Ermenistan akıllanırsa…
Bundan önceki yazımızda, ABD Başkanı Trump’ın gönül hoşluğuna hasredilen Zengezur Koridoru’ndan bahsetmiştik.
Nahçıvan ile Azerbaycan ana coğrafyasını karayolu ve demiryolu ile bağlaması öngörülen koridor, aynı zamanda Türkiye ile Türkistan’ı, ‘İran’ı devredışı bırakmak’ suretiyle birbirine bağlıyor.
Çin’den gelip Avrupa’ya ulaşan tarihî ipek yolunun orta koridoru, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Hazar Denizi üzerinden Azerbaycan’a ulaşıp, buradan da Zengezur Koridoru vasıtasıyla Türkiye’ye ve Avrupa’ya erişecek.
Tam da bu noktada, Ermenistan ve Ermeni toplumu; yaşadıkları ekonomik ve toplumsal sorunlardan kaynaklı bunalımdan kurtulmak için tarihî bir fırsat yakalıyor.
Ermenistan bakımından mevcut duruma bir göz atarsak, tablo şöyledir:
Ülke, Azerbaycan ile Türkiye arasında, deyim yerindeyse ‘tost olmuş’ durumda.
Kuzeyde Gürcistan’la bir sınırı olmakla birlikte, o ülkeyle de bazı toprak ve yerleşim yeri sorunları yaşıyor.
Güneyde ise İran Azerbaycan’ına yaklaşık 30 kilometrelik bir sınırla komşu bulunuyor.
TÜRKİYESİZ OLMAZ
Zaten kısıtlı imkânlarla sağlanan havayolu ulaşımını bir kenarda tutarsak, Ermenistan’ın dış dünya ile bağlantısı büyük ölçüde İran üzerinden gerçekleşiyor.
Karabağ’ın Ermenilerce işgali sebebiyle neredeyse 35 yıl boyunca yaşanan kısıtlama ve çatışmalar sırasında, Ermenilere en büyük destek buradan, İran’dan gelmişti. Elbette İran’ın, karşılığını kat kat fazlasıyla almadan, kimseye zırnık koklatmayacağını hesaba katmak gerekiyor.
Ermenistan’ı 1999’da ziyaret ettiğimizde, “Bu ülkenin ayakta kalmak için tek umudu, Türkiye ile olan sınırın açılmasıdır…” tespitinde bulunmuştuk.
Nitekim bu görüşümüzü, o zamanlar Erivan Devlet Üniversitesi’nde Türkoloji Doçenti olan, sonradan da Türk Bilim Heyeti ile yapılan müzakerelerde Ermenistan heyetine başkanlık eden Alexander Safaryan ile de paylaşmıştık. O görüşmemizde, meselenin cari pratik ihtiyaçları yerine, tarihî ve ideolojik boyutlarıyla ilgilenmeyi tercih eden Safaryan’la pek anlaşamamıştık.
PAŞİNYAN’IN AKILLI SİYASETİ
Aradan geçen 26 yılda bu tespitimiz geçerliliğini yitirmedi, hatta daha da güçlendi.
Bir kere Ermenistan, o dönemde 3.5 milyon civarında olan nüfusunun büyük bir bölümünü kaybetti. Gayriresmî bilgilere göre bugün Ermenistan nüfusu 2 milyonun altına inmiş durumda.
Ülke ekonomisi düzelmek bir yana, giderek daha da kötüleşti. Ermenistan’ın, kısıtlı bir hayvancılık imkânı ve bazı küçük tarımsal faaliyetler dışında, kayda değer bir doğal kaynağı bulunmuyor.
Dolayısıyla ülke, geçinebilmek için, Diaspora Ermenilerine muhtaç durumda. Bu da Ermenistan siyasetini Diasporanın etkisine açık tutuyor.
Bağımsızlık sonrası ülkeyi yönetenler içinde, galiba en akıllı siyaset yürüten Nikol Paşinyan oldu.
Her ne kadar Fransa ve diğer kemirgenlerin gazına gelerek, İkinci Karabağ Savaşı’nı başlatmak gibi bir ‘hata’ yapmış olsa da, Paşinyan, ülkesinin içinde bulunduğu ‘gerçekliği’ çabuk kavradı.
Nitekim Paşinyan, Ermenistan’ın ayakta kalabilmek için tek ve en büyük umudu, hatta ‘nefes borusu’ olan Zengezur Koridoru için samimi bir çaba gösterdi.
ERMENİSTAN BU İŞTEN KÂRLI ÇIKAR
Peki, Doğu-Batı ticaretinin bu önemli geçiş noktası, Ermenistan’a nasıl bir katkıda bulunacak?
Mesele çok basit: Ermenistan, Doğu ile Batı arasındaki ticaretin tam üzerinde yer alacak. Daha doğrusu, bu tarihî ticaret yolu, bir talih kuşu gibi gelip Ermenistan’ın başına konacak.
Eğer Ermenistan akıllanır ve ayağına gelen bu altın fırsatı iyi değerlendirirse; ‘taş atıp da kolu yorulmadan’, dünyanın Doğusu ve Batısıyla sağlam bir bağlantı kurmuş olacak.
Çin’den gelip Avrupa’ya doğru giden ‘modern kervan’, Ermenistan’ın ihtiyacı olan dış ticaret mallarını ayağına getirirken, aynı zamanda bu ülkenin üreteceği malları da dışarıya taşıyacak. Kervan, Avrupa’dan gelip Asya’ya ve Çin’e doğru uzanırken de aynı fırsat Ermenistan’ın ayağına gelecek.
Dolayısıyla mevcut durumda doğru dürüst bir üretim yapamayan, yapsa da dış dünyaya satışı imkânsıza yakın zor olan Ermenistan, bu zorluğu bir çırpıda ortadan kaldıran, inanılmaz bir ticaret yolu fırsatını elde etmiş olacak.
İşte Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, bu gerçekliği çok iyi kavramış durumda. Ülkesinin ayakta kalabilmesi ve zaten çok azalmış olan nüfusunun tamamını kaybetmemek için, ekonomik kalkınmanın ne denli önemli olduğunun bilincinde. Bu kalkınmanın da Zengezur Koridoru üzerinden, Ermenistan’ın ayağına kadar geleceğini öngörecek kadar da akıllı birisi.
DENGE SİYASETİ
Ermenistan’ın ekonomik kalkınması ve kendi ayakları üzerinde durabilmesiyle, şu an sahip oldukları siyasî, toplumsal ve dinî gücü kaybedecek olan çevrelerin, Paşinyan’ı iktidardan düşürmek için bazı girişimlerde bulunmaları hiç de şaşırtıcı olmadı.
Gelen saldırılar karşısında Paşinyan, ABD’nin ve Başkan Trump’un konuya müdahil olmasıyla rahat bir nefes almış oldu.
Elbette Rusya ve İran’ın, hatta bazı Avrupa ülkelerinin, Ermenistan’ı avuçlarında tutabilmek gayesiyle, Zengezur Koridoru’nu engelleme niyetleri tamamen bitmiş değil.
Fakat ABD’nin meseleye müdahil olması, anılan ülkelerin heveslerini kursaklarında bırakacak bir ‘denge unsuru’ gibi görünüyor.
Ayrıca bu müdahillik, Paşinyan’ı da iç siyasette rahatlatıp, siyasî gücünü de artıracaktır.
Ermeni toplumunun ve ülkedeki güç odaklarının, Zengezur Koridoru’nu sürekli bir ‘egemenlik ihlali’ konusu gibi görmek yerine, bir de bu açıdan ele almasında yarar var.