Türkiye tarihinin en büyük veri sızıntısı ve casusluk faaliyeti! Kozmik Oda'dan İBB'ye uzanan tartışma
Türkiye, “Kozmik Oda”dan “İBB veri kopyalama” soruşturmasına uzanan süreçte bir kez daha bilgi güvenliği tartışmasının ortasında.
Türkiye, bir kez daha “bilgi güvenliği” tartışmasının merkezinde. Ankara’daki Kozmik Oda skandalı ile başlayan ve devletin gizli belgelerinin savcılık eliyle dışarı sızdırıldığı iddialarını içeren süreç, yıllar sonra bu kez İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) üzerinden yeniden gündemde.
2009'UN SKANDALI 2025'TE YANKILANIYOR

2009 yılında Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında yaşanan “Kozmik Oda” soruşturması, devletin en gizli operasyon planlarının ve özel harp belgelerinin dışarı çıkarıldığı iddialarıyla Türkiye’nin yakın tarihine geçti. Dönemin hükümetiyle yargı içindeki FETÖ yapılanmasının iç içe geçtiği süreçte, milli güvenliğe ilişkin belgelerin sızdırıldığı, TSK personelinin fişlendiği ve kritik devlet sırlarının yabancı istihbarat servislerinin eline geçtiği iddia edilmişti.
85 MİLYONUN VERİLERİ GÜVENDE Mİ?

2022-2023 yıllarında ise Türkiye, kişisel veri sızıntısı iddiasıyla sarsıldı. E-Devlet, MERNİS ve SGK gibi kamu sistemlerinden elde edildiği iddia edilen devasa veri tabanlarında, yaklaşık 85 milyon vatandaşın kimlik numarası, adresi, doğum tarihi ve telefon bilgilerinin internet forumlarında satışa çıkarıldığı öne sürüldü.
Veri sızıntısı konusunda ülkede yeni bir güvensizlik dalgası yayılırken, İçişleri Bakanlığı iddiaları yalanladı. 2024 yılında benzer bir yalanlama Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ile İletişim Bakanlığınca da yapıldı.
VERİ CASUSLUĞU TARTIŞMASINDA YENİ PERDE

Aradan geçen yıllar, “veri casusluğu” tartışmalarını bitirmedi. Bugün aynı kavram, bu kez İBB’deki veri kopyalama tartışmasıyla yeniden karşımıza çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturma kapsamında belediyede görevli bazı çalışanların, Ekrem İmamoğlu’nun talimatıyla kurumun verilerini dışarı kopyaladığı iddia ediliyor. İmamoğlu ve ekibi ise suçlamaları “şeffaflık” ve “denetim amaçlı veri arşivleme” olarak savunuyor.
SİYASAL REKABET DİJİTAL ZEMİNE Mİ TAŞINIYOR?

Ancak mesele sadece belediye içinde değil, kamusal verinin güvenliği, kişisel bilgilerin korunması ve siyasal rekabetin dijital zeminde yürütülmesi bakımından çok daha geniş bir tehdit alanına işaret ediyor.
Devletin gizli belgelerinin 2009’da nasıl “delil” adı altında kopyalanıp casusluk faaliyetine dönüştüğünü hatırlatanlar, bugün belediye sistemlerinden yapılan veri kopyalarının da aynı riski taşıdığını savunuyor.
Türkiye’nin “kozmik odasından” “dijital belediyelere” uzanan bu çizgi, bilginin artık en stratejik silah haline geldiğini gösteriyor. Devletin arşivlerinden yerel yönetim sunucularına kadar uzanan veri zinciri, hem ulusal güvenlik hem de kişisel mahremiyet açısından yeni bir dönüm noktasında.
Tarihin en ünlü casusluk yöntemleri: Gizli mesajlardan dijital hilelereGündem