Turan Emeksiz için “Ya derdime derman ya katlime ferman” şiirini yazan şair Enver Gökçe kimdir?

Enver Gökçe, 44 yıl önce bugün; 19 Kasım 1981’de Ankara’da yaşamını yitiren Türk şair, çevirmen ve yazardır. Gökçe, toplumcu gerçekçi şiir akımının en üretken kalemlerinden biridir.

Enver Gökçe, Türk edebiyatının toplumcu gerçekçi akımının önde gelen temsilcilerinden biri olarak tanınan şair, yazar, çevirmen ve halk bilimci bir edebiyatçıdır. 1920 yılında Erzincan’da doğan Gökçe, halk dilini şiire ustalıkla taşıyan, yoksulluk, emek, direniş ve Anadolu'nun acılı coğrafyasını yansıtan eserleriyle "1940 Kuşağı" ya da "Acılı Kuşak" şairlerinin en "keskin kalemlerindendir." Gökçe yaşamı boyunca siyasi baskılara, tutuklamalara ve yoksulluğa maruz kaldı, ancak bu zorluklar onun halkçı ve dirençli sanat anlayışını daha da güçlendirdi. Gökçe, şiirlerinde yerel sözcükleri ve halk deyişlerini ustalıkla kullanarak Türk şiirine özgün bir soluk getirdi, bazı şiirleri ise Zülfü Livaneli, Timur Selçuk, Sadık Gürbüz, Kerem Güney ve Ahmet Kaya gibi sanatçılar tarafından bestelenerek geniş kitlelere ulaştı.

“ANKARA KOKAN” YILLAR

Enver Gökçe, eğitim hayatına Cebeci Ortaokulunda (1935) ve Gazi Lisesinde devam etti. Lise yıllarında edebiyat öğretmenleri Fevziye Abdullah ve İsak Refet'ten çok etkilendi; Celalettin Tevfik adlı öğretmeni ise ona Namık Kemal gibi eski şairlerin şiirlerini okutarak okuma sevgisi aşıladı.

Üniversite eğitimini Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi (DTCF) Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde tamamladı(1947). Bu dönemde halk bilimi ve folklor çalışmalarına yoğunlaştı; mezuniyet tezi olan Eğin Türküleri, türünün ilk örneklerinden biri olarak kabul edilir. Öğrencilik yıllarında Ülkü Dergisi'nde (Halkevleri yayını) düzeltmen olarak çalıştı. Burada Nurullah Ataç, Ahmed Hamdi Tanpınar ve Ahmet Kutsi Tecer gibi dönemin önemli isimleriyle tanıştı. İlk şiirleri "Ağıt" ve "Bir Alıp Satıcı Gönül" (1943) ile ilk yazısı "Çit Köyü" (1943) bu dergide yayımlandı.

EDEBİ KARİYER DÖNEMEÇLERİ

Gökçe'nin edebiyat yolculuğu, üniversite yıllarında sosyalist düşüncelere yakınlaşmasıyla şekillendi. 1945'te Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu ile "Ant" dergisini çıkardı; bu dergi, dönemin antifaşist ve demokratik yayınlarından biriydi. Aynı yıllarda Âşık Veysel, Âşık Ali İzzet Özkan, Habib Karaaslan ve Talibî Coşkun gibi halk ozanlarıyla dostluk kurdu; bu ilişkiler, onun halk şiiri estetiğini derinden dönüştürdü. 1946'da Türkiye Gençler Derneği'nin kurucuları arasında yer aldı; dernek, II. Dünya Savaşı sonrası milliyetçiliğe karşı antifaşist ve demokratik bir platformdu. Ancak 1948'de derneğin etkinlikleri nedeniyle milliyetçi grupların saldırısına uğradı ve Ankara Kapalı Cezaevi'nde 1 Ağustos - 3 Kasım tarihleri arasında tutuklu kaldı. Bu dönem, Gökçe'nin "Fakültenin Önü" şiirinin doğuşuna ilham verdi.

TURAN EMEKSİZ İÇİN AĞIT

Enver Gökçe, 28-29 Nisan Olayları sırasında öldürülen Turan Emeksiz için en bilinen “Ya derdime derman ya katlime ferman” şiirini yazdı. Bu şiiri daha sonra farklı sanatçılar tarafından bestelendi.

Fakirlik kağıdı alan ilk şair olan Enver Gökçe, son yıllarını Ankara Seyranbağları Huzurevi'nde geçirdi. 19 Kasım 1981'de, yeğeninin Ankara'daki evinde 61 yaşında hayatını kaybetti. Ölümünden sonra Devrimci Sanatçılar Derneği tarafından ses kaydı yapıldı: "Kendi Sesinden Yaşamı" ve "Kendi Sesinden Şiirleri ile Pablo Neruda Çevirileri". Kişisel eşyaları, doğduğu köy Çit'te kurulan müzede sergilenmektedir.

Turan Emeksiz için yazılan söz konusu şiir:

Bir yürüyüş eylediler sabahtan

Ilgıt ılgıt kan gider loy loy!

Dayan dizlerim dayan!

Ağla gözlerim ağla!

Namlu puşt olmuş, atayağı puşt.

Yine düşman elindeydi vatan

Bir oğul çıktı Malatya'dan:

Anası Yılmaz çağırırdı

Haram süt emmemişti anadan.

Ve Beyazıt derler bir büyük alan

Düşman sarmıştı sağı solu

Düşman çok, cephane yoktu.

Yetişmemişti daha Cemal Paşa kolu

Amandı el aman!

Tank paletleriydi alanda dönen

Kusan namlularda, kalleş ölümcül

Ve vuran ve kıran ve haykıran

Malatyalı şöyle baktı bir

Ana baba günüydü herhal

Her yönde toz duman!

Vay anam vay!

Bu belalı başınan

Kime ne diyem

Kime ne diyem

Nerelere gidem

Ya derdime derman

Ya katlime ferman!

Başı daralınca Yılmaz'ın

Baktı atacak taşı yoktu

Baktı eli durmuş, ayağı durmuştu

Vurulmuştu.

Çıkardı yüreğini kan içinde

Çarptı kötünün kafasına

Hay bu nasıl devran?

28

Nisandı

Yavri

Hey!

Ham

Meyveyi

Kopardılar

Dalından.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber