Meme kanserinde 2 altın kural! Erken teşhis ve hayatın içinde kalmak

Farkındalığın Gücü Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Esin Dönmez, meme kanserinde erken teşhisin hayat kurtardığını belirterek, “Erken tanı sadece tedaviyi değil, yaşam umudunu da artırıyor.” dedi.

Her yıl 1-31 Ekim tarihleri arasında kutlanan Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında, Farkındalığın Gücü Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Esin Dönmez, kanser süreci ve erken tanının önemine dair Yeni Ankara’ya özel açıklamalarda bulundu.

BİR KORODAN DERNEĞE

Dönmez, kadınların erken tanının önemini kavraması için birçok farkındalık etkinliği düzenlediklerini söyleyerek, “Derneğimiz, meme kanseri farkındalığı için çalışan, kadınları bu konuda uyaran, bilgilendiren ve sonrasında da destek hizmeti veren bir sivil toplum kuruluşudur. 2022 yılında kurulan derneğimiz, aslında öncesinde bir koro olarak faaliyet göstermeye başlamıştır. Derneğimizin kuruluş amacı, kadınlarda meme kanseri konusunda farkındalık bilinci oluşturmaktır. Bu amaçla çeşitli bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları yürütüyoruz.” ifadelerine yer verdi.

“ANKARA ÖRNEK ŞEHİR”

Ankara’nın meme kanseri tarama ve farkındalık çalışmalarıyla örnek bir şehir konumunda olduğunu bildiren Dönmez, şunları kaydetti:

“Uyarı ve tarama çalışmaları konusunda Ankara aslında çok şanslı bir şehir çünkü hastaneler ve özel kuruluşlar bu alanda oldukça aktif çalışıyor. Özellikle Meme Kanseri Farkındalık Ayı olan Ekim ayında, bir ay boyunca tüm mecralarda meme kanseriyle ilgili uyarılar yapılıyor. Bundan 10-20 yıl öncesine göre kadınlar artık bu konuda çok daha bilinçli. Kendi yıllık taramalarını düzenli olarak yaptırıyorlar. 40 yaş üstü kadınlar mamografi için merkezlere gidiyor ve ultrason çektiriyorlar.”

“MEME KANSERİNDE ERKEN TANI HAYAT KURTARIYOR”

Dönmez, meme kanserinin önlenmesinde eğitimin ve farkındalığın büyük rol oynadığını vurgulayarak, “Meme kanserinin önlenebilmesi için eğitimlerin verilmesi büyük önem taşıyor. Hatta bu bilincin temel eğitimden itibaren kazandırılması gerektiğini düşünüyorum. Her 8 kadından birinde meme kanseri görülüyor. Çünkü taramalar arttıkça ve farkındalık yükseldikçe daha çok kişi kontrol yaptırıyor. Böylece hastalık erken evrede tespit ediliyor, tedavi süreci kısalıyor ve hayatta kalma oranı da artıyor. Devlet, kanser konusunda gerçekten büyük destek veriyor. Hem önleme hem de tedavi aşamasında önemli çalışmalar yürütülüyor. Sağlık Bakanlığına bağlı olarak Ankara’daki hemen her hastanede Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) bulunuyor. Hatta belli bir yaşın üzerindeki kadınlara, ‘Meme kontrolünüzün zamanı gelmiştir, ücretsiz olarak taramanızı yaptıralım’ şeklinde bilgilendirme mesajları gönderiliyor. Bu konuda sistem çok iyi işliyor. Meme kanseri ya da başka bir kanser türü tespit edilmesinden sonraki süreçte kanser tedavisi tamamen ücretsiz şekilde yürütülüyor. Belki özel hastanede muayene ücreti ödenebiliyor ama kemoterapi, radyoterapi ve diğer tedavi yöntemleri devlet tarafından ücretsiz olarak karşılanıyor.” diye konuştu.

“KANSERİ YENMEK İÇİN HAYATIN İÇİNDE KALMAK GEREK”

Meme kanseriyle yaşadığı süreci samimi bir şekilde anlatan Dönmez, şunları söyledi:

“Ben rutin bir tarama sonucunda meme kanseri olduğumu öğrendim. İlk mamografi kontrolümde, 40 yaşlarımın başındayken bu teşhis konuldu. Bilinçli bir arkadaşımın yönlendirmesiyle genel bir kontrole gitmiştim ve o sayede hastalığın farkına vardım. Erken evrede yakalandığı için küçük bir ameliyat geçirdim ve ardından radyoterapi uygulanarak bu süreci atlattım. 5 yıl boyunca tedavi sürecim takip edildi ve bu süreçte düzenli olarak ilaç kullandım. Ancak tam bu dönemde maalesef diğer mememde de bir risk tespit edildi. Neyse ki kontrol altında olduğum için bu durum erken aşamada fark edildi. Bu nedenle mastektomi uygulandı; yani meme tamamen alındı. Daha sonra kemoterapi ve radyoterapi tedavileri gördüm.”

“HASTALIK PSİKOLOJİSİNE KAPILMAYIN”

Dönmez, kanserle mücadelede hem fiziksel hem de psikolojik sürecin önemine dikkat çekerek, şunları kaydetti:

“O dönemde insan psikolojik olarak kendini çok kötü hissediyor, fakat yaklaşık bir yıl süren tedavi sürecimi tamamladıktan sonra normal hayatıma döndüm. Şimdi düzenli kontrollerimi yaptırarak yaşamıma devam ediyorum. Bu süreçten sonra da hayatın içinde kalmaya özen gösterdim. Kendimi hiçbir zaman ‘kanser oldum’ diyerek hayattan koparmadım. Bunun üzerinde bulunduğum koronun da büyük etkisi oldu. Kanser hastalarına en önemli tavsiyem, hiçbir şekilde yalnız kalmamalarıdır. İlgi alanları varsa bu alanlara yönelmeleri, arkadaş gruplarıyla vakit geçirmeleri ve hayatın içinde olmaları çok önemli. Hastalık psikolojisine girip köşelerine çekilmemeliler. Önemli olan, kişinin hem beden hem de ruh sağlığını güçlü tutması ve teşhis konulduğunda da hayatın içinde kalmaya devam etmesidir. Doktorların önerilerini uygulayarak yaşam enerjisini korumak gerekir. Klasik bir cümle ama erken tanı gerçekten hayat kurtarır. Çünkü kanserle mücadelede en etkili yöntem budur.”

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber