Bir facianın ardından: Aladağ'da yaşanan 'önlenebilir' felaket ülkede neyi değiştirdi?
Adana Aladağ’daki kaçak tarikat yurdunda yaşanan yangın, 12 kişinin ölümüne yol açan ağır ihmal zincirini ortaya çıkardı. ‘Bilinçli taksir’ kararıyla cezalar çıksa da, denetimsiz yurt sorunu Türkiye’nin önünde hala çözülmemiş bir dosya olarak duruyor.
Adana'nın Aladağ ilçesinde, 29 Kasım 2016 yılında, Süleymancılara ait kaçak olduğu belirtilen özel bir kız öğrenci yurdunda çıkan yangın, 11'i kız öğrenci ve biri eğitmen olmak üzere 12 kişinin hayatını kaybetmesine, 24 çocuğun da yaralanmasına neden olan büyük bir trajedi olarak hafızalara kazındı.
İHMALLER ZİNCİRİ 11 ÇOCUĞU HAYATTAN KOPARDI
TÜM TUTUKLULAR ZAMAN İÇİNDE SERBEST BIRAKILDI
Yangınla ilgili, yurdun bağlı olduğu dernek yöneticileri, yurt müdürü ve denetim görevlileri dahil olmak üzere 18 kişi hakkında dava açıldı. İddianame ilk olarak sanıklar hakkında taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçlamasıyla hazırlandı. Ancak mağdur avukatları ve kamuoyu, ihmallerin boyutunu dikkate alarak suçlamanın "bilinçli taksir" veya "olası kast" olması gerektiğini savundu.
Kozan Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ilk derece yargılamasında sanıklara taksirle ölüme neden olma suçundan hapis cezaları verildi, bu cezaların süreleri kamuoyunda yetersiz bulunmasına karşın ve tüm tutuklular zaman içinde serbest bırakıldı.
ALADAĞ'DAKİ FACİA BİR DÖNÜM NOKTASI OLDU MU?
Aladağ faciası, özellikle özel öğrenci yurtlarının ve cemaat-tarikat yurtlarının denetim mekanizmalarındaki boşlukları ve ihmalleri acı bir şekilde gözler önüne serdi. Faciadan sonra hükümet, mevzuatta ve denetimlerde bir takım düzenlemeler yaptı. Aladağ yangını yaşandığında, özel öğrenci yurtlarının denetim yetkisi Milli Eğitim Bakanlığındaydı. Faciadan sonra, Özel Öğrenci Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'nde (2017) ve diğer ilgili mevzuatlarda yapılan değişikliklerle, özel ve resmi yurtlara ilişkin tüm yetki, ruhsatlandırma ve denetim sorumluluğu büyük ölçüde Gençlik ve Spor Bakanlığına (GSB) bağlı Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğüne (KYGM) devredildi.
Yönetmeliklerde, yurtların yangın merdivenlerinin, kapılarının ve alarm sistemlerinin mevzuata uygunluğunun kontrolüne daha fazla vurgu yapıldı. Kanun koyucular, kaçak işletilen ya da denetim dışı kalan yerlere karşı idari ve cezai yaptırımları artırdı. Ancak, yapılan bu düzenlemelere rağmen, kamuoyundaki eleştiriler, tarikat ve cemaatlere ait yurtların tam ve etkin bir şekilde denetlenip denetlenmediği, fiziki şartları uygun olmayan yapıların dönüştürülmesi süreçlerinin yeterince hızlı ilerleyip ilerlemediği konusunda devam etmekte.