Uzmanı uyardı! 'Uykuyu bölen baş ağrısı ciddi sorun'

Sonbahar aylarının gelmesiyle birlikte bazı baş ağrısı türlerinde belirgin bir artış yaşanıyor. Dr. Hatice Şap, küme baş ağrısının migren ve gerilim tipi baş ağrılarından sonra en sık görülen üçüncü tip baş ağrısı olduğunu söyleyerek, “Hastalar bu ağrıyı genellikle başın bir tarafında, göz çevresinde hissedilen dayanılmaz bir ağrı olarak tarif eder. Ağrı o kadar şiddetlidir ki kişi oturamaz hale gelir, sürekli dolaşmak zorunda kalır” dedi.

“BİYOLOJİK SAATTEKİ DENGESİZLİK ETKİLİ OLABİLİR”

Küme baş ağrısının kesin nedeninin henüz bilinmediğini vurgulayan Dr. Şap, özellikle sonbahar ve ilkbahar aylarında görülme sıklığının vücudun biyolojik saatindeki dengesizlikle ilişkili olabileceğini belirtti.

Araştırmalar, yüzün duyusunu sağlayan sinirlerde ağrıyla ilişkili hormonlar olan serotonin ve histamin salınımının bu ağrılarda etkili olabileceğini gösteriyor.
Ayrıca hipotalamustaki işlev bozuklukları da ağrının ortaya çıkmasında rol oynayabiliyor.

OLASI BELİRTİLER

Küme baş ağrısının tipik belirtilerine değinen Dr. Şap, şunları kaydetti: "Gözde kızarma ve yaşarma, yüzde terleme, burun akıntısı veya tıkanıklık, göz kapağında düşüklük, yüzde ödem.
Bu tür belirtiler, genellikle uykuda başlıyor ve kişiyi her gece aynı saatte uyandırabiliyor. Bir atak 15 dakika ile üç saat arasında sürebilir ve bazı hastalarda günde 7-8 defa tekrarlanabilir. Özellikle 20-50 yaş aralığındaki bireylerde görülürken kadınlarda erkeklere nazaran daha nadir rastlanır. Sigara ve alkol ise hem erkek hem kadınlarda önemli tetikleyici unsurlar arasında yer alıyor."

TEDAVİ: OKSİJEN, İLAÇ VE SİNİR BLOKAJI

Dr. Şap, küme baş ağrısı için standart bir tedavi şeklinin olmadığını belirterek hastalara mutlaka nöroloji uzmanına başvurmaları tavsiyesinde bulundu.

Küme dönemi ağrı atakları genellikle altı ile 12 hafta arasında sürebiliyor. Örneğin sonbahar başında başlayan küme dönemi, kış başında sona erebiliyor. Ağrılar öylesine şiddetli olabiliyor ki hastayı uykudan uyandırabiliyor. Tedavi yöntemleri arasında ise şunlar öne çıkıyor:

Oksijen tedavisi: 15-20 dakikalık uygulamalar atakları sonlandırabiliyor.
İlaç tedavileri: Oksijen tedavisinden fayda görmeyen hastalarda kullanılıyor.
Sinir blokajı: Dirençli vakalarda etkili sonuçlar sağlayabiliyor.
Dr. Şap, erken tanı ve uygun tedavinin hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde artırdığını vurguladı.