TZYMB Genel Başkanı Ünal: Ankara ve çevresi iklim değişikliğinin etkilerine karşı hassas bölge!
Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği (TZYMB) Genel Başkanı Mehmet Ali Ünal, "Ankara ve çevresi, iklim değişikliğinin etkilerine karşı hassas bir bölge haline geldi" dedi.
TZYMB Genel Başkanı Mehmet Ali Ünal, 15 Mayıs Yeryüzü İklim Günü dolayısıyla Yeni Ankara muhabirine açıklamada bulundu.
Ünal, Ankara'nın özellikle son dönemdeki iklim değişikliklerine karşı kritik bir noktada yer aldığını söyledi.
"İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ TARIMSAL ÜRETİMİ DOĞRUDAN ETKİLİYOR"
Ünal, iklim değişikliğinin son yıllarda Türkiye'ye etkisinin arttığını belirterek, şöyle konuştu:
"Türkiye genelinde, özellikle de Akdeniz havzasında iklim değişikliğinin etkileri son yıllarda ciddi şekilde hissediliyor. Bu etkiler hem doğal çevreyi hem de tarımsal üretimi doğrudan ilgilendiriyor. Özellikle göller yöresinde ciddi kuraklık etkileri genel anlamda her şeyi olumsuz etkiliyor. Bizimde içinde olduğumuz İç Anadolu bölgesi ve Ankara şartlarında ise kuraklık etkisi belirgin şekilde hissediliyor. Konuyu değerlendirdiğimiz zaman Türkiye genelinde konuyla bilimsel olarak ilgilenmese bile artık herkesin de gördüğü ve gözlemlediği doğa olayları hem çevreyi hem de yaşamı olumsuz yönde etkiliyor."
"ANKARA'DA GÖRÜLEN DON OLAYLARI İKLİM KRİZİNİN EN GÖRÜNÜR SONUÇLARINDAN BİRİ"
Ankara’da geçtiğimiz aylarda yaşanan iklim olaylarının kamuoyunu oldukça meşgul ettiğini anımsatan Ünal, Ankara'daki iklim değişikliğine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yağması gereken yağmurların kayması, kar yağışının nerdeyse hiç olmaması, yağışların aniden sağanak olarak düşmesi birçok olumsuzluğa neden oldu. Ankara’nın kırsal ilçelerinde yaşanan don olayları, sel gibi etkenler iklim krizinin en görünür sonuçlarından biri. Özellikle bu kırsal alanlarda tarım arazileri iklimsel etkilerden dolayı zarar görüyor, erozyon artıyor, ürün kayıpları oluyor. Yine İlkbaharda yaşanan ani hava sıcaklığı düşüşleri, özellikle meyve ağaçlarında don zararına yol açıyor. Çiftçiler ürün kaybı yaşarken, bazı dönemlerde rekolte ciddi oranda düşebiliyor. Bu durum üretim maliyetlerini artırıyor ve ekonomik kayıplara neden oluyor. Eskiden daha düzenli ve öngörülebilir olan yağış rejimi, artık kısa sürede düşen yoğun yağışlara dönüştü. Kırsaldaki olumsuz etkilerinin yanı sıra metropollerimiz de bu tarz hava olaylarına uygun değil. Bu da şehirlerde altyapının yetersiz kaldığı alanlarda sel ve su baskınlarına neden oluyor. Olayı tarımsal boyutları ile değerlendirdiğimiz zaman Ankara ve çevresi, iklim değişikliğinin etkilerine karşı hassas bir bölge haline geldi. Yerel yönetimlerin, çiftçilere yönelik erken uyarı sistemleri kurması, sürdürülebilir su yönetimi ve iklime dayanıklı tarım uygulamalarını teşvik etmesi kritik önem taşıyor. Aksi takdirde hem gıda güvencesi hem de kırsal kalkınma açısından ciddi tehditlerle karşı karşıya kalınabilir."