Uzmanı Yeni Ankara'ya açıkladı! "Ağız kokusunun en büyük sebebi, ihmal edilen dil temizliği"
Diş Hekimi Furkan Arslan, ağız kokusundan diş çürüklerine kadar birçok sorunun dil temizliği eksikliğinden kaynaklandığını belirterek, “Ağız sağlığı sadece diş fırçalamak değildir; dil, diş eti ve arayüzler de her gün temizlenmelidir” uyarısında bulundu.
Rina Dent Diş Polikliniği hekimi Furkan Arslan, 2018 yılında Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, 2019 yılında kendi polikliniğini açtı. 2022 yılında Keçiören’de ikinci şubeyi faaliyete geçirdi. Arslan, dil temizliğinden diş fırçalamaya, gülüş tasarımından florür kullanımına kadar ağız sağlığıyla ilgili merak edilenleri Yeni Ankara’ya anlattı.
AĞIZ SAĞLIĞI BÜTÜN OLARAK ELE ALINMALI
Diş Hekimi Furkan Arslan, ağız sağlığının yalnızca diş fırçalamaktan ibaret olmadığını vurgulayarak, ağız sağlığına ilişkin şunları söyledi:
“Ağız yapısı bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Diş yüzeyleri, diş eti, dil ve arayüzlerin hepsi günlük bakım rutinine dahil edilmelidir. Günde en az iki kez dişler fırçalanmalı, bir kez de diş ipi, arayüz fırçası ya da ağız duşu ile detaylı temizlik yapılmalıdır.”
DİL TEMİZLİĞİNİN ÖNEMİ
“Dil yüzeyinde, gözle görülmeyen girintilerde bakteriler kolayca birikebilir” diyen Arslan, dil temizliğinin günde en az bir kez yapılması gerektiğini vurguluyor. Dil temizliği yapılmadığında ağız kokusunun en büyük sebebi haline gelebileceğini belirten Arslan, bunun yanında dilde renklenmelere yol açabileceğini, solunum yoluyla alınan bakterilerin artmasına neden olabileceğini ve sindirim sistemi sağlığını dolaylı olarak etkileyebileceğini ifade ediyor. Arslan, bu temizlik için plastik veya metal dil kazıyıcılar kullanılabileceğini, yoksa diş fırçalarının arka tırtıklı yüzeyiyle de temizlik yapılabileceğini ekliyor.
DOĞRU DİŞ FIRÇASI VE FIRÇALAMA TEKNİKLERİ
Diş fırçası seçiminin ağız sağlığı için kritik olduğunu belirten Arslan’a göre, yumuşak veya orta sertlikte, kılları sık ve baş kısmı küçük fırçalar tercih edilmeli. Diş fırçası maksimum 3 ila 6 ayda bir değiştirilmelidir. Fırçalama kuru fırçayla başlamalı, fırça ıslatılmamalıdır. Fırçalama, diş etinden dişe doğru nazik hareketlerle yapılmalıdır. Ayrıca Arslan, tuvalet sifonuna her basıldığında, ortalama 1 metre çapında aerosol şeklinde mikroorganizmaların etrafa yayıldığını hatırlatıyor. Bu durumun ağız ve genel vücut sağlığı açısından ciddi riskler oluşturabileceğini, bu nedenle diş fırçalarının kapaklı kaplarda ve kapalı ortamlarda saklanması gerektiğini vurguluyor.
DİŞ ETİ KANAMASI CİDDİYE ALINMALI
Diş eti kanamalarının birçok sebebi olabileceğini belirten Arslan, en sık nedenlerin şunlar olduğunu söylüyor:
Yanlış fırçalama teknikleri
Sert fırça kullanımı
Diş taşı birikimi ve diş eti enfeksiyonları
Hamilelik veya sistemik hastalıklar
Arslan, diş eti kanamalarına ilişkin, “Kanama görüldüğünde o bölgeyi fırçalamayı bırakmak yerine, daha yumuşak bir fırçayla dışa doğru masaj yaparak temizlemeye devam etmeliyiz" dedi.
DİŞ AĞRISINDA HEKİM KONTROLÜ GEREKLİ
Diş ağrısının çoğu zaman bir sebebe bağlı olduğunu belirten Arslan, şu şekilde konuştu:
“O bölgeye sert bir şey çarpmış ya da yemiş olabilirsiniz; bu da birkaç gün süren sızlama ve hassasiyet yapabilir. Soğuğa karşı da aynı şekilde reaksiyon gösterebilir. Ağrı kesiciyle geçici rahatlama sağlansa da tedavi edilmezse sorun devam eder. Özellikle arka bölgelerde ve kulağa vuran ağrılarda 20 yaş dişlerinden şüphelenilebilir, ancak kesin tanıyı mutlaka hekim koymalıdır.”
