Cumhur İttifakında sessiz eşik
Bahçeli "İmralı’ya heyet" dedi, Demirtaş’a "hayırlara vesile" dedi; 29 Ekim’de boş kalan koltuk, 4 Kasım’da doldu.
Cumhuriyet resepsiyonunda boş kalan MHP koltuğu, siyasette “ittifak çatlağı” tartışmalarını alevlendirdi. Ancak Devlet Bahçeli’nin 4 Kasım’daki grup konuşması, hem “Terörsüz Türkiye” sürecine hem de Cumhur İttifakı’na yeni bir yön verdi. Ankara bir kopuş değil, devlet aklının çizdiği yeni bir yol izliyor.

Sima Güleser Polat’ın hazırladığı “Yeni Ankara Dosyası”, bu hafta Cumhur İttifakı’nda yaşanan sessiz hareketliliği ve “Terörsüz Türkiye” sürecinin siyasette yarattığı yeni dengeyi ele alıyor.
BİR YILDIR SÜREN “TERÖRSÜZ TÜRKİYE” SÜRECİ SİYASETE YENİ BİR YÖN VERDİ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna katılmaması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "bünyemize sızan paralel yapı" uyarısı ve hemen ardından yapılan DEM Parti görüşmesi, "ittifakta gerilim" sorularını beraberinde getirdi.
Ancak Bahçeli’nin 4 Kasım’daki grup konuşması, hem bu gerilimin yönünü hem de sürecin esas çerçevesini değiştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu hafta AK Parti Grup Toplantısı’nda, "Devletimizin ilgili bütün kurumlarının olağanüstü gayretleri neticesinde, hamdolsun, Terörsüz Türkiye menziline doğru emin adımlarla yürüyoruz" diyerek, sürecin yalnızca siyasi değil devletin bütün yapılarıyla sahiplenildiğini vurguladı.
BAHÇELİ KÜRSÜDE SÜRECİ YENİDEN TANIMLADI

