Ankara’da uzmanından deprem alarmı (4) Ankara depreme nasıl hazırlanmalı?

Ankara artık kent içinde 25 km’lik aktif fay olduğu bilinen bir şehir. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, Ankara’nın depremlere her an hazır olması gerektiğini ve bunun nasıl yapılacağını çözümleriyle anlattı.

Türkiye, deprem gerçeğiyle yaşamayı öğrenmesi gerektiği uzmanlar tarafından sık sık söylenen bir ülke. Ankara’da da artık “deprem olmaz” algısı Etimesgut’taki son depremle yerle bir oldu. Peki bundan sonra Başkent için hangi çözümler üretilmeli. Bunun yanıtını da Yeni Ankara’ya konuşan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan verdi.

ANKARA VALİLİĞİNE “DENETİMSİZLİK” ŞİKAYETİYLE ÜÇ ZİYARET

Ankara Valiliği’ni “denetimsizlik” şikayetiyle üç defa ziyaret ettiklerini söyleyen Başkan Alan, depreme karşı alınması gereken önlemleri sıralarken şu ifadeleri kullandı:

Sadece Ankara değil, Türkiye genelinde afet risklerini azaltan bir afet yönetim stratejisinin uygulanması lazım. Mevzuat düzenlemeleri, yönergelere, yönetmeliklere, şartnamelere uygun yer seçimi ve binaların gerçekleştirilmesi gerekiyor. Denetleme sürecinin, mutlaka yapı denetim kuruluşları tarafından, binaların zemin etütlerinden başlatılması gerekiyor. Ankara Valisi’ni üç kez ziyaret ettik. Yapı denetim kuruluşlarının görevleri olmasına rağmen, binaların zemin ve temel etütlerinin denetlenmeden kabul edildiğini kendilerine söyledik, yazılar yazıp verdik. Bugüne kadar bu sistem değişmedi. ‘Nasıl olsa deprem olmaz, olsa da bizim binamız yıkılmaz.’ anlayışıyla fütursuz bir sistem Ankara’da uygulanıyor.”

ANKARA’DA KENTSEL DÖNÜŞÜM NASIL OLMALI?

“Deprem riskini azaltmak için kentsel dönüşüm Ankara’da nasıl yürütülmeli? Bu anlamda ilk nereden başlanması gerekiyor?” sorusuna yanıt veren Alan, öncelik olarak riskli bölgeleri işaret etti:

En riskli bölgelerden başlamak lazım. Hem yapım teknolojisi açısından hem kullanılan malzeme hem zemin özellikleri açısından. Yani olası bir depremde mesela sıvılaşma riski varsa, heyelana neden oluyorsa, fay zonu üzerine oturuyorsa… O zaman bizim bazı parametreleri ortaya koyarak, sıralama yapmamız lazım ve kentsel dönüşümün de en riskli yapılardan başlayarak gerçekleştirilmesi gerekiyor ama maalesef Türkiye’de kentsel dönüşüm en riskliyi dönüştürme yerine, rantı en yükseği dönüştürme peşinde koşan bir sistemde. Türk halkı karar vermek zorunda. Can vereceği, en riskli yapılardan mı başlayacak kentsel dönüşüme, yoksa rantı yüksek yerlerden mi başlayacak?”

“BU ÜLKENİN AFET BAKANLIĞI’NA İHTİYACI VAR”

Alan, Rusya’nın doğusundaki Kamçatka Yarımadası’nda meydana gelen 8.8 büyüklüğündeki depreme dikkat çekerek, bu depremin dünyanın son bin yılda gördüğü en büyük depremlerden bir tanesi olduğuna dikkat çekerek, sarsıntının ülkeye ciddi bir etkisi olmadığını anlattı ve Türk halkına depremler konusunda şu çağrıyı yaptı:

“Türkiye maalesef gerek yönetsel, gerek mevzuatsal, gerek idari, gerekse toplum olarak afetler karşısında oldukça kırılgan. Daha geçtiğimiz haftalarda Rusya’nın doğusundaki Kamçatka Yarımadası’nda 8.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Dünyanın son bin yılda gördüğü büyük depremlerden bir tanesiydi. Yıkıma bakıyorsunuz bizim 6.1 büyüklüğündeki Balıkesir depremindeki yıkımdan daha az. O zaman biz bir şeyi eksik veya hatalı yapıyoruz.

