Papa'nın Türkiye ziyareti tüm dengeleri bozdu: FETÖ, diyalog tuzağıyla geri mi döndü?

Papa XIV. Leo'nun Türkiye ziyareti, kamuoyunda "masum bir ayin mi, yoksa siyasi proje mi?" ikilemini yarattı. Ziyaretin İznik ayağında yapılan tarihi vurgular, MHP başta olmak üzere muhalefet ve kanaat önderlerinden peş peşe sert tepkilere neden oldu.

Papa'nın Türkiye ziyareti tüm dengeleri bozdu: FETÖ, diyalog tuzağıyla geri mi döndü?

Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa XIV. Leo'nun Türkiye ziyareti, kamuoyunda ve siyaset sahnesinde büyük bir tartışma başlattı. Ziyaretin, özellikle 325 yılındaki Birinci İznik Konsili'nin bin 700. yıldönümü bağlamında İznik'te gerçekleştirdiği ayin ve etkinlikler, çeşitli siyasi parti ve kanaat önderleri tarafından "masum bir kültürel gezi" olmaktan öte, derin politik ve teolojik amaçlar taşıyan bir adım olarak nitelendirildi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir'in "İbrahimi Dinler" ve "İbrahim Anlaşmaları" vurgusuyla başlayan eleştirilere, partinin diğer yöneticileri, Büyük Birlik Partisi ve Atatürkçü Düşünce Derneği gibi farklı siyasi çizgilerdeki isimler de katılarak ortak bir endişeyi dile getirdi.

MHP VE BBP'DEN "GİZLİ AJANDA" VURGUSU

MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, eleştirisinin merkezine Dinler Arası Diyalog kavramının siyasi bir proje olduğu tezini yerleştirdi. Bu kavramları FETÖ'nün bir girişimi olarak gördüğünü belirten Özdemir, bu tip kavramların nihai siyasi menzilinin İbrahim Anlaşmaları olduğunu savunarak, bu ziyaretlerin Orta Doğu'daki jeopolitik bloklaşmalara hizmet ettiği endişesini dile getirdi.

MHP'den bir diğer sert tepki de Semih Yalçın'dan geldi. Yalçın, Papa'nın 27 Kasım - 2 Aralık tarihleri arasındaki ziyaretinin "Hristiyan dünyasına yönelik planlı mesajlar içerdiğini" ve "tarihi, hem de dini ayrışmaları kaşımayı hedeflediğini" öne sürdü. Özellikle İznik'te Konsil toplantısının yeniden canlandırılarak gösterişli bir ayin düzenlenmesini, "Hristiyan aleminin birleşip bütünleşmesi hedefiyle Selçuklu ve Osmanlı bakiyesi Türk topraklarında düzenlenen maksatlı bir ayin" olarak niteledi ve kamuoyundaki rahatsızlığa dikkat çekti.

"TURİSTİK DEĞİL POLİTİK HESAPLAŞMA"

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, ziyaretin sadece "turistik" değil, açıkça "politik" ve "teolojik" bir anlam taşıdığını ifade etti. Destici, İznik'in hiçbir zaman nötr bir mekan olmadığını belirterek, ziyareti "bir gövde gösterisi olmayabilir; fakat kesinlikle bir hesaplaşma" olarak değerlendirdi. Bu hesaplaşmanın hem Hristiyan dünyasının kendi iç hesaplaşması hem de "bizim kadim tarihimizle hesaplaşma" olduğunu söyleyerek, Türk Devleti ve Milleti'nin "gözünü açık tutması" gerektiği uyarısında bulundu.

KANAAT ÖNDERLERİ VE DERNEKLERDEN TARİHİ DİRENİŞ VURGUSU

Eski MHP Milletvekili Hidayet Vahapoğlu, Papa ziyaretinin masum olmadığını, bir devlet başkanı ve siyasi güce sahip bir lider olarak Vatikan'ın etkisine dikkat çekti. Vahapoğlu, ziyaretin şüpheyle karşılanmasının nedenlerini, Osmanlı döneminde hiçbir Papa'nın Osmanlı topraklarına girmesine ve ayin yapılmasına izin verilmemesi ve Atatürk döneminde de 1925'te İznik Konsülü'nün yıldönümü için planlanan toplu ayine izin verilmemesi üzerinden açıkladı.


ADD, ziyareti "ekümeniklik iddiasını güçlendirme" ve "Lozan'ı delme girişimi" olarak gördüğünü belirterek en sert tepkilerden birini verdi. Dernek, "Büyük Atatürk 100 yıl önce böyle bir ziyarete izin vermemişti" diyerek hem iktidarı hem de muhalefeti bu konudaki duruşları nedeniyle eleştirdi.

"DİNLER ARASI DİYALOG" ELEŞTİRİSİNİN KÖKENİ

Dinler Arası Diyalog, farklı inanç sistemlerine sahip insanların karşılıklı saygı, empati ve öğrenme temelinde bir araya gelerek inançlarını, değerlerini ve yaşam pratiklerini paylaşmalarını amaçlayan, çoğunlukla barışı teşvik etme ve küresel sorunlara çözüm bulma hedefi taşıyan bir süreçtir. Kavram, Katolik Kilisesi'nin İkinci Vatikan Konsili'nden sonra özellikle Vatikan merkezli olarak hız kazanmıştır.

Ancak Türkiye'de bu süreç, Fethullah Gülen Terör Örgütü'nün (FETÖ) uzun yıllar boyunca diyalog başlığı altında yürüttüğü faaliyetler nedeniyle derin bir hassasiyet kazanmıştır. FETÖ, bu kavramı uluslararası alanda meşruiyet kazanmak, dini yapıları istismar ederek siyasi ve ekonomik nüfuz elde etmek ve nihayetinde geleneksel İslam anlayışını sulandırmak için bir araç olarak kullanmıştır. Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, Türk kamuoyu nezdinde dinler arası diyalog söylemi, FETÖ'nün sinsi stratejilerinin ve küresel operasyonel ağının bir kılıfı olarak görülmüş ve bu nedenle ulusal güvenlik ve dini bütünlük açısından tartışmalı bir konuma yerleşmiştir.