Kara para operasyonları! Erdoğan sonrası güç savaşı mı başladı?

İktidara yakın sermaye gruplarına yönelik art arda gelen operasyonlar, yalnızca mali suçlarla değil, Erdoğan sonrası döneme hazırlanan güç odaklarının savaşıyla da ilişkilendiriliyor. Kara parayla büyüyen düzen çökerken, Türkiye'de ekonomik ve siyasal dengeler yeniden kuruluyor.

Son dönemde Türkiye’de dikkat çeken yargı operasyonları, yalnızca suçla değil, iktidar içi hesaplaşmayla da ilişkilendiriliyor. Birbiri ardına BankPozitif, Can Holding, Altın Rafinerisi AŞ ve son olarak Ciner Grubu’na uzanan soruşturmalar, AKP’ye yakınlığıyla bilinen sermaye gruplarını hedef alıyor. Bu grupların 23 yıllık iktidar sürecinde büyüyen ve sisteme entegre edilen yapılar olduğu düşünüldüğünde, operasyonların anlamı daha da derinleşiyor.

Gazeteci Timur Soykan’a göre, bu gelişmeler sadece yolsuzluk ya da mali suçlarla değil, "Erdoğan sonrası" Türkiye'nin inşasında güç mücadelesi veren aktörlerle de ilgili.

ERDOĞAN SONRASI DÖNEMİN HAZIRLIĞI MI?

AKP iktidarının kurduğu ekonomik modelin temelinde uzun süre sıcak para yer aldı. Özellikle 2000’li yılların ilk yarısında Türkiye, küresel para akışının avantajını yaşadı. Ancak 2008 küresel krizinin ardından bu kaynaklar daraldı. Hükümet ise sıcak paraya dayalı modeli değiştirmek yerine betonlaşma üzerinden büyüme arayışına girdi.

Soykan, "Bu dönemde inanılmaz bir rant yaratıldı. Bu ranttan beslenen ve hızla büyüyen sermaye grupları ortaya çıktı." diyor. Bu yapılar, yalnızca ekonomik değil, siyasi olarak da güç kazandı. Ancak zamanla sistem tıkanmaya başladı. Kara para girişine olan bağımlılık arttı, "Varlık Barışları" gibi düzenlemelerle kayıt dışı para akışları resmileştirildi.

Bugün yaşanan soruşturmalar ise, bu kirli para düzeninin artık sürdürülemediğini ve iktidar bloku içinde ciddi bir kaynak ve iktidar savaşı başladığını gösteriyor.

KARA PARA CENNETİ: TÜRKİYE

Türkiye, kara para ile mücadele konusunda uluslararası platformlarda da sıkıntılı bir noktaya geldi. FATF tarafından gri listeye alınması, sermaye çıkışlarını hızlandırdı. "Türkiye, kara para için bir cazibe merkezine dönüştü ama bu model sürdürülebilir değil." diyen Soykan, bazı sermaye gruplarının servetlerini yurt dışına çıkardığını belirtiyor.

Bu bağlamda, Can Holding’in yasadışı sigara ve petrol kaçakçılığı iddialarıyla gündeme gelmesi, aynı zamanda büyümesinin arkasındaki destek mekanizmalarını da sorgulatıyor. Holdingin, iktidarın çağrısıyla Türkiye’ye para getirdiğini iddia eden sahibi Kemal Can, “Varlık barışıyla geldim, suç mu?” diyerek savunma yapıyor. Ancak bu tür savunmalar, sistemin nasıl işlediğine dair ciddi ipuçları sunuyor.

DEVLET İÇİNDE ÇATLAKLAR DERİNLEŞİYOR

Operasyonların yalnızca ekonomik boyutu yok. Aynı zamanda devlet içindeki klikler arası mücadelenin de bir parçası olduğu iddia ediliyor. Özellikle Mehmet Ağar’a yakınlığıyla bilinen isimlerin hedef alınması, bu çatlağın bir işareti olarak yorumlanıyor.

Savunma sanayi şirketlerine yönelik operasyonlarda da benzer bir tablo görülüyor. Bahçeli’ye yakınlığıyla bilinen isimlerin hedef alınması, MHP kanadının bazı unsurlarının da sistem dışına itildiği iddialarını güçlendiriyor. Bu da gösteriyor ki, iktidar blokunun içindeki çeşitli yapılar artık açık bir rekabet içinde.

KAVGA SERMAYE İÇİN, GÜÇ İÇİN

Yıllarca birlikte hareket eden bu grupların bugün karşı karşıya gelmesinin arkasında, artan ekonomik kriz ve küçülen rant pastası var. “Pasta küçüldükçe kavga büyüyor” diyen Soykan, mevcut operasyonların temelinde yalnızca hukuki değil, siyasi ve ekonomik hesapların da bulunduğunu belirtiyor.

Bu bağlamda örneğin, Ciner Grubu’nun devletten teşvik alarak Mersin’de Avrupa’nın en büyük elektronik üretim tesisini kurma projesi, şimdi sorgulama konusu. Aynı şekilde Bilgi Üniversitesi’nin satın alınması süreci de devlet gözetiminde gerçekleşmişti. Ancak bugün bu süreçlerin tümü birer soruşturma konusu haline geldi.

KARA PARA EKONOMİSİ SONA MI GELİYOR?

Ekonomi yönetiminde Mehmet Şimşek gibi görece daha liberal ve uluslararası sermayeye yakın isimlerin yeniden güç kazanması, kara para ile dönen çarkların sorgulanmasına yol açtı. Soykan’a göre, artık bu yapılarla ekonominin sürdürülemeyeceği anlaşıldı. Temiz sermayenin kaçışı, yatırım ortamının bozulması ve uluslararası baskılar, iktidarı bu çetrefilli düzeni sorgulamaya itti.

Ancak bu sorgulama, bir temizlik operasyonundan çok, "kimin kazanacağı" mücadelesi gibi duruyor.

ERDOĞAN’IN GÖLGESİNDE BELİREN GELECEK KORKUSU

Timur Soykan’a göre asıl mesele, Erdoğan sonrası dönemde kimin ipleri eline alacağı. Tek adam rejiminin çeperlerinde oluşan çıkar grupları, artık Erdoğan'ın varlığına endeksli bir dengeyle ayakta durabiliyor. Ancak Erdoğan siyasetten çekildiğinde bu gruplar arasında ciddi çatışmalar kaçınılmaz görünüyor.

“Bu operasyonların tümü, Erdoğan sonrası döneme hazırlık” diyen Soykan, devletin içinde ve çevresinde kümelenmiş çıkar gruplarının birbirlerine karşı pozisyon aldığını ve bunun sonucunda da bugün birçok büyük sermaye yapısının hedef haline geldiğini söylüyor.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber