Ankara’nın gelişemeyen ilçeleri

Kalecik, Evren, Güdül, Çamlıdere, Haymana ve Bala, Ankara’nın 25 ilçesinden sondan altıncı sıradakiler. Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ‘2022 İlçelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması’ raporunda yine sondan altıncılar. SEGE denen bu raporun 2004 yılındaki sıralamasında da aynı yerlerini koruyorlardı.

Bu sefer Türkiye İstatistik Kurumu’ndan (TÜİK) iller ve ilçeler arası sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralaması geldi. Türkiye çapında iller arasında Ankara birinci sırayı alırken ülke çapında ilçeler arasında Çankaya birinci olmuş. Etimesgut ve Yenimahalle, başkent ilçeleri arasında ikinci ve üçüncü sırayı almış.

Bizim altılı yanına, Kızılcahamam’ı da katabiliriz son rapora göre. Bu yedilinin bazıları, 2004 sıralamasının en gerilerindeyken onun da gerisine düşmüşler.

KENDİ YAĞINDA KAVRULAMIYORLAR

2011 yılında Milliyet Ankara Gazetesi’nde yaptığımız röportajda gündeme getirmiş, sonrasında 25 ilçeyi dolaşarak bir anlamda ilçelerin röntgenini çektiğimiz yazı dizisinde, her ilçenin güncel tıkanma noktalarını tespit etmiştik.

Ne Ankara Büyükşehir Belediyesi ne Başkanı Melih Gökçek’te herhangi bir etki yaratmadı tespitlerimiz. İlçelerle Büyükşehir Belediyesi arasındaki ilişki, neredeyse sıfır düzeyindeydi, kendi yağında kavrulmaya terk edilmişlerdi.

Ama kavrulamıyorlardı işte, onları kilitleyen sorun ve sorunlar vardı, aşmaya güçleri yetmiyordu. Kimi altyapı olarak, kimi mali olarak, kiminin malı var pazarlama yeteneği eksik, kimi bir doygunluğa ulaşmış ama aşacak ufku yok. Bir büyük abiye, onunla beraber yol gösterecek uzmanların rehberliğine ihtiyaçları vardı.

“KAİNAT GÜZEL BİR ŞEYDİR!”

Evren’e Evrenliler bile gitmiyor. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra 1982’de Çıkınağıl olan adını darbenin lideri Kenan Evren’ninkiyle değiştiren Evrenliler, hiçbir faydasını göremedi aldığı ismin. “Tamam Kenan Evren’in soyadı ama biz Evren’i, ‘kainat’ kabul ettik. Kainat güzel bir şeydir!” diye izah edince herkesi güldürmüştü kahve sohbetimizde amca bey. Kişisel görüşümüz; Evren ve Şereflikoçhisar’ın, Aksaray’a bağlanmasıdır. Kültürel olarak da coğrafi olarak da doğal havzası Aksaray’dır bu iki ilçenin.

Bu 6 ilçe ve onların gelişmişlik seviyesine yakın ilçelerimiz için tek vuruşluk bir saptama yapabiliriz; bu ilçeler, sosyalleşme olanakları en zayıf ilçelerdir.

SOSYALLEŞME YOKSA YAŞAM O KADAR

Sosyalleşme olmayınca ufuk daralıyor, bilgi alışverişi azalıyor, dışarıya kendini kapatıyor şehir, mahalle baskısı güçleniyor zayıfladıkça. Kendi kendini kilitliyor ilçe. Öyle altyapıyla falan çözülemeyecek bir üst baskıya mahkum ediyorlar kendilerini. Çeşitlilik yoksa yaşam o kadar!..

Geri kalan sorunları, bunu çözmedikten sonra çözseniz de faydasız.

Her ilçenin kendine göre sorun ve çareleri var. Hepsi, adım adım, oranın ruhuna uygun giderek aşılabilir. Çok tepeden ya da aşağıdan öneri ya da çare yöntemleri, olanı da bozabilir. Hastalığa göre tedavi lazım, her ilçeye kendi aile hekimi.

Bu hekimler ya ilçe belediye başkanları ki zaten öyle olmalıdır ya da onlarla sıkı bağlantı içinde Büyükşehir’de oluşturulacak o ilçe üzerine uzmanlaşmış birimler olabilir. Tekrar tekrar, ilçeyi kilitleyen sorunlar çözülene kadar Büyükşehir’in ilgisi oraya odaklanmalıdır.

ANKARA HAVZASI ZAYIF OLAMAZ

Ankara’ya havza olarak bakarsak Çankırı, Çorum, Kırıkkale, Kırşehir hatta Yozgat’ı bu havzaya dahil edebiliriz. Batıya doğru Polatlı-Eskişehir kolu güçlüdür. Ancak doğu, kuzey ve güney kolları zayıftır bu havzanın. Saydığımız ilçeler de bu yönlere düşüyor zaten.

Ülke açısından jeostratejik bir hatadır bu. O ilçeleri güçlendirmeden başkentken bile nereden kırılacağınızı bilemezsiniz. Havza güçlüyse dokunduğu havzaları da güçlendirecektir çünkü.

Nasıl bir tahta en zayıf yerinden kırılırsa ülkeler de en zayıf şehirlerinden kırılır. Neresi kırılamazsa oradan dayanır bağımsızlık mücadelesine. Milli Mücadele, bu dirence sahip olduğu için Ankara’dan verildi ve başarılı oldu. Şimdi barış zamanında, ilçelerine ilgisizlikle güç kaybediyor.

6 ilçemiz ve yakınındakilerin geliştirilmesi, bizim beka sorunumuzdur. 20 yıldan gerisi var, ileri gideceğine daha da geriye düşürmüşüz onları.

Onlara dokunmayan ve can suyu olamayan, aksayan, topal bir başkenti var o zaman Türkiye’nin.

SON DAKİKA HABERLERİ

Ali İnandım Diğer Yazıları