Londra’dan New York’a! Müslüman belediye başkanlarının yükselişi

New York’un ilk Müslüman belediye başkanı Zohran Mamdani, yalnızca bir seçim kazanmadı; Batı metropollerinde kimlik siyasetinden kapsayıcı şehir vizyonuna geçişin yeni sembolü oldu.

Londra’dan New York’a! Müslüman belediye başkanlarının yükselişi

New York’un ilk Müslüman belediye başkanı seçilen Zohran Mamdani’nin zaferi, sadece Amerika’da değil, Batı metropollerinin siyasal çeşitliliğinde de yeni bir dönemin kapısını aralıyor.

Uganda doğumlu bir ailenin oğlu olan 34 yaşındaki Mamdani, Demokrat Parti adayı olarak oyların yüzde 50,6’sını alarak, eski vali Andrew Cuomo’yu geride bıraktı.

GÖÇMEN KÖKENLİ MÜSLÜMAN SİYASETÇİLERİN TEMSİLİ ARTIYOR

Bu sonuç, Batı demokrasilerinde göçmen kökenli ve Müslüman siyasetçilerin artan temsilini hatırlattı. 2016’da Londra’nın ilk Müslüman belediye başkanı seçilen Sadiq Khan’ın hikâyesiyle başlayan bu dalga, bugün Atlantik’in öte yakasında da karşılık bulmuş durumda.

LONDRA’NIN “BİRLİK” MESAJI, NEW YORK’UN “DEĞİŞİM” DALGASI

İngiltere’de Pakistan kökenli Sadiq Khan, 2016’da Londra Belediye Başkanı seçildiğinde “korku yerine umut, bölünme yerine birlik” sloganıyla kampanya yürütmüştü. O da tıpkı Mamdani gibi, Müslüman kimliği üzerinden hedef alınmış; rakiplerinin “güvenlik” temalı karalama kampanyalarına rağmen seçmen desteğini korumuştu.

Khan’ın sekiz yıldır süren başkanlığı, çok kültürlü bir metropolün yönetiminde çeşitliliğin mümkün olduğunu gösterdi. Şimdi benzer bir tablo, New York’ta tekrarlanıyor. Mamdani’nin zaferi, ABD’nin en kalabalık şehrinde Müslüman bir liderin yönetim koltuğuna oturması bakımından tarihî bir ilk.

GÖÇMEN KÖKENLİ LİDERLER YÜKSELİYOR

Avrupa’da Londra’nın ardından Rotterdam, Oslo ve Berlin’de göçmen kökenli adaylar meclislerde ve yerel yönetimlerde daha görünür hale geldi. ABD’de ise Michigan eyaletindeki Dearborn şehri, 2021’de Lübnan asıllı Abdullah Hammoud’u belediye başkanlığına seçerek aynı sembolik adımı atmıştı.

Bu tablo, Batı toplumlarında göçmen kimliğinin artık “farklılık” değil “temsiliyet” zemininde konuşulduğunu gösteriyor.

SEMBOLÜN ÖTESİNDE BİR ANLAM

Sadiq Khan’ın sekiz yıllık yönetimi, İslamofobiye karşı güçlü bir toplumsal meşruiyet mesajı taşıdı. Mamdani’nin seçimi ise aynı mesajı ABD sahnesine taşıyor. Her iki örnekte de dinî kimlik, siyasal proje ve şehir vizyonu içinde arka plana yerleşmiş durumda.

Londra’da olduğu gibi New York’ta da seçmenler, adayların inançlarından çok şehir politikalarına odaklandı: konut krizi, gelir eşitsizliği, çevre ve toplu ulaşım gibi somut başlıklar belirleyici oldu. Bu da Batı siyasetinde kimlik eksenli tartışmaların yavaş yavaş “gündelik yaşam kalitesi” zeminine kaydığını gösteriyor.

YENİ KUŞAK METROPOL SİYASETİ

New York’ta Mamdani’nin yükselişi, kentteki Müslüman topluluklar kadar ilerici genç seçmenlerin de desteğiyle mümkün oldu. Benzer biçimde Londra’da Sadiq Khan da genç ve çok kültürlü bölgelerde oy patlaması yaşamıştı.

Her iki lider de şehir yönetimini “sosyal adalet, çevre ve kapsayıcılık” kavramları üzerine inşa etmeyi vaat ediyor.

BATI ŞEHİRLERİ AYNAYA BAKIYOR

Bugün Londra, Paris, Berlin ve New York gibi kentler, yalnızca ekonomik merkezler değil, aynı zamanda kimlik ve aidiyet tartışmalarının laboratuvarları haline geldi.

Zohran Mamdani’nin New York’ta aldığı zafer, Sadiq Khan’ın Londra’da yaktığı meşalenin yeni kıtada yanmaya başladığının göstergesi.

Artık mesele sadece “bir Müslüman başkan seçildi” değil; bu şehirlerin kendilerini nasıl gördüğü kimi temsil ettiği ve geleceği kiminle inşa edeceği.