FLORÜRÜN DOZU ÇOK ÖNEMLİ
Günümüzde organik diş macunlarının ve renk kodlarının çok konuşulduğunu belirten Arslan, bu kodların daha çok üretim hatlarıyla ilgili olduğunu, asıl önemli konunun içeriğindeki florür oranı olduğunu vurguluyor.
Florürün doğru dozlarda kullanıldığında diş yapısına katkı sağladığını ve çürük oluşma ihtimalini azalttığını söyleyen Arslan, "Nasıl ki fazla su içildiğinde su zehirlenmesi oluyorsa, florür de yüksek miktarda yutulduğunda zararlıdır. Ancak diş macunlarındaki belirlenmiş dozlarda böyle bir risk yoktur" dedi.
Florür, diş minesine yapısal katkı sağlayarak çürük riskini azaltır. Önerilen florür seviyesi 1000–1400 ppm’dir. Yüksek dozda veya bilinçsizce alınması toksik etki yaratabilir. Bitkisel içerikli, aktif karbonlu veya beyazlatıcı etkili diş macunları konusunda ise Arslan, marka takıntısı yapmaya gerek olmadığını ancak güvenilir firmaların tercih edilmesinin önemli olduğunu söylüyor. Bazı ürünlerin alerji yapabileceğini ve diş etlerinde sorun oluşturabileceğini, böyle bir durum yaşanmadığında farklı markaların denenebileceğini ifade ediyor.
AĞIZ KOKUSU SADECE DİŞTEN KAYNAKLANMAZ
Ağız kokusunun yalnızca diş kaynaklı olmadığını belirten Arslan şunları kaydetti:
“Ağız kokusunun nedeni, ağız içi hijyen eksikliği, dil temizliğinin ihmal edilmesi, diş çürükleri ya da reflü gibi sindirim problemleri olabilir. Bu yüzden ufak bir ağız kokusu bile altta yatan ciddi sağlık problemlerinin işareti olabilir.”
DİŞ TAŞI TEMİZLİĞİ VE BEYAZLATMA FARKI
Arslan, diş taşı temizliği ve diş beyazlatmanın sıkça karıştırıldığını belirtiyor. Arslan iki işleme ilişkin şu şekilde konuştu:
Diş taşı temizliği: Diş yüzeyinde biriken sertleşmiş tartar ve üzerlerindeki lekeler mekanik olarak temizlenir.
Diş beyazlatma: Diş minesine kimyasal ajanlar uygulanarak minenin renginin açılması işlemidir.
Beyazlatma sonrası genellikle ilk bir hafta renkli diyet yerine “beyaz diyet” önerilir. Salçalı makarna yerine kremalı makarna gibi renksiz yiyecekler tercih edilmeli, çay ve kahve tüketilmemeli, tüketilirse suyla çalkalanmalı ve dişler fırçalanmalıdır. Asitli içecekler ise önerilmez.
GÜLÜŞ TASARIMI HASTAYA ÖZEL OLMALI
Estetik kaygıların arttığı günümüzde, şeffaf plaklarla diş düzeltmenin yaygınlaştığını belirten Arslan, gülüş tasarımında yüz yapısına uygun çalışmalar yaptıklarını söylüyor. Arslan, "Ten rengi, yüz hattı, burun-göz mesafesi gibi parametreleri değerlendirerek hastaya özel tasarımlar oluşturuyoruz. Bu işlem sadece dişleri değil, kişinin tüm ifadesini etkileyebiliyor" ifadelerini kullandı.
Gülüş tasarımının tamamen hastanın beklentilerine göre şekillendiğini söyleyen Arslan, "Bazı hastalar ön dişlerini daha büyük, kimisi köpek dişlerini sivri istiyor. Biz yönlendiriyoruz ama tercihlerine de saygı duyuyoruz" dedi.
Yüz yapısı, ten rengi, gülüş hattı ve hatta saç rengine kadar birçok detayın değerlendirildiğini vurgulayan Arslan, kimi zaman küçük dokunuşlar, kimi zaman ise daha kapsamlı müdahalelerle kişiye özel sonuçlar elde ettiklerini belirterek sözlerini tamamladı.