Türkiye’nin en önemli sorununun afetlere karşı yönetsel yapısındaki eksiklikler olduğunun altını çizen Alan, yaşanan afetlerin ardından bu alana büyük kaynakların aktarıldığını ve buna rağmen bir Afet Bakanlığı’nın olmadığından yakındı. Afetlerin süreklilik, bilgi ve tecrübe isteyen, aynı zamanda bilgiyi bir kuşak sonrasına aktarabilen bir yönetsel yapıda olmasının zorunluluğuna da dikkat çeken Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, böyle bir yönetsel yapı eksikliği olduğunu söyledi ve ekledi:

“Yerel idarelerde Deprem Daire Başkanlıklarının kurulması şurada bir veya bir buçuk yıl. Birçoğu hala kurmadı. Kurulanların çalıştırdığı personel ya da daire başkanı olarak atanan kişinin afetlerle alakası yok. Sıfır bilgi, sıfır! Bir ya da iki yerden bahsetmiyorum. Yüzde 90’ı böyle. İstanbul’da da Ankara’da da İzmir’de de böyle. Yerel idareler bu şekilde. Merkezi idarenin yaptıkları da çok eksik veya yetersiz. Demek ki bu idare yapımızı gözden geçireceğiz. Herkes Japonya’yı örnek gösteriyor. Japonya’da bir devlet bakanlığı sadece afetlere bakıyor. Kaç yıl önce kurmuşlar biliyor musunuz? 50 yıl önce! Bu ülkenin bir Afet Bakanlığı’na, Afet ve Acil Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ihtiyacı var.”

“DEPREMLE YÜZLEŞECEĞİZ, FAYLAR BİZE TORPİL GEÇMEYECEK”

Başkan Alan’ın dile getirdiği bir diğer eksiklik ise mevzuatın ya hiç olmadığı ya da eksik olduğuna yönelik oldu. Afetler Kanunu’nun 1959 yılında çıktığına dikkat çeken Alan, o yıldan bu yıla ufak tefek değişiklikler yapıldığını ancak bu değişikliklerin günün ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu TBMM tarafından düzenlenen raporları işaret ederek söyledi. 2024 Aralık ayında ABD’nin Kaliforniya eyaletinde meydana gelen 7.0 büyüklüğündeki depremi hatırlatan Alan, bu depremin gündem bile olmadığını çünkü ülkede tek bir can kaybının bile yaşanmadığını vurguladı. Alan sözlerine şöyle devam etti:

“Niye ABD’de tek bir kayıp bile yaşanmadı? Afet Risk Azaltma Kanunu’nu adam 1977’de çıkarmış. 50 yıl önce! Fay yasasını 1972’de çıkarmış. Afet ve Acil Durum Planlama Yasasını 1976’da çıkarmış. Bunlar daha bizde yok. Demek ki yasal mevzuatımız bizim çok kötü. Bir diğer husus uygulama. Faylardan bahsediyoruz. Depremlere bunlar kaynaklık ediyor diyoruz. İzmir’e gidin fay zonu üzerine ruhsat veriyor İzmir Büyükşehir Belediyesi, Manisa Belediyesi, Muğla Belediyesi, Bursa Belediyesi, Hatay veya Maraş Belediyesi… Biz nasıl deprem risklerini azaltacağız? Doğa böyle bir şeyi anlamaz. Torpil mi yapsın İzmir’deki faylar İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne? Aydın Büyükşehir Belediyesi neyi bekliyor mesela? Faylar torpil mi geçsin Aydın halkına? İstanbul bir gün depremle yüzleşecek. Balıkesir, Manisa, Burdur, Muğla yüzeleşecek. Kimin gibi? Hatay gibi, Kahramanmaraş gibi, Malatya gibi, Bingöl gibi. Oralarda ne oldu?”

“FAYIN YÜZERİNE BİNA YAPARSAN YIKILACAĞINI BİLECEKSİN”

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan son olarak, yöneticilerin ve toplumun depremle yüzleşmesi gerektiğini belirterek, “Demek ki bu yüzleşme olmadan, bu kentlerin yöneticilerinin akıllarını başlarına devşirmeleri ve toplumun can ve mal güvenliğini her şeyin önüne koymaları lazım. Arsa arazi rantı üzerinden şekillenen bir yönetsel anlayışımız var. Bizim bunu terk etmemiz lazım. Çünkü afetler böyle bir alan değil. Siyaset üstü diyoruz. Sen onunla uyum içinde yaşamayı öğreneceksin. Gidip fayın üzerine bina yaparsan yıkılacağını bileceksin. Yaptırmayacaksın o yüzden. Bizim bu anlayışı yeniden benimsememiz gerekiyor. Aksi takdirde bugün yaşadığımız yıkım gelecekte de devam edecek.” dedi.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber