CHP Sözcüsü Yücel, parti programıyla 'Yeni Düzen'in detaylarını açıkladı!

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü'nde yaptığı açıklamada, son bir yılda 282 kadının öldürüldüğünü belirterek, kadına yönelik şiddetin sorumlusunun "kadını ikinci sınıf gören anlayış" olduğunu söyledi.

CHP Sözcüsü Yücel, parti programıyla 'Yeni Düzen'in detaylarını açıkladı!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yücel, basın toplantısına 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü vurgusuyla başladı.

Yücel, kadına karşı şiddet ve şüpheli kadın ölümlerinin Türkiye’nin acı bir gerçeği olduğunu vurguladı. Yücel, son bir yıl içerisinde ülkede 282 kadının öldürüldüğünü, 287 kadının ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdiğini açıkladı.

YÜCEL: "ŞİDDETİN ARTIŞI, SÖZLEŞMEDEN ÇIKIŞIN SONUCUDUR”

Yücel, kadın cinayetlerinin "politik" olduğunu vurgulayarak, kadını çalışma ve sosyal hayattan soyutlayan, eşitliği reddeden ve kadını ikinci sınıf gören anlayışı sorumlu tuttu. Ayrıca, devlete aktif sorumluluk yükleyen İstanbul Sözleşmesi'nden bir gece yarısı kararnamesiyle çıkılmasının şiddet artışındaki sorumluluğunu dile getirdi.

Yücel, 25 Kasım'da partisi adına şu sözlerle taahhütte bulundu:

"Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden taraf olacağımızın, kadını sokakta, evde, işte her yerde, her türlü şiddetten koruyacağımızın sözünü buradan veriyoruz."

CHP'YE YÖNELİK SALDIRILAR VE KURULTAY SÜRECİ

CHP'nin 47 yıl sonra Türkiye'nin birinci partisi olmasının ardından, yerel seçimlerden sonra iktidarın en önemli amacının partinin yükselişini engellemek haline geldiğini belirten Yücel, partilerine yönelik "sistematik bir hukuksuzluk" ve "hukuk darbesi" uygulandığını iddia etti. Bu süreçte belediye başkanlarının tutuklanmasıyla başlayan saldırıların, en nihayetinde CHP'nin tüzel kişiliğine yöneldiğini savundu.

Yücel, bu saldırılar karşısında geri adım atmadıklarını, olağanüstü ve olağan kurultay takvimlerini işlettiklerini belirtti. 28-30 Kasım tarihleri arasında yapılacak olan 39. Olağan Kurultay'da uzun süredir üzerinde çalışılan, "Güçlü Yurttaş, Güvenli Gelecek ve Kazanan Türkiye" temalı yeni Parti Programı'nın son halini alacağını duyurdu.

YENİ PARTİ PROGRAMININ DÖRT TEMEL BAŞLIĞI

Parti Sözcüsü Yücel, partisinin yeni programının Türkiye’nin sorunlarını çözmeye yönelik bir yol haritası olduğunu açıkladı. Programın Altı Ok ilkeleri doğrultusunda dört temel başlıkta şekillendiğini belirten Yücel, hedefleri şu şekilde sıraladı:

Demokrasi, Yönetim ve Adalet: Yargı bağımsızlığının sağlanması, kayyım uygulamalarına son verilmesi, Cumhurbaşkanlığı yetkilerinin sınırlandırılması ve parlamenter sisteme dönüş öngörülüyor.

Kalkınma ve Ekonomi: Üretim ve istihdamı önceleyen politikalarla vergi adaletsizliğinin sona erdirilmesi, asgari ücretin iyileştirilmesi ve tarımda kendine yeten Türkiye hedefleniyor. Tarım Kanunu’nda yer alan yüzde 1 destek hükmü uygulanacak.

Sosyal Devlet: Yoksulluğu yönetmek yerine tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan program kapsamında Temel Vatandaşlık Geliri hayata geçirilecek, her mahalleye kreş açılacak ve barınma krizine çözüm sunulacak.

Dış Politika, Güvenlik ve Dirençlilik: “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesi doğrultusunda Avrupa Birliği’ne tam üyelik, TSK’nın siyaset dışı konumu ve düzensiz göçe sıfır tolerans hedefleniyor.

EKONOMİ VE BARIŞ SÜRECİ ELEŞTİRİSİ

Yücel, ekonomik krizin en temel gündem olduğunu ancak iktidarın bunu yapay gündemlerle örtmeye çalıştığını belirtti. Bütçenin faize en önemli bakanlıkların bütçesinden daha fazla kaynak ayırdığını ve yoksulluk vadettiğini söyleyerek, iktidarı derhal seçime gitmeye çağırdı.

Terörle mücadele ve kalıcı barış süreci konusunda ise CHP'nin tarihsel olarak tutarlı olduğunu ifade eden Yücel, sürecin TBMM çatısı altında, şeffaf ve tüm siyasi partilerin katılımıyla yürütülmesi gerektiğini yineledi. Şehit aileleri ve gazilerin incitilmemesinin CHP'nin kırmızı çizgisi olduğunu vurguladı. Yücel, bu hassasiyet nedeniyle komisyonun İmralı ziyaretine ilişkin tutumlarını kamuoyuyla paylaştıklarını belirtti.

Yücel Konuşmasını, CHP'nin güçlü kadrolarıyla yeni programıyla ilk genel seçimde iktidara gelerek, eşit, özgür ve hukukla yönetilen yeni bir düzen inşa edeceğini söyleyerek sonlandırdı.

"GENEL BAŞKANLIK İÇİN HERKES ADAY OLABİLİR"

Konuşmasının sonunda ise gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yücel, yaklaşan kurultayda Genel Başkan Özgür Özel’in karşısına bir rakip çıkıp çıkmayacağına ilişkin soruya CHP tüzüğünde yapılan değişiklikle mevcut genel başkanın adaylık için imza toplama zorunluluğunun kaldırıldığını hatırlatarak, “Bir siyasi partide elbette yeterli imzayı toplayan herkes aday olabilir. Bu, demokrasinin doğal bir sonucudur. Biz geçmişte yaşanan bazı sorunları gidermek için tüzükte düzenlemeye gittik. Mevcut genel başkan isterse imza toplamadan aday olabiliyor. Bu düzenleme, daha önce rakip çıkacak isimleri zorlayan bir hükümdü; artık böyle bir durum söz konusu değil” cevabını verdi.

Yücel, “Önümüzdeki günler ne gösterir, hep beraber göreceğiz. Bu süreç demokratik bir haktır.” ifadelerini kullandı.

BAŞSAVCI GÜRLEK'İN RÖPORTAJINA SERT TEPKİ: "İDDİANAMEYİ PAZARLAMA TELAŞI"

Gazetecilerin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in Yeni Şafak’a verdiği röportaj hakkındaki sorusunu da yanıtlayan Yücel, açıklamalara sert tepki gösterdi. Başsavcının “tarafsız olması gereken bir yargı mensubu” kimliğinden uzaklaştığını savunan Yücel, “Sayın Başsavcı’nın hazırladığı iddianameyi adeta pazarlama telaşı içinde olduğunu gördük. Yargı mensupları kararlarıyla konuşur. Ancak Başsavcı, iddianamesine güvenmediğini gösterir bir şekilde yandaş basına çıkıp açıklama yapma ihtiyacı duyuyor” dedi.

Yücel, röportajda masumiyet karinesinin ihlal edildiğini belirterek, “Bu tavırla Sayın Başsavcı’nın adaletten yana değil, iktidardan yana pozisyon aldığını bir kez daha görmüş olduk.” ifadelerini kullandı.

"SİYASİ OPERASYONLARIN HUKUK KİSVESİ"

Başsavcının göreve getirilme sürecine de dikkat çeken Yücel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişte bakan yardımcılığı yapan Akın Gürlek’i “özellikle İstanbul’a ihtiyaç var” diyerek bu göreve atadığını hatırlattı. Yücel, bu süreçten sonra CHP’li belediyelere yönelik soruşturmaların art arda geldiğini, belediye başkanlarının tutuklandığını ve “hukuk kisvesi altında siyasi operasyonlar” yürütüldüğünü ifade etti.

Hazırlanan iddianameyi detaylı şekilde incelediklerini belirten Yücel, metinde neredeyse her iddianın özel bir çabayla CHP’ye bağlanmaya çalışıldığını vurgulayarak, “İddianamede Anayasa’nın 69. maddesi uyarınca CHP hakkında kapatma davası açılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulması ifadeleri yer alıyor. Bu, metnin hukuki değil siyasi bir metin olduğunun açık göstergesidir.” dedi.

Yücel, iktidarın toplumsal rıza oluşturmak amacıyla yandaş medya üzerinden bir kampanya yürüttüğünü savunarak, “Bugünkü röportaj da bu çabanın parçasıdır.” değerlendirmesinde bulundu.