Meclis’te “Biji serok Apo” krizi: Sloganlar mı yeni, yoksa altyapı zaten hazır mı?

DEM Parti grup toplantısında atılan “Biji serok Apo” (Yaşasın başkan Apo) sloganları yankı bulmaya devam ediyor. İYİ Parti’den sonra MHP’den gelen sert tepkilerde siyasi gündemi domine etti.

Meclis’te “Biji serok Apo” krizi: Sloganlar mı yeni, yoksa altyapı zaten hazır mı?

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun da dahil olduğu bu tepkiler, konuyu muhalefet cephesinde de alevlendirdi. Ancak bu olay, aylardır dillerden düşmeyen “kurucu önder” veya “sayın Öcalan” söylemlerinin bir uzantısı olarak mı değerlendirilmeli?

Muhalefet veya milliyetçi kanat bu sloganlara tepki gösterirken belli bir kesim ise tepkilerin mantığını sorguluyor ve sürecin kökenlerini ve muhalefet dinamiklerini irdeliyor.

OLAYIN SEYRİ VE TEPKİLER

Umutla özgürlüğe yürüyoruz” yürüyüşü ile Diyarbakır’dan Ankara’ya yürüyen kadınların katıldığı DEM Parti grup toplantısında (7 Ekim Salı) “Biji serok Apo” ve “Jin jiyan azadi” sloganları atıldı. Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit’in terör örgütü lideri Öcalan’ın özgürlüğüyle ilgili sözleri üzerine yükselen bu sloganlar, TBMM’de PKK lideri lehine Kürtçe ifadelerin ilk kez duyulması olarak tarihe geçti.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 14 Ekim günü gerçekleştirdiği grup toplantısında “TBMM çatısı altında taşkın sloganlara asla yer ve gerek yoktur” diyerek tepki gösterdi ve “Terörsüz Türkiye” hedefinin sekteye uğramaması gerektiğini vurguladı.

“15 TEMMUZ KADAR TAHRİPKAR”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ise 8 Ekim Çarşamba günü yaptığı grup toplantısına Türkiye bayraklarıyla başlayarak ve söz konusu sloganlara sert tepkiler gösterdi. Dervişoğlu, konuyla ilgili yaptığı konuşmada durumu, “En az 15 Temmuz hain darbe girişiminde Meclis'e atılan bombalar kadar tahripkar" olarak nitelendirdi.

Dervişoğlu, "Bu çatı Türk milletinin iradesinin, egemenliğinin, istiklalinin ve birliğinin sembolü Büyük Millet Meclisi’nin çatısıdır. Bu çatı, egemenliğimize, birliğimize, istiklalimize kasteden bir caniye övgü sloganları atılacak yer değildir. O sloganları atana da müsaade edene de görmezden gelene de yazıklar olsun!" dedi.

ANKARA BAROSU AVUKATINDAN TBMM SLOGANLARI İÇİN SUÇ DUYURUSU

Diğer taraftan söz konusu sloganlar yargıya taşındı. Ankara Barosu’na kayıtlı avukat Paşa Büyükkayaer, TBMM’de atılan sloganlara ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Duyuruyu "terör örgütü propagandası" ve "suçluyu övme" suçlamalarıyla gerekçelendiren Büyükkayaer, olayın PKK sempatizanlarının Meclis'e sokulmasıyla bağlantılı olduğunu savundu.

Peki tam bu noktada, “Sayın Öcalan” ibaresi de "suçluyu övme" suçuna girmez mi?

Dilekçesinde 7 Ekim 2025'teki DEM Parti grup toplantısına işaret eden Büyükkayaer, "PKK sempatizanlarının" davet edildiğini iddia etti.

Tekrar sormakta fayda var, Meclis’e “PKK sempatizanlarının” davet edildiği iddia edilmiş, zaten MHP lideri Devlet Bahçeli Öcalan’ı Meclis’e davet etmedi mi?

