İddianamede skandal iddia! Seçim öncesi rüşvet trafiği
Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı 579 sayfalık iddianamede, suç örgütü elebaşı Aziz İhsan Aktaş’ın, yerel seçimler öncesi bazı CHP’li belediye başkanlarına para ve araç desteği sağladığı öne sürüldü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca tamamlanan 579 sayfalık iddianamede, Beşiktaş, Avcılar ve Esenyurt belediyeleri ile İstanbul Asfalt Fabrikaları Sanayi ve Ticaret AŞ (İSFALT) ve İETT Genel Müdürlüğü “suçtan zarar gören kurumlar” olarak gösterildi.
Toplam 40’ı tutuklu 200 kişi hakkında hazırlanan dosyada, suç örgütü elebaşı Aziz İhsan Aktaş’ın 2020 yılından itibaren belediye ihalelerini hedef alarak sistematik bir yapı kurduğu belirtildi.
Savcılık, Ekrem İmamoğlu’nun İBB Başkanı seçilmesinin ardından örgütün yönünü büyükşehir ve ilçe belediyelerine çevirdiğini, bu dönemde ihaleler üzerinden “örgütün altın çağını yaşadığı” değerlendirmesinde bulundu.
İDDİANAMEYE GÖRE BEŞİKTAŞ BELEDİYESİ İHALE AĞININ MERKEZİ
Dosyada, suç örgütünün en fazla ihaleyi Beşiktaş Belediyesinden aldığı vurgulandı.
İddianamede, “Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat ve bazı belediye yöneticileriyle rüşvet ilişkisi kurulmuş, bu sayede ihale sisteminde hakimiyet sağlanmıştır.” ifadesi yer aldı.
Savcılığa sunulan tanık beyanlarında, örgüt lideri Aziz İhsan Aktaş’ın doğrudan ihalelere yön verdiği, teklif verecek firmaları kendisinin belirlediği ve birçok ihalede sahte imzalar, farklı firmalara ait kaşeler kullanıldığı tespit edildi.
“RÜŞVET OLARAK PARA VE ARAÇ VERİLDİ” İDDİASI
İddianamede yer alan en dikkat çekici bölüm, 2024 yerel seçimleri öncesine ait rüşvet iddiaları oldu.
Savcılık, CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat aracılığıyla Ekrem İmamoğlu’na para gönderildiğini, Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara’ya araç ve nakit, Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’e ise araç desteği sağlandığını öne sürdü.
Ayrıca Beşiktaş Belediyesi yöneticilerine nakit para ve araç rüşveti, bazı CHP’li siyasilere ise “kullanılmak üzere tahsis edilen araçlar” verildiği iddia edildi.
ÖRGÜT HİYERARŞİSİ VE GİZLİLİK SİSTEMİ DEŞİFRE EDİLDİ
Savcılık, örgütün iç yapısına ilişkin yaptığı tespitlerde, Aktaş’ın işçi statüsündeki kişileri paravan ortak yaparak farklı şirketler üzerinden faaliyet yürüttüğünü belirledi. Bu yöntemle hem dikkat çekmemeyi hem de olası soruşturmalarda sorumluluğu üzerinden atmayı amaçladığı kaydedildi.
İddianamede yer alan tanık ifadelerine göre, örgüt içi iletişim son derece sistematikti. Aktaş’ın “En tepesi benim” sözleriyle hiyerarşiyi net biçimde ortaya koyduğu, yöneticilerin emirlerine mutlak itaat edildiği ve kararların “örgütsel bilinçle” alındığı ifade edildi.
FİRMALAR AİLE ÜZERİNE KAYITLI, İMZALAR SAHTE
Araştırmalarda, Aktaş’ın kardeş ve akrabalarının üzerine kurduğu çok sayıda şirket tespit edildi. Bu firmaların yıllar içinde adres ve unvan değiştirerek ihalelere katıldığı, şirket sahiplerinin ise “mali tecrübe veya yönetim bilgisi olmayan kişiler” olduğu vurgulandı.
Ayrıca örgüte ait adreslerde yapılan aramalarda, başka firmalara ait kaşeler ele geçirildi. Bu kaşelerle yapılan tekliflerin sahte olduğu, firma yetkililerinin bundan haberi bulunmadığı ve yaklaşık maliyet tekliflerinin dahi Aktaş tarafından belirlendiği ortaya kondu.
“SADECE ÖRGÜTE AİT FİRMALAR TEKLİF VEREBİLDİ”
İddianamede yer alan analizlere göre, suç örgütüne bağlı firmalar dışında ihalelere katılan ya da geçerli teklif sunan başka bir şirket tespit edilmedi. Ayrıca örgüte yakın kişilerin yan teklif vererek rekabet görüntüsü oluşturduğu, sonuçta ihalelerin sürekli aynı firmalara çıktığı belirtildi.
Savcılık, örgütün kamu kurumlarında kurduğu rüşvet ilişkileriyle ihale süreçlerini kendi lehine sonuçlandırdığını, bunun sonucunda yasadışı maddi kazanç elde ettiğini kaydetti.
“KAMUOYUNDA TANINMAMAK İÇİN GİZLENDİ”
İddianamede, Aziz İhsan Aktaş’ın uzun yıllar boyunca kamuoyundan kendisini gizlediği, fotoğrafının dahi internette bulunmadığı ifade edildi. Savcılık, bu durumu “bilinmemeye özen gösterme ve gizlilik stratejisinin bir parçası” olarak nitelendirdi.