MHP Lideri, resepsiyon tartışmalarına doğrudan yanıt verdi: “Cumhur İttifakı’nda görüş ayrılığı yoktur.”
Bu cümle, yalnızca ittifakın devam ettiğini değil, aynı zamanda “Terörsüz Türkiye” sürecinin sanılanın aksine kurumsal bir zemin kazandığını da gösterdi.
Bahçeli’nin "İmralı’ya heyet giderse MHP hazırdır" sözleri, parti tabanında olduğu kadar devletin yürüttüğü güvenlik politikaları içinde de yeni bir gelişmenin işareti olarak değerlendirildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Cumhur İttifakı’nın surlarında gedik açılmasına asla izin vermeyeceğiz” sözleri de MHP lideri Bahçeli’nin mesajıyla aynı doğrultuda yankı buldu ve iki liderin söylem birliğini net biçimde ortaya koydu.
Boş koltuk altı gün sonra doldu; aslında olmayan "kriz" fiilen bitti.
BOŞ KOLTUK SEMBOLİK, DOLAN KOLTUK BELİRLEYİCİ OLDU
29 Ekim’deki Cumhuriyet resepsiyonunda MHP’nin protokoldeki koltuğunun boş kalması, kamuoyunda “ittifak çatlağı” yorumlarına neden olmuştu.
Ancak altı gün sonra aynı koltuğu dolduran MHP lideri Devlet Bahçeli, siyasi dengeyi tersine çevirdi.
Bahçeli’nin konuşmasındaki vurgular, ittifakın kırılmadığını, aksine kendi içinde yeniden biçimlendiğini ortaya koydu.
Bu durum, Erdoğan’ın "paralel yapı" uyarısıyla birlikte düşünüldüğünde, görünürdeki sessizliğin stratejik bir yeniden tanımlama süreci olduğunu işaret ediyor.
"Boş koltuk" bir uyarıydı; "dolan koltuk" ise birliğin ilanı.
Boş koltuk, MHP’nin “terörle mücadelede tavizsizlik” mesajıydı. 4 Kasım’da dolması ise “ittifak sağlam” sinyalini verdi.
SÜREÇ PARTİLER ARASI DEĞİL, KURUMSAL ZEMİNDE İLERLİYOR
Bir yıldır devam eden "Terörsüz Türkiye" süreci, siyasi düzlemden çok kurumsal bir inşa olarak ilerliyor.
Devletin güvenlik politikaları, parti rekabetinin ötesinde bir ortak hedefe dayanıyor:
Kalıcı iç istikrar.
Bahçeli’nin açıklamaları, bu sürecin yalnızca MHP tabanı açısından değil, Cumhur İttifakı’nın genel politik yönelimi açısından da belirleyici olduğunu gösterdi.
Erdoğan’ın son dönemde yaptığı "devletin bütün kurumları aynı hedefte buluşuyor" vurgusu da, bu zeminin Cumhurbaşkanlığı düzeyinde onaylandığına işaret ediyor.
MİT, TSK ve İçişleri Bakanlığı öncülüğünde yürütülen süreç, artık siyasi aktörlerin değil, devlet aklının kontrolünde.
Erdoğan grup konuşmasında bu konuya bir kez daha altını çizerek, "Terörün kökünü kazımakta kararlıyız; hiçbir tehdit, devletimizin kararlılığının önüne geçemeyecek" dedi. Bu ifade, Bahçeli’nin "milli bekamız pazarlık konusu olamaz" vurgusuyla aynı anlama geliyor.
İTTİFAK SERTLEŞMİYOR, SINIRLARINI YENİDEN ÇİZİYOR
MHP’nin resepsiyona katılmama kararıyla başlayan tartışmalar, Bahçeli’nin grup konuşmasıyla farklı bir boyut kazandı.
İttifakta "çatlak" iddiaları yerini, "yeniden tanımlanmış birliktelik" yorumlarına bıraktı.
MHP’nin söylemsel sertliği, ittifakın zayıfladığı değil; aksine kendi iç dengelerini koruyarak güçlendiği bir sürecin işareti olarak okunabilir.
Bu durum, tabanda konsolidasyon sağlarken, yönetim kademelerinde “güvenlik ve iç istikrar” temelli uyumun korunduğunu gösteriyor.
İttifak, milliyetçi refleksleri korurken, yürütme ile yasama arasında yeni bir denge kuruyor.
MHP sert söylemini korudu ama ittifaka zarar vermedi. Aksine, tabanı konsolide etti ve Erdoğan’la uyumu güçlendirdi.
Zayıflık değil, stratejik güçlenme.
İTTİFAK DAĞILMIYOR, MECRASINI YENİLİYOR

"Terörsüz Türkiye" süreci, bir yıldır sessizce örülen kurumsal zemini artık siyasetin merkezine taşıyor.
Bu haftaki gelişmeler, ittifakın yalnızca yakınlık ya da uzaklık üzerinden değil, güvenlik, yürütme ve yasama ekseninde şekillenen yeni bir denge arayışı içinde olduğunu ortaya koydu.
Boş koltuklar sembolik olabilir; fakat kısa sürede dolan koltuklar, yeni dönemin işleyen düzenini anlatıyor.
Cumhur İttifakı dağılmıyor; görünen gerilimlerin aksine ortaklığın mecrasını güncelliyor.
2028’e kadar uzanan yol haritasında, "Terörsüz Türkiye" artık bir devlet politikası.
İttifak dağılmadı, aksine 2028’e kadar "iç barış odaklı kurumsal ittifak" modeline geçti olarak değerlendirilebilir.
SONRAKİ ADIMDA NELER BEKLENİYOR?
İmralı ziyareti gerçekleşirse MHP’li bir isim heyette yer alabilir ve taban tepkisi önlenir.
DEM Parti ile resmi temaslar artar ancak terörle mücadele şartıyla devam eder.
Anayasa değişikliği gündeme gelirse "Terörsüz Türkiye" için yeni yasal çerçeve hazırlanır ve kırmızı çizgiler korunur.
Seçim öncesi konsolidasyon için yerel seçimlerde ortak liste hazırlanır ve ittifakın yenilenmiş yüzü gösterilir.
MHP tabanına "taviz yok" mesajı verilirken AK Parti tabanına "istikrar" vurgusu yapılır.