Papazın Bağı rant yolcusu mu?
Mübadeleyle giden azınlık malı ihaleye çıkmış, 3 bin sarı liraya 1923’te almıştı babası. O zaman da Papazın Bağı deniyor araziye. Çankaya ilçesinin Gaziosmanpaşa Mahallesi’nde, beton deryasında bir nefes adası.
Alındığında 23 dönüm, bugün 16 dönüme düşmüştü rant ve beton canavarının iştahından. Daha da doymuyordu kalanını yutmak için. Sahibi Hikmet Kuloğlu, bu canavarlara karşı aşı bıçağıyla direniyordu hem bağın hem doğanın Don Kişot’u olarak.
Babası gibi doğasever, bağın her ağacı, kuşu ve böceğiyle hem ilgili hem bilgili Hikmet bey ile kar yağdığı ya da yağmurun dona çekeceği gecenin sabahı eşi Gülseren hanımla uyumayıp, gece kanatları donunca patır patır dökülen kuşları toplamaya çıkan, bir palto içinde sıcak yerde cana gelmelerini bekleyen ailesi.
CENNET BAHÇESİNDE NELER VAR?
5 yaşındaki çınar fidanlarının, taşıyacak araba bulamayınca Atatürk Orman Çiftliği fidanlığından bağa kadar sırtta taşındığı emek bahçesi. Şimdi 80 yaşındaki o fidanlar, dersin ki 200 yaşında, öyle de sulak bir arazi.
Kızılcahamam’dan yosunlu taşlar, çamlar, her türlü süs ağacı, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü bahçesinden aşılamaya gösterişli güller… Fındık bile var. Kara dut, Ayaş dutu, muşmula, üvez, ayva, elma, sumak, kayısı, vişne, çokça zerdali…
Kuşlardan bülbül, saka, florya, fanyota, iskete, ardıç, karatavuk, sığırcık, meşe kargası, sarı asma, papağan, ağaçkakan, arı kuşu, atmaca, çulluk… İnek, tavuk, kuzu, hindi, kaz… 30 civarı karakovana bal yapan arıları… Cennet bahçesini, hayattayken kurmuştu Hikmet Kuloğlu.
ATATÜRK, İNÖNÜ, MENDERES, TOPAL OSMAN
İlk adı da Cennet Bahçesi, kaptırmışlar ismi. Yeşil Vadi olmuş, onu da kaptırmışlar. 1963’te ilk adı Papazın Bağı’na dönmüş, nihayet sahiplenmiş, korumuşlar adını.
Topal Osman’ın basıldığı ve öldürüldüğü ev, bu bağ evidir. Evi aldıktan sonra kapılarından, çatıda kiremit aralarından iri kurşunlar çıkarmışlar. Çatıyı aktarırken hala mermi çıkıyormuş kiremit altlarından.
Atatürk’le İsmet İnönü’nün at üstünde selamla bahçesinden geçtiği, bir ticari işletmeye dönüştükten sonra Adnan Menderes’in gözlemelerinden yemeye geldi bahçe.
MAHKEME MAHKEME CENNET SAVUNMASI
Yeni Ankara haber sitemizde ‘Papazın Bağı Yeniden Açılacak Mı?’ diye haber olunca yüreğimiz hopladı. 2 yıldır kapalı çünkü. İlgisizlik, ekonomik zorluklar, işletme sorunları gerekçe gösterilmiş ama Papazın Bağı’na ilgisizin alnını karışlar Ankaralılar. İşletme hataları, tabii ki ekonomik zorluk yaratır, bağın değil kıymet bilmeyen işletmecinin suçudur.
Milliyet Ankara Gazetesi’nde Hikmet Kuloğlu’yla söyleşimiz, 6 Şubat 2013 yılında yayımlandı. Israrımız üzerine Hikmet bey, yazılmamak üzere, arazi üzerindeki baskıyı anlatmıştı; zincir oteller, holdingler, müteahhitlik firmaları, milyon dolarlar veriyor, karşılıksız kalınca mahkemelere sürüklüyor, kendi malıyla kendisini, nefes aldırmamacasına yoruyorlardı.
(Hikmet Kuloğlu, elleriyle kurduğu cennet bahçesini anlatıyor)
Ağacına, kuşuna, böceğine, çiçeğine aşık cennet bahçesine 70 yıl emek vermiş Hikmet bey, hiç görmüyordu o milyon dolarları, üstüne avukatlık parası ödüyordu savunmak için.
RANTIN TAKILDIĞI KAYA
“Kuş sesinden rahatsız oluyoruz” diye şikayet edip, zabıta göndermiş komşuları vardı. Bu kadar saçma sapan bir gerekçeden bile medet ummuştu milyon dolarcılar. Kuş sesinden rahatsız olan biri, insan olabilir miydi?
Para ve uşağı rant canavarları, doğa, insanlık, ahlak gibi değerleri olmadığı için dozer gibi süpürerek geçer hepsinin üzerinden. Papazın Bağı, süpürürken takıldığı kayadır. Yılmadan bu vahayı, bir değeri, Ankara’nın bir markasını yok etmeye kararlı rantçılar pusuda beklerken 2 yıllık suskunluk, bir unutturma niyetini düşürüyor akla.
KAMULAŞTIRALIM
Hikmet bey bir cennet kurmuştu, rant canavarları, cehennem için pazarlıkta bekliyor. Şehrin vekilleri, yerel yöneticileri ve medyası, şehir tarihinde imzası olan bu mekana kafalarını çevirip bir bakar, sevgi, şefkat ve emekle yoğrulmuş bu cennet bahçesini, rant canavarının dipsiz işkembesine yolcu etmez herhalde.
Hikmet Bey'in etmediği paraya tamah edilecekse eğer, bedelini ödeyip kamulaştıralım, ruha ve bedene nefes kaynağımızı ve tarihi markamızı ve tabii ki aklımıza rehber hafızamızı koruyalım bari. Pirana gibi kemirdi, bitirdiler güzelim şehri, arsızlıklarını yarıştırıyorlar artık.