Ayaş’ta tarihin izinde! Antik kalelerden, Osmanlı camilerine bir yolculuk
Ayaş, antik kalelerden Osmanlı camilerine, höyüklerden doğal vadilere uzanan zengin tarihi mirasıyla ziyaretçilerini geçmişe yolculuğa çıkarıyor.
Ankara’nın batısında yer alan Ayaş, geçmişten bugüne taşıdığı çok katmanlı kültürel mirasıyla dikkat çekiyor. İlçe genelinde yapılan araştırmalar ve sürdürülen koruma çalışmaları, bölgenin tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yaptığını ortaya koyuyor. Antik kalelerden höyüklere, Osmanlı camilerinden doğal sit alanlarına kadar uzanan zengin bir tarihi doku, Ayaş’ın kimliğini şekillendiriyor.
KEDİ KALESİ: ROMA DÖNEMİNDEN GÜNÜMÜZE ULAŞAN BİR GÖZETLEME NOKTASI

Gökçebağ Köyü sınırlarında yer alan ve ilçe merkezine yaklaşık 10 kilometre uzaklıktaki Kedi Kalesi, M.S. 2. yüzyıla tarihlenen bir Roma dönemi savunma yapısı olarak biliniyor. Bugün yalnızca temelleri ayakta kalan kalenin büyük bölümü zamanla yıkılmış durumda.
Ayaş–Polatlı yolu üzerinden ulaşılan kaleye toplu taşıma bulunmuyor. Buna rağmen, hafta içi ve hafta sonu dileyen ziyaretçiler için ücretsiz olarak gezilebilen bir açık alan niteliği taşıyor.
ASARCIK HÖYÜK: TUNÇ ÇAĞI’NDAN ROMA DÖNEMİNE KATMANLAR

İlçenin en önemli arkeolojik alanlarından biri olan Asarcık Höyük, Ilıca Köyü’nün kuzeydoğusunda, iki dere arasında yer alan bazalt bir yükselti üzerinde bulunuyor. İlk kez 1945’te tespit edilen höyükte, Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından 1963–64 yıllarında kazılar yürütüldü.
Kazılarda beş ayrı kültür tabakası belirlendi:
V. Tabaka: Erken Tunç Çağı II–III Evre
IV. Tabaka: Eski Hitit Dönemi (MÖ 2. binyılın ilk yarısı)
III. Tabaka: Son Frig Dönemi (Demir Çağı)
II. Tabaka: Helenistik Dönem
I. Tabaka: Roma–Galat Dönemi
Höyükte bulunmuş seramik parçaları, taş aletler ve metal objeler bölgede binlerce yıl süren yerleşim izlerini gözler önüne seriyor. Alan 1988 yılında 1. ve 3. derece arkeolojik SİT alanı olarak tescillendi.
AYAŞ ULU CAMİİ: OSMANLI’NIN MİMARİ HAFIZASI
Ayaş Belediye Meydanı’nda yer alan Ayaş Ulu Camii, ilçe tarihinin en eskilerinden biri kabul ediliyor. Kitabesi bulunmadığından kesin inşa tarihi bilinmemekle birlikte, yapının 15. yüzyıla uzandığı düşünülüyor.
Ahşap sütunlarla üç nefe ayrılmış iç mekânı, dışa taşan ahşap mihrabı ve 15. yüzyıl ürünü özgün ahşap minberiyle dikkat çeken cami, 1981’de 1. Derece Anıt Eser ilan edildi.
İNÖZÜ VADİSİ: DOĞAL GÜZELLİK VE ARKEOLOJİK ZENGİNLİĞİN BULUŞMA NOKTASI

Beypazarı’nın kuzeyinde, Ayaş sınırlarında yer alan İnözü Vadisi, İnözü Çayı’nın aşındırmasıyla oluşmuş dar, yüksek duvarlı bir jeolojik yapı. Vadinin üst kesimlerinde eski yerleşimlere ait kaya mağaraları, mezarlar ve kaya kiliseleri bulunuyor.
Bölgenin üst bölümleri arkeolojik sit, vadi tabanı ise doğal sit alanı olarak koruma altında. Ziyaretçiler için ulaşım mümkün olmakla birlikte, zorlu yol şartları nedeniyle dikkatli araç kullanımı öneriliyor.
ASARTEPE (ÇANILLI) BARAJI: DOĞAYLA İÇ İÇE BİR KAÇIŞ NOKTASI

