Sabahatttin Kudret Aksal kimdir? Hayatı, eserleri ve ödülleri nelerdir?

Sabahattin Kudret Aksal, Türk şair, öykü yazarı, oyun yazarı ve senaristtir. Türk edebiyatında özellikle şiir, öykü ve tiyatro alanında verdiği eserlerle tanınır. Aksal, Cumhuriyet dönemi edebiyatının önemli isimlerinden biridir.

Sabahatttin Kudret Aksal kimdir? Hayatı, eserleri ve ödülleri nelerdir?

SABAHATTİN KUDRET AKSAL’IN HAYATI

32 yıl önce bugün 19 Nisan 1993’te hayatını kaybeden Sabahattin Kudret Aksal, 25 Nisan 1920’de İstanbul’da doğdu. Babası Harbiye Nezareti kalem amiri Sadettin Bey, annesi Asiye Hanım’dır. Henüz bebekken babasını kaybeden Aksal, teyzesi Sabriye Hanım ve eniştesi Mehmet Cemal tarafından büyütüldü; “Aksal” soyadı eniştesinden gelmektedir. İlkokulu Şark İdadisi’nde (Akaretler, Beşiktaş) tamamladıktan sonra 1937’de Özel Işık Lisesi’nden, 1943’te ise İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nden mezun oldu.

Eğitiminin ardından 1943-1948 yılları arasında İstanbul’daki çeşitli liselerde felsefe öğretmenliği yaptı. 1940’ta kısa bir süre iş müfettişliği, ardından İstanbul Konservatuvarı Müdürlüğü, belediye yazı işleri müdürlüğü, belediye iktisat müfettişliği gibi görevlerde bulundu. 1961’de Şehir Tiyatrosu Müdürü oldu ve Belediye Konservatuvarı’nda Estetik ve Psikoloji öğretmenliğinden emekliye ayrıldı. 19 Nisan 1993’te, yaklaşık bir yıl tedavi gördükten sonra Fenerbahçe’deki evinde vefat etti ve Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.

SABAHATTİN KUDRET AKSAL’IN EDEBİ KİŞİLİĞİ

Sabahattin Kudret Aksal, edebiyat hayatına 1938’de Varlık dergisinde yayımlanan “Biri Var ki” şiiriyle başladı. İlk öyküsü 1940’ta Küllük dergisinde, ilk oyunu Evin Üstündeki Bulut ise 1948’de sahnelendi. 1940’lardaki yeni edebiyat hareketine katılarak Garip akımına yakın, yalın ve günlük yaşamı işleyen şiirler yazdı. İlk döneminde Cahit Sıtkı Tarancı etkisiyle hece vezni ve uyak kullanırken, daha sonra Orhan Veli Kanık ve Garip akımına yöneldi. 1976’dan sonra ise İkinci Yeni’nin imgeci ve soyut anlayışına yaklaşarak dilde derinlik arayışına girdi. Şiirlerinde kent insanlarının günlük ilişkilerini, yalnızlıklarını, saçmalıklarını ve çatışmalarını felsefi bir düzlemde ele aldı. Öykü ve oyunlarında ise psikolojik öğelere ve biçim arayışlarına odaklandı. İstanbul, eserlerinin dekorunda önemli bir yer tutar; özellikle iç mekânlar, karakterlerin psikolojik dünyasını yansıtır. Aksal, şiiri “büyülü bir matematik” olarak gördü ve mısrayı şiirin özü saydı. Türk Dil Kurumu’nun öz Türkçe kelimelerini kullanmaya özen gösterdi.

SABAHATTİN KUDRET AKSAL’IN ESERLERİ

ŞİİR

Şarkılı Kahve (1944)
Gün Işığı (1953)
Duru Gök (1958)
Elinle (1962)
Eşik (1970)
Çizgi (1976)
Şiirler (1979, toplu şiirler)
Zamanlar (1982)
Bir Zaman Düşü (1984)
Şiirler (1988, toplu şiirler)
Buluşma (1990)
Batık Kent (1993, ölümünden sonra, son şiirleri)
Bir Gün İstanbul
Bir Resimde Atatürk
Atatürk Anadolu'da
Anadolu'muz
Ne Tuhaf (Seçme şiirler)

ÖYKÜ

Gazoz Ağacı
Yaralı Hayvan

OYUN

Evin Üstündeki Bulut (oynanışı: 1948)
Şakacı (1952)
Bir Odada Üç Ayna (1956)
Tersine Dönen Şemsiye (1958)
Kahvede Şenlik Var (1966)
Kral Üşümesi (1970)
Bay Hiç - Sonsuzluk Kitabevi (1981)
Önemli Adam (1983)

DENEME

Geçmişle Gelecek (1978)
Ayrıca, Paul Eluard ve Charles Baudelaire'den şiirler çevirdi.

SABAHATTİN KUDRET AKSAL’IN ÖDÜLLERİ

1955 Sait Faik Hikâye Armağanı "Gazoz Ağacı" ile (Haldun Taner ile paylaştı)
1957 Türk Dil Kurumu Ödülü "Yaralı Hayvan" ile
1966 Sanat Sevenler Derneği En İyi Oyun Yazarı Ödülü "Kahvede Şenlik Var" ile
1980 Yeditepe Şiir Armağanı
1980 ve 1987 Avni Dilligil Ödülleri
1985 ENKA Öykü Ödülü "Vav'lar" ile
1990 Sedat Simavi Ödülü
1990 Kültür Bakanlığı Tiyatro Onur Ödülü
1992 Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü
1999 İstanbulu dinliyorum
2000 Sonsuzluk Kitabevi Başarı Ödülü

SABAHATTİN KUDRET AKSAL’IN EDEBİ MİRASI

Sabahattin Kudret Aksal, yalın fakat derin bir dille yalnızlık, yaşam ve ölüm gibi felsefi temaları işleyerek Türk edebiyatında özgün bir yer edindi. Şiir ve tiyatroyu birbirine yakın türler olarak gören Aksal, özellikle Kahvede Şenlik Var gibi oyunlarıyla absürd tiyatronun yerli kaynaklarla nasıl işlenebileceğini gösterdi. İstanbul’u eserlerinde bir karakter gibi işleyen Aksal, modern kent insanının psikolojik sorunlarını ve insan-doğa ilişkisini incelikle ele aldı.