Yoksulluk istismar ediliyor! Kan parası uygulaması aileleri nasıl çaresiz bırakıyor?
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi Üyesi Özgür Hüseyin Akış, iş cinayetlerinde ölen çocuk işçilere ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde bir parfüm fabrikasında çıkan yangında altı işçi yaşamını yitirdi. Hayatını kaybedenlerden ikisi 16 ve 17, biri ise henüz 18 yaşındaydı. Olayın ardından Araştırmacı Gazeteci Özgür Hüseyin Akış, çocuk iş cinayetleri ve “kan parası” uygulamalarıyla ilgili eleştirileri değerlendirdi.
"'İŞ KAZASI' DEĞİL, ÇOCUK İŞ CİNAYETİ"

Akış, bir çocuğun çalıştığı işte yaşamını yitirmesinin “iş kazası” olarak değil, açık bir çocuk iş cinayeti olarak görülmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’de yalnızca 2025 yılının ilk on ayında en az 76 çocuğun iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini hatırlatan Akış, bu tabloyu “çocukluğun sistematik biçimde sömürüldüğü bir ülkenin fotoğrafı” olarak nitelendirdi.
"ADALETİN DEĞİL, SUSKUNLUĞUN SATIN ALINMASI"

Akış, çocuk iş cinayetlerinin ardından kimi ailelere teklif edilen “kan parası” uygulamasını da adaletin yerini alan kirli bir mekanizma olarak değerlendirdi. İddiaya göre bazı işverenlerin, mahkeme sürecine gidilmemesi için ailelerle birebir görüşmeler yaptığı, belirli miktarlarda para teklif ettiği ifade edildi. Akış’a göre bu uygulama, yoksulluğun istismar edilmesi anlamına geliyor. Ailelerin çoğu zaman çaresizlikten bu teklifleri kabul ettiğini belirten Akış, bu durumun “adaletin değil, suskunluğun satın alınması” olduğunu dile getirdi. Akış ayrıca, devletin sosyal destek ve hukuki yardım mekanizmalarının yetersizliğinin, aileleri böyle bir uzlaşmaya mecbur bıraktığını da sözlerine ekledi.
"KAN PARASI SADECE AİLEYİ DEĞİL, TÜM TOPLUMU SUSTURUYOR"

Her “kan parası”nın toplumun vicdanında yeni bir yara açtığının altını çizen ve bir çocuğun ölümünün parayla kapatılmasının, yalnızca aileyi değil tüm toplumu susturduğunu dile getiren Akış, “Devletin, yargının ve vicdanın aynı anda sustuğu bu sessizlik, başka çocukların da ölmesine neden oluyor” ifadelerini kullandı.
"2025'TE İŞ CİNAYETLERİNDE ÖLEN ÇOCUK İŞÇİ SAYISI EN AZ 71"

Korkunç olayın ardından Yeni Ankara'ya da konuşan Akış, İSİG Meclisinin verilerini aktardı. “2025 yılında iş cinayetlerinde ölen çocuk işçi sayısı en az 71” diyen İSİG Meclisi Üyesi Özgür Hüseyin Akış, çocuk işçiliği ve iş cinayetlerinin “yapısal bir soruna işaret ettiğini” ifade ederek, aylık ortalama 150 ile 200 arasında işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirmesinin, mevcut sistemin acı gerçeği olduğunun altını çizdi.
"İŞÇİLERİN YAŞAM HAKKI İÇİN BAŞKA BİR EKONOMİK MODEL"

Uzun süreli güvencesiz çalışma modelinin “son 40 yılın dayatması” olduğunu vurgulayan Akış, bu modeli, kâr merkezli üretimin bir sonucu olarak tanımladı. Ortaya çıkan tabloyu neo-liberal ekonomik modele bağlayan ve işçilerin yaşam hakkı açısından bu durumun sürdürülemez olduğunu vurgulayan Akış, “Bugün işçilerin yaşam hakkı için başka bir ekonomik model olan planlı ekonomiye geçiş, olmazsa olmazdır” ifadeleriyle sözlerini noktaladı.
Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde bir parfüm deposunda meydana gelen patlama, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki ihmalleri bir kez daha gözler önüne sererken, olayın ardından uzmanlar da yaşanan ihmalleri Yeni Ankara'ya değerlendirdi.
"LİYAKATSİZLİK, BERABERİNDE İHMALLERİ GETİRMESİ AÇISINDAN MAKUL BİR SONUÇTUR"

İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Levent Yenice yaşanan felaketi değerlendirirken, “Denetimsizlik, ihmaller, eğitimsizlik, fakirlik ve sosyal çürüme sonucunda böyle trajik olaylar kaçınılmaz hale geliyor. Hatta olayın yaşandığı işletme, 11 ay önce CİMER’e şikayet edilmişti ve yangın merdiveni ile acil çıkış yerlerinin bulunmadığı söyleniyordu. Bir günde CİMER’e gelen şikayet sayısı bile sosyal çürümeyi gösterir nitelikte ve bu sayıya yetişmenin olanaksızlığı, maalesef sonucu acı bir reçete olarak ortaya çıkarıyor. Denetim konusunda toplumda oluşan liyakatsizlik, beraberinde ihmalleri getirmesi açısından makul bir sonuçtur” ifadelerini kullandı.
Yenice, iş sağlığı ve güvenliği kültürüne dikkat çekerek, İSG uzmanlarının işverenden bağımsız denetimci olduklarında felaketlerin önüne geçebileceğini vurgulayarak, "Toplumun alım gücünün düşük olması, bu ve benzeri işletmelerde kahır çekerek faturalarını ödemeye çalışanların sayısını artırırken, kayıplara karışan işveren gibi sömürgecilerin elini kuvvetlendiriyor” dedi.
NOT: Görseller yapay zekâ programı aracılığı ile oluşturulmuştur.