Ankara tarımı için kritik nokta! Artan nüfusu besleyecek tarım alanlarına ihtiyaç var
TEMA Vakfı Ankara Temsilcisi Ziraat Mühendisi Nevzat Özer, Ankara’nın tarım potansiyelini ve karşı karşıya olduğu tehditleri değerlendirdi. Artan nüfus, sanayileşme ve iklim değişikliğinin tarım alanları üzerindeki baskısına dikkat çeken Özer, sürdürülebilir tarım yöntemlerinin benimsenmesi gerektiğini vurguladı.

Ankara’nın tarımı, son yıllarda hızla değişen koşullarla birlikte büyük bir dönüşüm geçiriyor. Tarımın geleceği hakkında açıklamalarda bulunan TEMA Vakfı Ankara Temsilcisi Ziraat Mühendisi Nevzat Özer, kentleşme ve iklim değişikliğinin bu değişimdeki en önemli etkenler olduğunu belirtti. Özer, şehirdeki tarım potansiyelinin korunmasının gerektiğini vurgulayarak, gelecekte yapılması gereken önlemleri sıraladı.
“COĞRAFİ ZENGİNLİK, ÇEŞİTLİ ÜRÜNLER İÇİN FIRSATLAR SUNUYOR”
Ankara, sahip olduğu geniş coğrafya ve iklim çeşitliliğiyle, farklı tarım ürünlerinin yetişmesine olanak tanıdığını ifade eden Özer, Ankara’nın tarımına dair şu değerlendirmeyi yaptı:
“Ankara, Türkiye’nin tarım açısından oldukça önemli bir şehridir. Pek çok üründe Ankara, ülke genelinde ilk üç sırada yer almaktadır. Bu şehir, coğrafi ve rakımsal çeşitlilik açısından oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Örneğin, Nallıhan’da düşük rakımlı alanlar bulunurken, Elmadağ’da yükseltiler artmaktadır. Ankara, bu geniş coğrafyasıyla farklı bitkilerin yetişmesine olanak sağlayan bir bölgedir.”
“KENTLEŞME VE SANAYİLEŞME TARIM ÜZERİNDE BASKI KURMAMALI”
Ankara’nın artan nüfusu ve hızla gelişen sanayisi, tarım alanları üzerinde büyük bir baskı oluşturduğunu söyleyen Özer, bu konuda şu uyarıları yaptı: “Ankara’nın hızla artan nüfusu, tarım alanlarını ciddi bir baskı altına almaktadır. Öncelikli olarak, bu nüfusu besleyebilecek tarım alanlarının korunması gerekmektedir. Yakın çevremiz başta olmak üzere tarım topraklarının tarım amacıyla kullanılmaya devam edilmesi elzemdir. Kentleşme, sanayileşme veya yol yapımı gibi faaliyetler için uygun alanlar belirlenmelidir; tarım topraklarını betona gömmek veya mühürlemek son derece yanlış bir yaklaşımdır.”
Özer, 2005 yılında yürürlüğe giren Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun önemine de dikkat çekerek, “2005 yılında yürürlüğe giren Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, tarım arazilerinin amacı doğrultusunda kullanılmasını hedefleyen önemli bir düzenlemedir. Ancak, bu kanunun çıkmasından itibaren geçen 20 yıllık süreçte, ülke genelinde Ankara’nın yüzölçümü kadar tarım arazisi kaybedilmiştir. Bu durum, tarım arazilerinin korunamadığını ve kentleşme ile sanayileşmenin yanlış yönlendirildiğini açıkça ortaya koymaktadır.” dedi.
“TARIMDA VERİM KAYBININ BİR DİĞER SEBEBİ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ”
İklim değişikliğinin etkileri, Ankara tarımını doğrudan etkilediğini belirten Özer, “İklim değişikliği, tüm dünyada olduğu gibi Ankara tarımını da büyük ölçüde etkilemektedir. İklim kriziyle mücadelede, doğayla uyum içinde bir yaklaşım benimsememiz gerekmektedir. Sürdürülebilir tarım yöntemlerinin benimsenmesi, yerel çeşitlerin korunması ve adaptasyon çalışmalarıyla bu krizin etkilerini hafifletmek mümkündür.” diye konuştu.
“TARIMDA KULLANILAN SUYUN YARISI, BİTKİYE ULAŞMADAN KAYBEDİLİYOR”
Ankara’da su kaynaklarının azalması, tarımsal faaliyetlerin sürdürülebilirliği için büyük bir tehlike oluşturuyor. Özer, su kaynaklarının verimli kullanılması gerektiği vurgusunu yaparak şu açıklamalarda bulundu: “Tarımda kullanılan suyun yarısı, bitkiye ulaşmadan kaybedilmektedir. Bu sebeple sulama sistemlerinin yeniden yapılandırılması ve verimliliğin artırılması büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, atık suyun arıtılması, su kayıplarının önlenmesi ve sulama tekniklerinin modernize edilmesi gerekmektedir.”