Ülkede demokrasi ve hukuk uzaydayken, “TERÖRSÜZLÜK” yutturmacasını kimseler yemez…!

Ülkemizde iktidar partisi il, ilçe, mahalle yöneticileri hâkim ve savcılığa devam ediyor. Sadece iktidar partisi ve yedekçi partinin refere ettikleri, yüksek yargı organlarına üye olabiliyorlar. Yargı bağımsızlığı olmadığı, kırıntısı dahi kalmadığı için yargıçlar sadece adı yukarı olan semtten veya binadan işaret alarak Türk milleti adına karar veriyorlar. Ülkenin her bir karış yerinde bal gibi üstünlerin hukuku uygulanıyor.

Tabelalarında “Saray” yazan adliyeler vatandaşın hakkını değil, sözde sarayın talimatlandırılmış hakkını veriyorlar. Adı rüşvetle şaibeli hâkim düğün yapıyor; gelinlik ve damatlıkla partili CB’nin elini acilen öpmeye gidiyor. Yine adı şaibeli, banka denetleyen sözde kurumun yöneticisinin düğününü, yargı ve emniyet mensupları trafiği kilitleyerek dolduruyorlar.

Sesini çıkaran, başını kaldıran, parmağını oynatan hemen yaka paça, ters kelepçeli hâlde Vatan veya Ankara Emniyet’e götürülüyor. Yazı yazmak, hak aramak, görüş belirtmek, iktidarı küçücükten de olsa eleştirmek en büyük suçlardan sayılıyor. Televizyonlarda bırakın eleştiriyi, dudak okuyarak dahi yorumlar yasaklanıyor. Kımıldama ve soluma hariç her şey yasaklanıyor.

Mesnetsiz, delilsiz, ispatsız, üfürükten isnat edilmiş suçlamalarla birçok belediye başkanı ve belediye yöneticisi tutuklanıyor. Tutuklanır tutuklanmaz, tutuklandığı şehirden en uzak şehrin cezaevine sürgün edilerek kendilerine, ailelerine, avukatlarına Çin işkencesi yapılıyor.

Belediyelere çökmek için belediye meclis üyeleri de tutuklanıyor ve yerine iktidar partisinin üyesi, sadece 20 oyla yüz binlerce oyla seçilen halkın iradesine açıktan el konularak seçiliyor ve hatıra fotoğrafı çektirilebiliyor. Devletin eskiden saygın olan kurumlarının trilyonluk bütçeleri Sayıştay denetiminden özellikle kaçırılıyor.

Açıktan, tescilli olarak yolsuzluk yaptıkları müfettiş raporları ile ispatlı olan iktidar bürokratları yargılanmıyor. Ucu kendilerine geleceği için yargılanmalarına siyasilerce hiçbir gerekçe gösterilmeden, formaliteden de olsa asla izin verilmiyor.

Ülkemizde yoksulluk, yolsuzluk 31 yıldır hiç zirveden inmiyor. İşsizlik, gelirsizlik vatandaşları intihara sürüklüyor. “Terör durmuşmuş” diyerek DEM’le beraber ittifak olduk boş naraları atılıyor. İçerisinde demokrasi, hukuk, uygulamalarında adalet olmayan laf kalabalığını “terörsüz ülke” lafı ile perdeleyip süsleyerek kimseye yutturamazsınız.

ADALET, herkese, Anıt’taki gibi gözleri bağlı olarak, bakmadan tesis edilmedikçe olmaz. “Terörsüz ülke” numarası ile işi kılıfına uydurduğunu sanan partizan iktidarın amacı, azınlığa düşmüş iktidarının bitmiş ömrünü uzatmaktır. Demokrasi sevdalısı halkın yüksek beklentisi ise bu kişi rejiminden acilen kurtulmaktır. Terörsüz ülke her vatandaşın, hepimizin hayali ve isteğidir. Ancak bu bitmiş, oyu yüzde 30’un altına düşmüş azınlık iktidarının dolambaçlı macerası ile olmaz. Olmayacaktır da…

Oyalamayın yalanlarla, algılarla, düzmece kasetlerle on yıllardır bilerek aldattığınız garibi, gurebayı…

SANDIĞI getirin!

Hemen, şimdi, acilen ve tez elden…

SANDIK,

SANDIK,

SANDIK…

Yazımıza çok çok özel notumuz: “Tahtını kaybedeceğini anlayan kral, şeytandan bile medet umar” derler…

SON DAKİKA HABERLERİ

Erol Tosun Diğer Yazıları