1975–1980 yılları arasında İlhan Çayı üzerine kurulan Asartepe Barajı, Ayaş’ın önemli sulama projelerinden biri olarak biliniyor. 50 metre yüksekliğindeki baraj, 2.850 hektarlık tarım arazisini suluyor.
Baraj çevresi, piknik, doğa yürüyüşü ve kamp etkinlikleri için sıklıkla tercih edilen bir alan. 510, 533, 542, 563-3 ve 573 numaralı toplu taşıma hatları bölgeye ulaşımı sağlıyor. Ancak baraj çevresinde restoran veya konaklama hizmeti bulunmuyor.
SİNANLI ULU CAMİİ: 1547 TARİHLİ BİR OSMANLI ESERİ
Ayaş’a 5 kilometre mesafedeki Sinanlı Köyü’nde bulunan Sinanlı Ulu Camii, kitabesine göre 1547’de inşa edildi. Selçuklu mimarisinin izlerini taşıyan yapı; moloz taş, kerpiç ve ahşabın bir arada kullanıldığı sade fakat özgün bir mimariye sahip.
ŞEYH MUHYİDDİN CAMİİ VE TÜRBESİ: MANEVİ BİR BULUŞMA NOKTASI
Cumhuriyet Meydanı’nda konumlanan Şeyh Muhyiddin Camii, 16. yüzyılda Hacı Ali oğlu Muhyiddin tarafından yaptırıldı. Ahşap tavanı, kerpiç duvarları ve kabartmalı alçı mihrabı ile geleneksel Ankara cami mimarisini yansıtıyor.
Caminin içinde bulunan türbe, halk arasında “Arabi lakaplı Şeyh Muhyiddin Hazretleri”ne atfediliyor. 2019’da yürütülen restorasyonla yapı günümüzdeki haline kavuştu.
YAVUZ ANALAR TÜRBESİ: HALK İNANÇLARINDA ŞİFA KAPISI

Hacımemi Mahallesi’nde bulunan Yavuz Analar Türbesi, Osmanlı dönemine ait bir kişinin yattığı düşünülen bir ziyaretgâh. Yanında Evliya Ali Çelebi’ye atfedilen bir kabir ile iki isimsiz mezar yer alıyor. Türbenin özellikle çocuklara şifa verdiğine inanılıyor.
Bölgeye Emine Tevfika Ayaşlı Caddesi üzerinden ulaşılıyor; ayrıca 560 numaralı otobüs hattı da güzergâhtan geçiyor.
AYAN YAPISI: OSMANLI TAŞRA YÖNETİMİNDEN İZLER

“Ayan Evi” veya “Kırkevler” olarak bilinen Ayan Yapısı, Ayaş’ın 17. yüzyıl Osmanlı konut örneklerinden biri. Yığma taş ve tuğla ile inşa edilen yapı bugün kısmen kullanılmaya devam ediyor.
Aynı zamanda Osmanlı taşrasında halk ile devlet arasında aracılık yapan “ayanlık” sistemine de atıfta bulunan yapı, bölgedeki sosyal ve yönetsel tarih açısından önemli bir örnek niteliği taşıyor.
AYAŞ ANTİK KENTİ KALINTILARI: KALENİN GÖLGESİNDE ÜÇLÜ TARİH
Ayaş genelinde ayrıca Ayas Antik Kenti’ne ait Ayas Kalesi, Süleymaniye Gözetleme Kulesi ve Asklepieion (antik dönem şifa merkezi) kalıntıları da yer alıyor. Bu yapılar, ilçenin antik çağların önemli bir yerleşim ve tedavi merkezi olduğunu kanıtlıyor.
AYAŞ, ÇOK KATMANLI TARİHİNİ GELECEK NESİLLERE TAŞIYOR
Tarih öncesi yerleşimlerden Roma savunma yapılarının izlerine, Osmanlı mimarisinden günümüz halk inançlarına uzanan geniş bir yelpazede kültürel değer barındıran Ayaş, Ankara’nın en önemli tarih turizmi ilçelerinden biri olma yolunda ilerliyor.