Ankara’nın unutulan tarihi semtleri: Adım adım eski Ankara

Ankara'nın tarihi semtleri sadece nostalji değil; aynı zamanda şehrin kimliğinin yapı taşları. Eğer başkentin sokaklarını adımlarken sıradan detayların ardındaki tarihi görmek istiyorsanız, rotanızı bu unutulmuş semtlere çevirin. Eski Ankara, hâlâ sizi bekliyor.

Ankara, modern yapıları ve bürokrasinin merkez üssü olarak bilinse de, geçmişte Roma'dan Selçuklu'ya, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış kadim bir şehir. Bugün gökdelenlerin gölgesinde kalmış sokaklar, tarihin izlerini hâlâ fısıldıyor.

SAMANPAZARI: ZANAATKÂRLARIN GÖLGESİNDE BİR OSMANLI ÇARŞISI

Samanpazarı, bir zamanlar Ankara’nın ticaret kalbiydi. Bakırcılar, kalaycılar, ahşap ustaları ve eski evlerin arasında adeta geçmişin sesini duyabilirsiniz. Bugün restore edilen Safranbolu tarzı yapılarıyla yeniden canlanıyor gibi görünse de, pek çok yerli turist bile bu bölgenin tarihî derinliğinin farkında değil.

HAMAMÖNÜ: HİKÂYELERLE BEZENMİŞ TAŞ SOKAKLAR

Altındağ ilçesinde yer alan Hamamönü, Ankara’nın ruhunu en çok yansıtan bölgelerden biri. Restore edilen konaklar, kültürel etkinlikler ve taş döşeli sokaklar arasında yürürken kendinizi başka bir zamanda hissedebilirsiniz. Ancak Hamamönü’nün birkaç sokak ötesinde kalan yıkık yapılar ve terk edilmiş evler, geçmişin henüz tam olarak gün yüzüne çıkarılamadığını gösteriyor.

ULUS’UN ARKA SOKAKLARI: CUMHURİYETİN SESSİZ TANIKLARI

Ulus Meydanı’ndan uzaklaştıkça, zaman sanki yavaşlıyor. Ankara Palas, Taşhan, eski banka binaları ve kaderine terk edilmiş apartmanlar… Buralar, Ankara'nın 1920'li yıllarındaki dönüşümünü belgeleyen canlı yapılar. Ancak bugünün genç nesli için Ulus, yalnızca “eski” bir semt olarak biliniyor. Oysa burada her taşın bir hikâyesi var.

HACETTEPE MAHALLESİ: SANATIN VE BİLİMİN KESİŞTİĞİ TARİH

Ankara Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesinin merkez kampüslerine ev sahipliği yapan bu bölge, bir zamanlar taş evleri ve daracık sokaklarıyla klasik Ankara mimarisinin örneklerini barındırıyordu. Bugün yüksek duvarlarla çevrili kampüslerin ardında kalan tarihi mahalle izleri, zamanla silinmeye yüz tutmuş durumda.

ANITKABİR: EBEDİ ÖNDERİN SESSİZ ANITI

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün anıt mezarı olan Anıtkabir, 1944-1953 yılları arasında inşa edildi. Mimari olarak hem antik hem de modern unsurları barındıran bu dev yapı, yalnızca bir anıt değil; aynı zamanda bağımsızlık mücadelesinin bir simgesi. Barış Parkı, Aslanlı Yol ve Şeref Salonu gibi bölümleriyle her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlar.

ULUS’TAKİ ATATÜRK HEYKELİ: YENİ BİR ULUSUN SEMBOLÜ

1927’de Heinrich Krippel tarafından yapılan Atatürk Heykeli, Ulus Meydanındaki en tanınan yapılar arasında yer alır. Üzerinde mareşal üniformasıyla duran Atatürk’ün heykeli, hem askeri hem de siyasi liderliğinin simgesi. Cumhuriyet’in erken döneminde dikilen bu heykel, Ankara’nın kent kimliğinin de bir parçası oldu.

HACI BAYRAM VELİ CAMİİ VE TÜRBESİ

15. yüzyılda yaşamış mutasavvıf Hacı Bayram Veli adına yaptırılan cami, Altındağ ilçesinde, Ankara Kalesi'nin eteğinde yer alır. Hacı Bayram’ın türbesiyle birlikte kullanılan cami, hem yerli hem de yabancı ziyaretçilerin akınına uğrar. Caminin hemen yanında yer alan Augustus Tapınağı, Roma döneminden kalma ve bu iki yapı yan yana durarak farklı medeniyetlerin izlerini bir arada sunar.

ANKARA KALESİ: ŞEHRİ KUCAKLAYAN TARİHİ HİSAR

Ankara’nın en yüksek noktasına kurulan Ankara Kalesi, milattan önceye dayanan bir geçmişe sahip. İç ve dış surlarla çevrili olan kale, Bizans ve Selçuklu dönemlerinde de kullanılmıştır. Kale çevresindeki Hamamönü, Samanpazarı, Çıkrıkçılar Yokuşu gibi bölgelerle birlikte, adeta açık hava müzesi niteliği taşır.

ROMA HAMAMI: ANTİK DÖNEMİN SICAK NEFESİ

M.S. 3. yüzyılda Roma İmparatoru Caracalla tarafından yaptırıldığı düşünülen Roma Hamamı, Ankara’nın Ulus semtinde bulunur. Kazılar sonucu ortaya çıkarılan bu antik yapı, bugün açık hava müzesi olarak ziyarete açık ve Roma şehir kültürünü tanımak için eşsiz bir yer.