İklim kanunu nedir, maddeleri nelerdir, avantajları nelerdir, dezavantajları nelerdir?
İklim Kanunu, Türkiye’yi yeşil bir geleceğe taşıyacak mı, yoksa sadece kâğıt üzerinde mi kalacak? Tartışma büyürken, gözler kanunun uygulanmasında. İşte detaylar...
Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadelede tarihi bir adım attı. 3 Temmuz 2025’te TBMM’de kabul edilen İklim Kanunu, 2053 Net Sıfır Emisyon hedefini hayata geçirmek için yasal bir çerçeve sunuyor. Ancak, bu kanun çevresel bir devrim mi getiriyor, yoksa işletmelere ve topluma yeni yükler mi bindiriyor? Merak uyandıran detaylar ve eleştirilerle, işte kanunun perde arkası...
KANUN NE NEDİR?
20 madde ve 2 geçici maddeden oluşan İklim Kanunu, Türkiye’yi Paris İklim Anlaşması’na uyumlu hale getirmeyi, sera gazı emisyonlarını azaltmayı ve iklim değişikliğine dirençli bir ekonomi inşa etmeyi hedefliyor. Kanun, Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ile karbon piyasası kuruyor, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile ithal malların çevresel ayak izini denetliyor ve yerel yönetimlere İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulları kurma görevi veriyor. Yenilenebilir enerji, döngüsel ekonomi ve karbon yutaklarının korunması gibi iddialı adımlar da kanunun parlayan yıldızları. Peki, bu ne anlama geliyor? Daha temiz bir çevre, enerji bağımsızlığı ve AB ile ticarette rekabet avantajı vaat ediliyor. Kanun, yeşil iş imkanları yaratmayı ve kırılgan grupları korumayı da hedefliyor ancak, bu parlak tablonun gölgesinde ciddi soru işaretleri var.
CEZALAR VE MALİ YÜKLER
Kanun, çevreyi kirletenlere ağır cezalar getiriyor: Ozon tabakasını incelten maddeler için 2 buçuk milyon TL, emisyon raporunu sunmayanlara 500 bin TL’den 5 milyon TL’ye varan cezalar. Liste uzayıp gidiyor. Büyük firmalar bu yükü kaldırabilir, ama ya küçük işletmeler? ETS ve emisyon raporlama gibi yükümlülükler, finansmanı sınırlı KOBİ’ler için bir kâbusa dönüşebilir. Eleştirmenler, “Bu kanun, çevreyi koruma adı altında küçük işletmeleri boğabilir mi?” diye soruyor.
"İKLİM KANUNU" SERT ELEŞTİRİLER
Kanunun hazırlanma süreci de tartışma konusu. Çevre örgütleri ve muhalefet, sivil toplum kuruluşlarının ve yerel yönetimlerin sürece yeterince dahil edilmediğini haykırıyor. TEMA Vakfı, kanunun fosil yakıtlardan çıkış ve adil geçiş gibi kritik konuları yüzeysel ele aldığını öne sürüyor. Dahası, bazıları ETS’nin “kirletme hakkını meşrulaştırdığını” iddia ederek kanunu çevresel bir makyaj olarak görüyor.
TOPLUMDA ENDİŞE DALGASI
Sosyal medyada, özellikle X platformunda, kanunla ilgili spekülasyonlar alev aldı. Seyahat kısıtlamaları, karbon vergisi, hatta mülksüzleştirme gibi iddialar vatandaşları tedirgin ediyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “Vatandaştan karbon vergisi alınmayacak” diyerek bu iddiaları yalanlasa da, halk arasında güven sorunu devam ediyor. Kanunun şeffaflığı ve toplumsal etkileri konusunda daha fazla açıklama gerektiği gözlemlendi.
YEŞİL GELECEK Mİ, BELİRSİZLİK Mİ?
İklim Kanunu, Türkiye’yi yeşil dönüşümde küresel bir aktör yapma potansiyeline sahip. Yenilenebilir enerjiye geçiş, afetlere dirençli şehirler ve karbon yutaklarının korunması gibi adımlar umut verici ancak, uygulama belirsizlikleri, yüksek cezalar ve katılım eksikliği, bu iyimser tabloyu gölgeliyor. Kanun, çevre dostu bir gelecek mi inşa edecek, yoksa işletmeleri ve toplumu yeni bir mali yük altında mı bırakacak?