Ankaralılar musluk suyunu neden terk etti? Damacana su fiyatları neden bu kadar hızlı artıyor?
Ankara son iki gündüz susuzlukla ciddi bir biçimde mücadele ederken, başkentin özellikle içme suyunda yaşadığı sorunlar bir kez daha gündeme geldi.
İklim değişikliği tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ciddi biçimde hissediliyor. Bu problem, insan hatalarıyla birleşince ortaya daha korkunç bir manzara çıkıyor. Son yıllarda başkent, özellikle susuzlukla ilgili ciddi bir imtihan veriyor. Birkaç gündür yaşanan su kesintileri ise insanların tepkisine yol açıyor. Özellikle içme suyunda yaşanan problemler, musluk suyundan damacana suya geçiş süreci bu günlerde yeniden tartışma konusu oldu.
ANKARA'NIN İÇME SUYUNA ÖDEDİĞİ BEDEL

Ankara’da içme suyu uzun süredir konuşulan konular arasında. Şebeke suyundan pas akması ve kötü köku nedeniyle başkentte insanlar musluk suyundan yıldan yıla uzaklaştı. Kızılırmak suyunun devreye girmesiyle birlikte, suyun kalitesi ve musluktan akan suyun içilebilirliği tartışmaların odağı haline geldi. Ankara'da bu tartışmalar yaşanırken dönemin ABB Başkanı Melih Gökçek, suyun içilebilirliği ile ilgili halkı ikna etmek adına, kamuoyu önünde şebeke suyu bile içti.

Gökçek dönemi sona erdiğinde musluk suyu faturaları belirgin ölçüde düştü. Ancak Ankaralılar, bugün dahi güvenle içebilecekleri suya ulaşmak için ciddi harcamalar yapmak zorunda kalıyor. Bugün birçok evde yaygın hale gelen 19 litrelik damacana su için 140 ila 175 TL arasında bir bedel ödeniyor. Bunun yanı sıra arıtma cihazları için harcanan masraflar da azımsanmayacak seviyede.
İNSANLAR MUSLUK SUYUNU NEDEN TERK ETTİ?

Ambalajlı Su Üreticileri Derneğinde (SUDER) yer alan bilgilere göre 1990’lı yılların başında özellikle Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerde, altyapı eksikliklerinin yol açtığı su sorunu ile karşı karşıya kalındı. Bu sorununun kaynağı olarak, şebekeden yeterli suyun gelmemesi ve şebekeden gelen suyun sağlıksız olması gösterildi.

1990-1995 yılları arasında sıklaşan su kesintileriyle beraber, özellikle İstanbul’da kriz haline gelen içme suyu problemi önce bizzat belediyenin Akdamla adıyla başlattığı su istasyonları ile bir miktar hafifletilmeye çalışıldı. Bu yöntemde, civardaki il veya ilçelerde bulunan su istasyonu olarak tabir edilen su satış dükkanlarındaki depolara tankerlerle içme suyu getirilirken, benzin pompası ile vatandaşın bidonuna dolum yapılıyordu. Kısa süre sonra belediyenin su istasyonlarına özel şahıs istasyonları eklendi. Akabinde bu su istasyonlarına geçici izinler verilerek belirli bir denetim sağlanmaya çalışıldı. Ancak, denetlenmesi güç, çok sayıda açık su satan su istasyonunun ortaya çıkması Sağlık Bakanlığını önlem almaya zorladı ve açık su satışı kesin olarak yasaklandı. 1997’de çıkan yönetmelikte Bakanlık, açık suya alternatif olarak ilk defa 19 litrelik polikarbonat damacana ambalajına izin verdi. O yıldan beri ambalajlı su sektörünün ilk başrol oyuncuları da Türkiye’de faaliyetlerine başladı.
DAMACANA SU FİYATLARINDAKİ ARTIŞIN NEDENLERİ

Damacana su fiyatları Ankara'da son yıllarda hızlı bir şekilde arttı. Baraj doluluk oranlarının azaldığı, susuzluk krizinin yaşandığı günlerde "güvenli" olarak görülen damacana su fiyatlarındaki artışlar da tekrar gündeme geldi. Peki, damacana su fiyatlarındaki artışların asıl sebebi ne?
Enerji ve lojistik giderlerindeki artış, damacana su fiyatlarına yapılan zammın ilk nedeni olarak gösteriliyor. Petrolle bağlantılı olarak plastik hammadde fiyatlarının yükselmesi, döviz kurundaki tırmanışın maliyeti etkilemesi, denetimlerin zayıf olması ve tekelleşme gibi başlıklar damacana suya yapılan zamların en önemli nedenleri arasında yer alıyor.
Ankara’daki su krizi damacana fiyatlarına yansıyacak mı? Başkentliler suya erişmekte zorluk yaşadıAnkara Haberleri