalıntısı ve diğer sorunların entegre mücadele uygulamaları kapsamında çözülmesi amacıyla; biyolojik ve kültürel mücadele ürünlerine verilen destekler arttırılmalıdır.
14- Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Tohumluk ve Bitki Koruma Ürün Bayileri ile Tohum, Fide, Fidan ve Süs Bitkisi Üretici Belgelerinin verilmesinde istenen belgeler arasında Ziraat Mühendisleri için oda üyelik belgesi aranmalıdır.