Ankara mutfağının şifa deposu: 'İnceğiz çorbası'

Türk mutfağı, yüzyıllardır kuşaktan kuşağa aktarılan tarifleriyle sofraları zenginleştirmeye devam ediyor. Özellikle sağlıklı ve besleyici özelliğiyle bilinen çorbalar, geleneksel sofraların vazgeçilmezi olarak biliniyor. Bunlardan birisi İnceğiz çorbası şeklinde tanımlanıyor.

SEMİZOTU BU LEZZETİN KİLİT NOKTASI

Tarifin ilk adımında, haşlanmış nohut, buğday ve çok küçük doğranmış etler tencereye alınarak üzerine sıcak su ekleniyor. Bunlar, çorbanın temel lezzetini ve doyuruculuğunu oluşturuyor. Ardından semizotu sapları ince ince doğranarak tencereye ilave ediliyor. Semizotu bitkisi, hem kendine has hafif ekşimsi tadıyla hem de içerdiği vitamin ve minerallerle çorbanın en önemli parçası oluyor. Tuz eklenerek kaynamaya bırakılan karışım, yavaş yavaş bütün malzemelerin birbirine geçmesini sağlıyor.

Bu aşamada, çorbanın kıvamını veren yoğurtlu terbiyesi hazırlanıyor. Bir kapta yoğurt, un ve su çırpılarak pürüzsüz bir kıvam elde ediliyor. Tenceredeki sıcak sudan biraz alınarak bu karışıma ekleniyor ve kesilmemesi için sürekli karıştırılıyor. Hazırlanan yoğurtlu karışım, azar azar tencereye ilave edilerek çorbanın terbiyesi tamamlanıyor.

ÇORBANIN İNCELİKLERİ

Son dokunuş için ise ayrı bir tavada tereyağı eritiliyor. Kırmızı toz biber serpilerek kısa süreliğine kavruluyor ve ocak kapatılıyor. Çorba, servis kasesine alındığında bu nefis sos, üzerine gezdiriliyor. Hem görsel açıdan iştah açıcı bir sunum elde ediliyor hem de lezzeti katlanıyor.

Besin değeri yüksek olan inceğiz çorbası, özellikle yaz aylarında sofralarda ferahlatıcı bir seçenek olara sunuluyor. Yoğurdun verdiği hafif ekşilik, nohudun ve buğdayın doyurucu yapısı ve tereyağlı sosun mis gibi aroması birleşince ortaya Anadolu’nun en özel tatlarından biri çıkıyor.

Hem şifa deposu hem de damaklara hitap eden bu geleneksel tarif, sağlıklı beslenmek isteyenler için birebir oluyor. Siz de evinizde kolayca hazırlayabileceğiniz bu çorbayla sofralarınıza hem lezzet hem de sağlık katmak mümkün oluyor.