Kılıç kından çıkarsa…

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, PKK’nın Suriye uzantısı PYD/SDG’ye son birkaç haftadır dozu artan uyarılarda bulunuyordu. Terör örgütünün, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara ile 10 Mart’ta imzaladığı mutabakata uyma çağrıları yapıyordu.

Son sözü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan söyledi:

“Yönünü Ankara'ya ve Şam'a dönenler kazanacak. Kıblesini şaşıranlar, kendine yeni patron arayanlar ise kaybedecektir. Kılıç kınından çıkarsa kelama yer kalmaz.”

Fevkalade keskin ve kararlı ifadeler bunlar. Dahası, sözlerin anlam keskinliği kadar, söylendiği yer ve zaman dilimi de çok önemli.

Anadolu kapılarının 954 sene önce Türklere açıldığı Malazgirt Zaferi’nin yıldönümünde ve o kutsal zaferin kazanıldığı mekânda dillendiriliyor, bu ifadeler.

Verilen mesajın, başta Suriye’deki uzantıları olmak üzere tüm PKK bileşenlerine dönük olduğu kesin.

Hatta ‘kızım sana diyorum, gelinim sen anla’ hesabı, DEM Partisi ve diğer PKK uzantılarına dönük bir ihtar olduğunu da gözden kaçırmayalım.

Lafın ‘örtülü muhatabının’, PKK’nın tasmasını elinde tutanlardan İsrail aldı terör örgütü olduğu da unutulmamalı.

EMPERYALİSTLERE MEYDAN OKUMA

Belki bunlardan daha önemlisi; Türk Devleti’nin, Batılı emperyalistlere karşı kazandığı Malazgirt Zaferi üzerinden verilen, “Son 200 senedir diz çöktürmeye çalıştığınız Türk Milleti, şimdi dimdik ayakta ve sizlere meydan okuyor…” mesajıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözleri, Batılı emperyalistlerin anladığı dilden değil midir:

“Türkiye terör meselesini tamamen çözme yönünde yol aldıkça saldırı, sabotaj ve tuzaklar da artacaktır. (…) Ama ne yaparlarsa yapsınlar, bu sefer başaramayacaklar.”

Türkiye’ye yönelik sabotaj ve tuzakları kim kurguluyor? Elbette NATO’da müttefikimiz (!) olan ezelî ve ebedî düşmanlarımız… Bir de etrafımızdaki, komşuluk hukukuna uymayanlar…

Türk Hakanı, aslında mesajı, PKK ve diğer terör örgütleri üzerinden, işin ‘asıl sahiplerine’ gönderiyor. Ki, anlaması gerekenler gayet iyi anlıyor.

Sorun şu; bizi diz çöktürmek için düşman ülkelerin kurguladığı oyunda figüranlığa yatan içimizdeki ve komşu ülkelerdeki bazıları, anlamaları gerekeni anlamıyor.

SIĞINAK TÜRKİYE’DİR

Türk Hakanı’nın şu sözleri de onlara bir uyarı niteliğinde:

“Fitne duvarlarını yıkmak için başlattığımız Terörsüz Türkiye sürecinde kısa sürede önemli mesafe kat ettik. Kimin alakasız gündemlerle süreci zehirleme gayretinde olduğu milletimiz tarafından not ediliyor. (…) Hepimiz aynı bayrağın altında yaşıyoruz. Bunu Irak'ta gördük, Suriye'de gördük, daha önce gönül coğrafyamızın birçok köşesinde gördük. Yarın da zulme uğrayanların eman yurdu yine Türkiye ve Türk Milleti olacaktır. Suriye'deki tüm kardeş halklar gibi Kürtlerin de güvenliğinin, huzurunun, esenliğinin teminatı Türkiye'dir. Yönünü Ankara'ya ve Şam'a dönenler kazanacak.”

Kuzey Irak’taki Barzani yönetimi sözde ‘bağımsızlık referandumu’ tezgâhladığı zaman, Türk Devleti’nin onlara yaptığı; “Bugün burayı karıştıran emperyalistler buradan gittiğinde bizler başbaşa kalacağız…” mealindeki uyarı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından bir kez daha yapıldı:

“Türkler, Araplar, Kürtler olarak bu coğrafyada kıyamete kadar hep beraber, yan yana yaşayacağız. Müslüman kanından beslenenler tarih sahnesinden çekildikten sonra bile biz yine burada olacağız.”

Yani İsrail ve diğer emperyalist yamyamların umut ve iştah aşıladığı hayalperestlere, “Aklınızı başınıza alın, sizi mayın tarlasına sürenlere uymayın…” diyor, Türk Hakanı…

“ALTIN FIRSAT HEBA EDİLMEMELİ”

Malazgirt Zaferi ruhunun şahlandığı mekândan, MHP Genel Başkanı Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli’nin de ‘yumuşak üsluplu’ uyarıları geldi.

Terörsüz Türkiye çabalarının Malazgirt ruhuyla birleşmesine vurgu yapan Dr. Bahçeli, bizzat kendisinin çağrısıyla başlatılan sürecin önemini şu sözlerle hatırlattı:

“Malazgirt Zaferi'nin istikbalin tertemiz yüzüyle birleşmesi, yeni yüzyılın barış, huzur ve kardeşlikle çelikleşmesidir. Önümüzdeki altın fırsat heba edilmemeli, coğrafyayı vatan yapan millet çatısı altındaki kardeşlik hissiyat ve hususiyeti zedelenmemelidir. Malazgirt'te temerküz eden fetih aklının, insanlarımızın diliyle kökeniyle ilgilenmeyen, bunu dert etmeyen ve ortak değerlerde buluşmayı temel alan selim ve selis iradenin, elleri öpülesi ecdadımızın çığlık kadar hür muhteşem çağrısını ve muzaffer çehresini yere düşürmeyeceğine gönülden inanıyorum.”

Sözün özü; Türk Devlet Aklı, Zafer Haftası kutlamalarını vesile kılarak, Terörsüz Türkiye sürecini sabote etmeye, ayak sürümeye ve Suriye’deki mevcut durumdan yararlanmaya çalışan ve İsrail’in dolduruşuna gelen tüm odaklara esaslı bir mesaj verdi.

Verilen mesaj; fırsatı ganimet bilerek devam ettirilen tüm şımarıklıklara, haddini bilmezliklere ve sırtını Batılı emperyalistlere dayayanlara dönüktü.

Daha da özetlersek: “Köprüden önceki son çıkıştasınız. Sabrımız tükendi. Söz bitmiştir ve bundan sonra kılıç konuşacaktır.”

Anlayan anlar; anlamayan da Suriye’de ‘tünel’ diye kazdığı çukurların, kendi mezarı olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalır.

SON DAKİKA HABERLERİ

Nihat Kaşıkcı Diğer Yazıları