Zaferden zafere(!)…

CHP, ‘Kurultaylar Partisi’ olduğu kadar, ‘Kurultay Zaferleri Partisi’dir, aynı zamanda.

Dahası, CHP’de iktidar olmak, Türkiye’de iktidar olmaktan çok daha önemli ve verimlidir.

Türkiye’yi yönetmek; çok büyük beceri ve yeteneklerin yanısıra, günde 36 saat çalışmayı da gerekli kılar.

Oysa CHP yönetimi öyle mi? Hizipler arası dengeleri iyi gözetir; ‘yeğni’ gelen tarafa azıcık pabuç desteği çıkar, bu arada yüksek sesle ‘Atatürkçüyüz’ zikrini ihmal etmezseniz, her şey tıkırında yürür.

Eh, güzel memleketimizin birçok mamur ve hali vakti yerinde muhiti vardır ki, oralarda CHP’nin seçimleri kazanması ‘kupon garantili’dir. Hem o güzide yerler öylesine mümbittir ki, dünya güzeli İzmir’i, bakımsızlıktan Tomarza’nın Göbü köyüne çevirseniz bile, yüzde 80’lik seçmen kitleniz yüzde 79’a düşmez. Yani ‘köktenCHP’li’ olmanın verdiği inanılmaz bir fedakârlık ruhu vardır. Partisini kurda kuşa yem etmez, o kitle.

İmamoğlu-Özel tandeminin önde gelen muhaliflerinden CHP’li gazeteci ve Kılıçdaroğu muhibbi Barış Yarkadaş bile, program arkadaşı tarafından canlı yayında sıkıştırılınca, “Ben CHP’liyim. Partim kimi aday gösterirse, gidip ona oy veririm…” deyiverdi.

Yani demem odur ki, ‘tuvalet terliği olsa bile oy verme’ söylemi, sadece sosyal medyadaki bazı atarlı ergenlere has bir duruş değil.

PARLAK BİR ZAFER DAHA

Biz CHP’lilerin duruşsal vaziyetlerini bir kenara bırakıp, eylemsel hallerine odaklanalım.

Bir zafer (!) daha kazandı, Özgür Özel. Yanlış saymadıysak; 2 yıl içinde, 2 olağan ve 2 olağandışı CHP kurultayından galibiyetle çıkmayı başardı.

Muhtemelen bu emsalsiz başarısıyla Özgür Bey, dünya siyaset tarihine geçmiştir. Yalnızca Genel Başkan seçilmekle kalmadı, Parti Meclisi üyeliklerini dahi firesiz kazandı.

Son kurultayda karşısına rakip olarak, Gandi Kemal bile çıkamadı. Koskoca ‘Ben Geliyorum Kemal Bey’, kurultay salonuna gelmeye dahi cesaret edemeyip; sadece uzaktan yaptığı “CHP yolsuzluklardan arınmalı…” atışıyla yetinmek zorunda kaldı.

Bu arada, paranteze gerek duymadan diyeyim; 39. Kurultay’da delegeler, muhtemelen bir ‘ilk’e imza atarak, birbirine yumruk sallamadı. Aslında CHP Kurultayından haber olarak geçilmesi gereken en önemli nokta buydu. Genç meslektaşlarımız, Özel-Kılıçdaroğlu-İmamoğlu mevzuundan dikkatlerini ayırıp, ‘yumruksuz CHP kurultayı’ haberini atlamışlar. Neyse, bizim meslekte böyle zafiyetler her zaman görülebilir.

Kemal Kılıçdaroğlu’ya yakın isimlerin tamamen temizlendiği CHP Kurultayında, gözlemcilerin üzerinde durduğu esas konu, Özel-İmamoğlu çekişmesi oldu.

EKREM BEY KOLAY LOKMA DEĞİLDİR

Elbette Ekrem Bey, Silivri’de mahpus olsa da, öyle ekmeğini elinden almak isteyenlere pabuç bırakacak bir tip değildir. Yeltenenlere ne biçim ‘Pışşıııkkkk!..’ çektiğine, cümle alem gibi Mansur Yavaş da tanıktır.

Yeri gelmişken hatırlatalım; Özgür Özel 2 yılda 4 kurultay zaferi kazanmış olabilir. Unutmayın ki, Ekrem İmamoğlu da, azami istiap haddi 1,5 milyon olan 5 bin önseçim sandığına 20 milyon oy sığdırmayı başarmış bir ‘kahraman’dır. (Necati Özkan duymasın, kahraman sıfatını kendisinden apardığımızı zanneder.)

Siz bakmayın, Özgür Bey’i kıskanan bazı mahfillerin, “Özgür Özel, CHP’deki Ekrem İmamoğlu ağırlığını azalttığı…” yorumlarına. Bunlar, ‘fitnecilerin’ yorumudur.

Hem ne olmuş; kurultay salonunda ‘Türkiye için Özgür gelecek’ diye pankart açtırmışsa?

Gelirse de zaten Ekrem İmamoğlu’ya vekâleten veya onun yerine ‘tedviren’ gelecek. Her halükârda Özgür Bey, Silivri sakini Ekrem İmamoğlu’nun sözünden dışarı çıkmaz. Haftalık olağan görüşmelerine gider, gerekli istişarelerde bulunur, sonra da gelir CHP’yi ‘Ekrem Bey’mişçesine’ yönetir.

‘CİSMANÎ’ OLMASA DA ‘MANEVÎ’

Bakarsınız CHP, 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanır; Özgür Bey o zaman Türkiye’yi, İmamoğlu’ya vekâleten yönetir. Hem zaten Ekrem Bey’in küçük bir ‘diploma engeli’ yok mu? O engeli de Özgür Bey’in cismanî kimliğine bürünerek aşmış olur.

Cismanî meselesini hafife almayın lütfen. Önemli olan, makama ‘kendi mabadı üzerinde oturmak’ değil; makamın icraatına ‘kendi damgasını vurmak’ değil midir?

İmamoğlu da, ‘Özgür Özel cismanî kimliğiyle’ makama oturmuş; lakin bizzat kendi manevî varlığıyla ülkeyi yönetmiş olur.

Yalnız, şu iddianamesi kabul edilen ‘İmamoğlu Suç Örgütü Davası’ var ya… İşte oradan biraz arıza çıkabilir.

Şeytanın avukatlığını yapmak istemeyiz… Fakat yakında başlayacak olan İmamoğlu Suç Örgütü Davasında yargılanacak önemli zevat listesi, CHP’nin tepe yönetimine kadar erişmiş gibi.

Hani ortalıkta 76 kadar itirafçı var. Ki, bunların büyük bir bölümü CHP’li… Ekrem İmamoğlu vekili Özgür Özel, o itirafçıları disipline sevk etmeyi dahi düşünmedi.

Siz bakmayın, Kılıçdaroğlu Kemal Bey’in yanından yöresinden geçen herkesi, sorgusuz sualsiz CHP’den atmalarına… İtirafçılara dokunmak, mangal gibi yürek ister. Zira itirafçıların şu ana kadar anlattıklarının, ‘bildiklerinin tamamı’ olduğunu kimse söyleyemez.

AĞIR BAGAJ

Aslında bugünden başlamak üzere, birkaç bölümlük dizi halinde, CHP’nin ağır yüklerle dolu tarihî bagajına değinecektik. Mustafa Suphi’den Nazım Hikmet’e… Sertel’lerden Aziz Nesin’e ve Deniz Gezmiş’e… Alevîlerden Kürtlere…

Kurultay ‘zaferi’ ağır bastı. Kısmetse bundan sonraki yazılarımızda değinelim…

SON DAKİKA HABERLERİ

Nihat Kaşıkcı Diğer Yazıları