Büyükkayaer, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

"TBMM'de PKK terör örgütü sempatizanları 'Biji Serok Apo' sloganı attı. Bu Kürtçe ifadenin Türkçe anlamı 'Yaşasın Başkan Apo'dur. Apo diye anılan kişi, bebek katili PKK'nın sözde lideri olup, Türk mahkemeleri tarafından suçlu bulunan bir cani mahkûmdur."

Büyükkayaer, kimlik bilgileriyle Meclis'e giren kişilerin belirlenmesini, kamera görüntülerinin soruşturulmasını istedi. Dilekçede, "Şüphelilerin tespit edilerek, atılı suçlardan yargılanmaları ve kamu davası açılması talep ediyoruz" denildi.

DEM Parti kaynakları ise basın açıklamalarında, sloganların dışarıdan gelen katılımcıların spontane tepkisi olduğunu, önceden organize bir eylem olmadığını vurguladı. Slogan atan grubun, Abdullah Öcalan'a "umut hakkı" için Diyarbakır'dan Ankara'ya yürüyüş yapan kadınlar olduğu ifade edildi. Bu gelişme, Meclis'teki krizin yargı boyutunu güçlendirirken, taraflar arasında gerilimi artırdı.

Diğer yandan TBMM’de atılan sloganlar nedeniyle gaziler, şehit aileleri ve 57 baro ortak kınama bildirisi yayınladı.

ALTYAPI: “KURUCU ÖNDER” VE “SAYIN ÖCALAN” SÖYLEMLERİ

Tepkilerin mantığı, DEM Parti’nin daha önceki söylemlerinde yatıyor. Şubat 2025’te Öcalan’ın DEM Parti heyetine PKK’ya silah bırakma çağrısı, “Sayın Öcalan” hitabıyla kamuoyuna aktarıldı. Bahçeli’nin aynı dönemde “kurucu önder” ifadesini içeren açıklamaları, bu söylemi siyasi zemine taşıdı. Bu ifadeler, sloganların önünü açan bir meşrulaştırma aracı olarak görülüyor.

Eğer “Sayın Öcalan” aylardır tolere ediliyorsa, sloganlar neden ani bir “kırmızı çizgi” haline geliyor? Bu, terörle mücadele sürecindeki (Terörsüz Türkiye Komisyonu) hassas dengelerin bir yansıması. DEM Parti’nin maksimalist talepleri (İmralı görüşmeleri, Öcalan’ın özgürlüğü), açılım havasını bozuyor.

İYİ Parti’nin, özellikle Dervişoğlu’nun tepkisi ise, muhalefetin Cumhur İttifakı’na alternatif konumunu pekiştiren bir tutum olarak öne çıkıyor. Hem eleştirel hem de milli çizgiyi koruyan, komisyon çekilme çağrısıyla somutlaştırılan bir duruş.

MANTIK ÇELİŞKİSİ VE SİYASİ DİNAMİKLER

Tepkiler mantıksız görünebilir, çünkü altyapı zaten var. Öcalan’ın mesajları DEM Parti aracılığıyla “kurucu önder” olarak normalize edildi. Bu, siyasi stratejinin bir parçası – barış süreci adımları, sloganlarla sekteye uğruyor. Eleştiriler, ikiyüzlülüğü işaret ediyor; söylemler “toleransla” karşılanırken, sloganlar “provokasyon” etiketi alıyor.

Dervişoğlu’nun 15 Temmuz benzetmesi gibi sert ifadeler, İYİ Parti’nin tepkisini daha da keskinleştirerek, konunun sadece iktidar-muhalefet ekseninde kalmadığını gösteriyor.

Yargı süreci (suç duyuruları) devam ederken, asıl risk Meclis’in meşruiyet kaybı. Diyalog yerine gerilim, Kürt sorunu çözümünü uzaklaştırıyor. Sonuçta, sloganlar semptom; kök, yıllardır biriken söylemlerde.

İYİ Parti gibi aktörlerin tepkisi, milli mutabakat arayışını güçlendirebilir mi? Yoksa bu kriz, siyasi kutuplaşmayı derinleştirecek mi?

Devlet Bahçeli DEM Parti İYİ Parti