Kritik gün 24 Temmuz: Merkez Bankası faiz kararı ne olur?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 24 Temmuz 2025 Perşembe günü yılın en çok merak edilen faiz kararlarından birini açıklamaya hazırlanıyor. Yatırımcılar, ekonomi çevreleri ve piyasalar bu tarihi kritik bir eşik olarak değerlendiriyor. Açıklanacak kararın sadece mevcut tabloya değil, önümüzdeki döneme yönelik para politikası çerçevesine de ışık tutması bekleniyor.

Haziran ayında politika faizini yüzde 46 seviyesinde sabit bırakan TCMB’nin Temmuz ayındaki pozisyonu, özellikle yılın ikinci yarısında uygulanacak stratejiler için belirleyici olacak. Enflasyonla mücadelede atılacak adımlar ve Merkez Bankasının iletişim dili, piyasalar tarafından dikkatle izleniyor.

UZMAN GÖRÜŞLERİ: “FAİZ İNDİRİMİ İÇİN ZEMİN HAZIRLANIYOR”

Ekonomistlerin genel kanısı, Temmuz ayında faiz oranında değişiklik yapılmayacağı yönünde. Ancak Para Politikası Kurulu (PPK) karar metninde kullanılacak ifadelerin, TCMB’nin önümüzdeki dönem için nasıl bir yol izleyeceğine dair net sinyaller taşıyabileceği düşünülüyor.

Ekonomist Haluk Bürümcekçi, faiz kararı öncesi yaptığı açıklamada, indirim ihtimalinin giderek güçlendiğine işaret etti. “Temmuz toplantısında bir indirim olasılığı ciddi biçimde gündemde. Ancak küresel riskler devam ederse, Merkez Bankası daha ihtiyatlı bir yaklaşım benimseyerek faiz koridorundaki asimetriyi sürdürebilir” yorumunu yaptı.

Ata Yatırım Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş ise TCMB’nin önceki açıklamalarındaki ton değişimine dikkat çekti. Demirtaş, “PPK metnindeki dilin yumuşaması, faiz indirimlerine hazırlık sinyali veriyor. 24 Temmuz'da 250 baz puanlık bir indirimle birlikte gevşeme sürecine geçilmesi mümkün görünüyor” dedi.

FAİZ ORANI KADAR METİN TONU DA KRİTİK

Uzmanlara göre 24 Temmuz’da açıklanacak olan karar metninde kullanılacak söylemler, faiz kararının kendisi kadar etkili olabilir. Özellikle “sıkı duruşun süreceği” gibi ifadeler, Merkez Bankası’nın piyasaya verdiği yönlendirme açısından büyük önem taşıyor. Bu tür mesajların, hem yurt içindeki ekonomik aktörleri hem de yabancı yatırımcıları doğrudan etkileyebileceği belirtiliyor.