Türkiye’nin kolektif hafızası Ulucanlar Cezaevi
Ulucanlar Cezaevi Müzesi Türkiye tarihinde önemli yeri olan bir müze. Ancak bununla kalmıyor her duygunun yazıya dökülmesinde ev sahipliği yapan duvarlarıyla insanı düşünmeye itiyor.
Sanatçıdan siyasetçiye, yazardan gazeteciye birçok kişinin mahpus yattığı cezaevinin duvarları insana adeta tarihte yolculuk ettiriyor. Dönemin mahkumlarının yatağının başına yazdığı notlar şimdilerde çok görülmese de izleri hâlâ duruyor. Cezaevi sadece koridorlarında yankılanan geçmişin sesleriyle değil aynı zamanda koğuş duvarlarına kazınmış mahkumların umutlarını, acılarını ve hayallerini fısıldayan yazılarıyla da konuşmaktadır. Bu yazılar ziyaretçiler için sadece tarihi birer iz değil aynı zamanda Türkiye'nin kolektif hafızasının ve insanlık onurunun somut kanıtlarıdır. Müze ziyaretçilerin tüylerini ürperten ve tarihe dokunmasına izin veren duvarlar üzerine kazınan notlarla merak uyandırıyor.
TARİHE DUVARLA DOKUNMAK

Nazım Hikmet, Yılmaz Güney, Deniz Gezmiş, Bülent Ecevit, Muhsin Yazıcıoğlu, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Fakir Baykurt, Metin Toker ve daha birçok ismin yattığı cezaevinde o zamanın dokusunu anlatan birçok unsur bulunurken cezaevinde değişmeyen en önemli unsur duvarlar. Acıyı, kaybı, dostluğu, sevinci, göz yaşını ve daha birçok anı ve anıyı içinde barındıran duvarlar…
DUVARDAKİ YAZILAR MERAK KONUSU

Cezaevi müzesinde dönemin yapısı korunmaya ve doğru bir şekilde aktarılmaya çalışılıyor. Cezaevinin dört bir yanını oluşturan duvarlarda ise mahkumların duygularını aktardığı yazılar var. Kimi cümleler duvara yazılmamış kazınmış biçimde, kimisi ise üstünden geçen yıllar dolayısıyla okunamayacak durumda. Müzeye gelen ziyaretçiler ise yazılan yazıları merak ediyor. Yazıları okumaya çalışan ziyaretçiler kelimeler arasında bütünlük sağlamaya çalışıyor.
Müze aynı zamanda cezaevinde kalmış önemli isimlere ait kişisel eşyalar ile de tarihe dokunmayı sağlamaktadır. Deniz Gezmiş’in üniversite dersliklerinde aldığı notlar, Hüseyin İnan’ın taktığı pranga, Bülent Ecevit'in kasketi ve kravatı ve Muhsin Yazıcıoğlu'nun seccadesi ve namaz takkesi gibi eşyalar dönemi hissetmeye yardımcı olan unsurlardır.
ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZEZİNE DAİR

Ulucanlar Cezaevi Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra inşa edilen ilk cezaevi olup ve Altındağ Belediyesi 81 yıl boyunca idamların ve isyanların yaşandığı bu yapıyı restore ederek Ankara'ya önemli bir eser kazandırdı. Cezaevi bir yandan kültürü ve sanatı ağırlarken bir yandan da Türkiye'nin yakın geçmişinde yaşanan insan hakları ihlallerinin ve toplumsal travmaların tanığı olarak kaldı.
Ulucanlar sadece bir hapishane değil aynı zamanda ülkenin farklı ideolojik ve sanatsal kesimlerinden önemli isimlerin kesişim noktası oldu. Cezaevinde kalmış mahkumların kayıtları incelendiğinde bu duvarların ardında yatan hikayelerin ne kadar geniş bir yelpazeye yayıldığı görülüyor. Bununla birlikte cezaevinde 1960 ve 1970’li yıllarda yaşanan olayların önde gelen isimlerinden olan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 6 Mayıs 1972 tarihinde idam edildi.


