Ankara'da "Aile ve Nüfus On Yılı" tartışılırken: Göz ardı edilen kara tablo!
Ankara'daki "Aile ve Nüfus On Yılı" Sempozyumu, kadın ve çocuk cinayetleri, istismar ve şüpheli ölümler gibi acil sorunları göz ardı ediliyor. Politikaların, demografik hedefler yerine öncelikle yaşam hakkı ve güvenlik üzerine kurulması bekleniyor.
2 Aralık'ta Ankara'da düzenlenecek olan "Aile ve Nüfus On Yılına Doğru" Uluslararası Sempozyumu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ev sahipliğinde küresel demografik değişimleri tartışmaya hazırlanıyor. Sempozyumun ana gündemi, düşen evlilik oranları, azalan doğurganlık hızı ve artan yaşlı nüfus gibi konulara odaklanırken, Türkiye'de giderek artan kadın ve çocuk cinayetleri, çocuk istismarı, şüpheli kadın ölümleri ve çocuk işçiliği gibi acil sorunların bu denklemin neresinde durduğu merak konusu. Zira, bu konulara yönelik etkin bir politika eksikliği ve hatta toplumsal tartışmaların bastırılmaya çalışılması yönündeki eleştiriler, sempozyumun gündemine gölge düşürüyor.
"AİLE YILI" VE GÖZ ARDI EDİLEN GÜVENLİK KRİZİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2025'i "Aile Yılı" ilan etmesiyle evlilik kredisinden sosyal konut desteğine kadar çeşitli uygulamalar hayata geçirilmiş, 2026-2035 dönemi de "Aile ve Nüfus On Yılı" olarak belirlenmiştir. Ancak, aile kurumunu güçlendirme hedefleri ortaya konulurken, aile içinde veya toplumsal alanda yaşanan şiddet ve istismar vakalarının giderek arttığına dair veriler göz ardı ediliyor gibi görünüyor. Şüpheli kadın ölümleri vakaları, kadın cinayetleri oranlarındaki yükseliş ve çocukların maruz kaldığı istismar ve sömürü, bu "Aile Yılı" ve "Nüfus On Yılı" söyleminin temelini sorgulatır bir nitelik taşıyor. Ailede ve toplumda güvenliğin sağlanmadığı bir ortamda, nüfus artışının tek başına bir çözüm olup olmadığı tartışılmalı.
SÖYLEM VE GERÇEKLİK ARASINDAKİ UÇURUM: VERİ SAKLAMA İDDİALARI
Nüfus Politikaları Kurulu çatısı altında mevzuat, sağlık, eğitim gibi alanlarda çalışma grupları faaliyetlerini sürdürürken, kadın ve çocuk hakları örgütleri, bu grupların kadın cinayetleri, çocuk istismarı ve şüpheli ölümler gibi kritik konularda yeterli eylem planı oluşturamadığını ve hatta bu konulardaki verilerin şeffaf bir şekilde paylaşılmadığını iddia etmekte. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiği, yoksulluk nedeniyle çocuk işçiliğinin yaygınlaştığı bir zeminde, demografik hedeflere odaklanmanın, mevcut insan hakları ihlallerini perdeleyebileceği endişesi dile getiriliyor. Sempozyumda bu konuların ne ölçüde ele alınacağı, "Ailenin Güçlendirilmesine Yönelik Politikalar" paneli altında gerçek sorunlara değinilip değinilmeyeceği merakla bekleniyor.
ELEŞTİREL BAKIŞ AÇISINDAN BEKLENTİLER
Sempozyumun kapanış konuşmalarını yapacak olan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'tan, demografik hedeflerin yanı sıra, Türkiye'nin kanayan yarası olan kadın ve çocuk hakları ihlallerine yönelik somut politikalar ve çözüm önerileri sunmaları beklenmekte. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmadığı, şiddetin ve istismarın her geçen gün arttığı bir ortamda "nüfus on yılı" hedeflerinin sürdürülebilirliği sorgulanmakta. Eleştirel kamuoyu, sempozyumun sadece sayısal hedeflere odaklanmak yerine, insan onurunu ve yaşam hakkını merkezine alan daha kapsayıcı ve çözüme yönelik bir yaklaşım sergilemesini talep ediliyor.