Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ'dan Yeni Ankara'ya özel açıklamalar! Devlet Bahçeli'nin Demirtaş tahliyesi çıkışına ne dedi?

Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Selahattin Demirtaş’ın tahliyesi hayırlı olur.” yorumuna dair Yeni Ankara’ya önemli açıklamalar yaptı.

Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ'dan Yeni Ankara'ya özel açıklamalar! Devlet Bahçeli'nin Demirtaş tahliyesi çıkışına ne dedi?

Yapılan çağrının Türkiye’de yargının bağımsız olmadığını, bazı davalarda objektif ve bağımsız kararlar vermediğini bir kez daha gözler önüne serdiğini belirten Özdağ, Türkiye’de kuvvetler ayrılığı ilkesinin Cumhurbaşkanlığı Sistemi sonrası ortadan kalktığını ve Türkiye’de “Kuvvetler Birliği” olduğunu belirtti.

“HANİ NEREDE YARGININ BAĞIMSIZLIĞI?”

“Sayın Erdoğan'ın yeni yönetim tarzı olan Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile beraber bazı davalarda bazı siyasiler şöyle olsun diyor öyle oluyor. Böyle olsun diyor böyle oluyor. Hani, nerede yargının bağımsızlığı? Şöyle diyebilirler mi? 'Bizim yargımız karar verir. Bağımsızdır, objektif ve tarafsızdır. Biz de ona saygı duyarız.' Biz yasamayız derler mi veya biz yürütmeyiz derler mi? Demiyorlar maalesef. AİHM kararları uygulanmıyor. Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmıyor. Hatta bazı davalarda mahkemeler Anayasa Mahkemesi kararlarını uyguluyor. Yürütme uygulamıyor. Sayın Cumhurbaşkanının ve Bahçeli'nin de zaten bizzat Anayasa Mahkemesi'ni tanımadığı, Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını tanımadığına dair daha önceden açıklamaları var. Anayasa Mahkemesi ile ilgili kapatılsın diyenler var. Anayasa Mahkemesinin üyeleri hakkında kendileri atadıkları halde.

Türkiye'de siyasilerin yargıya, yargının da siyasete karışmasının hatalı olduğunu belirten Özdağ, Rahip Brunson'un davasını ve iktidar tarafından Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişin en büyük gerekçesinin o dönem Kuvvetler Ayrılığı İlkesi’ni uygun şekilde harekete geçirmek olduğunu hatırlattı. Selçuk Özdağ, “İşler de hızlı yürüyecekti. İşler de hızlı yürümüyor. Hatta liyakat ve ehliyet gelecekti tam tersine liyakatsizlik ve ehliyetsizlik hakim oldu Türkiye'ye. O nedenle kişilerin temennilerini söylemesi ile yargının kararları ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Önemli olan Türkiye'de yargının bağımsız, objektif ve tarafsız karar vermesidir. Her davada her davada bunu yapmasıdır."

“MESELEMİZ SELAHATTİN DEMİRTAŞ MESELESİ DEĞİL”

"Amerika'da Trump'a kafa tutan bir yargı var. Trump'a diyor ki ‘Bir dakika ben öyle karar vermiyorum. Senin dediğin gibi değil. Bu göçmenler konusunda şöyle karar veriyorum.'

Türkiye'de bakıyoruz bir siyasetçi özellikle yürütmede olanlar çok rahat bir şekilde temennilerini yargının o şekilde karar vermesine doğru yönlendirebiliyorlar. Mesele şudur. Meselemiz Selahattin Demirtaş, meselemiz Selçuk Özdağ değildir. Meselemiz yargının bağımsız mı, objektif mi, tarafsız mı olup olmadığıdır. Meselemiz siyaset kurumunun yargıya karışıp karışmadığıdır."

Konulara kişiler üzerinden bakmanın hatalı olduğunu belirten Özdağ, kişilerin değil olguların konuşulması gerektiğini böyle bir iklim oluşturulması gerektiğini dile getirdi.

"BİR AN ÖNCE CUMHURBAŞKANI HÜKÜMET SİSTEMİ TERK EDİLMELİ"

Özdağ, “Türkiye'de maalesef at izi it izine karışmıştır. Öznelerle tarihi meseleleri birbirine karıştıran bir iklimle karşı karşıyayız. Bir an önce 'Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi' terk edilmeli. Parlamenter sisteme, güçlendirilmiş parlamenter sisteme benim ifademle tam ve kamil manada bir parlamenter sisteme geçilmelidir. Bu yapılmalıdır.”

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem açıklaması sonrası Altılı Masa ve hükümetin Altılı Masa hakkında “Bunların yedinci ayağı DEM Parti’dir. Bunlar DEM Parti ile iş birliği yapıyor” ifadelerini hatırlatan Özdağ, Cumhur İttifakı’nın bu politika değişimi hakkında şöyle konuştu.

"Mesela o günkü konuşmalarından ziyade bugünkü icraatlarıdır. İktidarda kalmak uğruna, söyleyemeyecekleri şeyleri yoktur. Yani bütün gaye şudur. Bütün gaye iktidarda kalmaktır. Bütün gaye hesap vermemektir. Bütün gaye denetlenmemektir. Bütün gaye bunun içindir. Yoksa Türkiye'nin zenginliği, özgürlüğü, yargının bağımsızlığı, yürütmenin tam ve kamil manada liyakatli, ehliyetli, ahlaklı olması, yasamanın milletin lehine kanunlar çıkartması meselesi değildir. Görüyoruz işte. Sekiz sene geçti Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi'nin üzerinden. Bu 8 sene içerisinde Türkiye zengin olacaktı. Oldu mu? Türkiye’nin pasaportu kıymetli olacaktı. Oldu mu? Türkiye'nin parası değerli olacaktı. Oldu mu? Cari açık azalacaktı. Oldu mu? İşsizlik azalacaktı. Oldu mu?

Herkes ev sahibi olacak da oldu mu? Olmadı. Olduysa söylesinler. Oldu desinler. Bana somut verilerle gelsinler. O nedenle burada o gün seçimi kazanmak için böyle bir yola tevessül ettiler. Bugün de seçimi kazanmak için böyle bir yola tevessül ediyorlar."