2026 asgari ücret zammı: Maaşınız 26-27 bin TL olacak ama cebinize ne kalacak?
Aralık ayı yaklaşırken, milyonlarca asgari ücretli yeni maaşını bekliyor. Beklenti 26-27 bin TL bandında olsa da, enflasyon tahminleri, vergi yükü ve kayıt dışı ekonomi gibi unsurlar zammın etkisini belirleyecek.
Türkiye’de 7 milyondan fazla asgari ücretli için Aralık ayı kritik.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan’ın 12 Kasım 2025’te TBMM’de dediği gibi Aralık ayında toplanacak.
GÖZLER ARALIK KOMİSYONU’NDA
Bakan Işıkhan, komisyonun enflasyon ve refah payını dikkate alacağını vurguladı. Uzman tahminleri net: Net 26 bin 500 - 27 bin 600 TL arası bir ücret konuşuluyor. Mevcut 22 bin 104 TL üzerinden bu artış yüzde 20-25 zam anlamına geliyor.
Ama Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 31-33 bandında.
Bu durumda, zam oranı alım gücünü sınırlı ölçüde iyileştirebilir.
SON YILLARIN DENEYİMİ: ZAMLAR ENFLASYON KARŞISINDA NE KADAR DAYANDI?
2024 ve 2025 yıllarında asgari ücret zamları, enflasyon baskısıyla test edildi.
2024’te asgari ücret, yüzde 49 zamla 17 bin 2 TL’ye çıkmıştı yani brüt 20 bin 4 TL civarı.
Ama yıl sonu enflasyonu TÜİK verilerine göre yüzde 44,38 olsa da, gıda ve enerji gibi kalemlerdeki yüzde 70’lik artışlar alım gücünü birkaç ayda eritti.
Market sepeti fiyatları o kadar hızlı yükseldi ki, çalışanlar “rakam arttı ama cüzdan inceldi” diye şikayet etti.
Uzmanlar, bu dönemi “enflasyonun zamları yutması” olarak tanımlıyor.
2025’te ise Ocak ayında yüzde 30 zamla maaş 22 bin 104 TL’ye, brüt 26 bin 5 TL'ye, yükseldi.
Mevcut durum bu.
Enflasyon tahmini yüzde 31-33 bandında kalınca, zam oranı reel kazancı sınırlı tuttu.
Gıda fiyatları yüzde 50-60 artarken, enerji ve kira maliyetleri de yükü ağırlaştırdı.
Örneğin, dört kişilik bir ailenin temel gideri 20 bin TL’yi çoktan aştı.
Hal böyle olunca yapılan zam mevcut seviyeyi korumaktan öteye gidemedi.
Bu iki yılın ortak noktası: Zamlar enflasyonun gerisinde kaldı.
Şimdi 2026 zammı için Aralık Komisyonu’nda benzer bir denklem var.
Yüzde 20-25 artışla 26-27 bin TL öngörülüyor. Ama yıl sonu enflasyonu yüzde 32 civarında olursa, etki yine sınırlı kalabilir.
Enerji maliyetleri, gıda ve kiralar gibi unsurlar, zammın “görünmez” olma riskini taşıyor.
UZMANLARA GÖRE TAHMİNLER TEMKİNLİ
Geçen yılki tahminler, gerçekleşen rakamla büyük ölçüde örtüşmüştü. Bu yıl da uzmanlar benzer çizgide yaklaştı.
Bazıları “26 bin TL altı hayal kırıklığı olur” derken, bazıları “Yüzde 25 zam yeterli, ama vergi dilimi kayarsa elden kayıp yaşanır” uyarısında bulunuyor.
Refah payı vurgusu yapanlar da var; aksi halde reel gelir düşebilir.
Bazı ekonomistler, zam oranının tek başına anlam taşımadığını; enflasyonun düşürülmesi, vergi sisteminin sadeleşmesi ve kayıt dışı ekonomiyle mücadelenin en az maaş artışı kadar önemli olduğunu vurguluyor.
CARİ AÇIKTA FAZLA VAR, AMA KIRILGAN
Merkez Bankası 11 Kasım 2025’te eylül ayı verilerini açıkladı. Cari işlemler hesabı 1 milyar 112 milyon dolar fazla verdi. Bu, son aylarda nadir görülen bir tablo. Ama rezervlerdeki 8,6 milyar dolarlık azalma, kırılganlığı sürdürüyor.
Turizm ve taşımacılık gelirleri cari dengeyi desteklerken, ithalatın artışı bu kazanımı törpülüyor. Geçen yıl aynı dönemde fazla 800 milyon dolardı. Yıllık açık 25 milyar dolara yakındı. Bu yıl açık 20,1 milyar dolara geriledi. Yani tablo kağıt üzerinde iyileşti, fakat ihracat hala ithalatı karşılamakta zorlanıyor.
Bu durum, “asgari ücret artsa bile fiyatlar neden düşmüyor” sorusunun ekonomik karşılığını oluşturuyor.
VERGİ SİSTEMİ: MAAŞ ARTARKEN KESİNTİ DE ARTIYOR
Asgari ücret zammı konuşulurken, vergi dilimleri yine masada. Maaş yükseldikçe, vergi oranı da kademeli olarak artıyor. 2026’da maaş 26 bin TL olursa, gelir vergisi dilimi yüzde 20’ye çıkacak. Bu da elden 2-3 bin TL’lik bir kesinti anlamına geliyor.
Geçen yıl da benzer bir tablo yaşanmış, yüzde 49 zam alan çalışanlar birkaç ay içinde ikinci vergi dilimine girmişti. Bu nedenle birçok çalışan, “Zam değil, net kazanç önemli” diyor. Hükümet, 2026 bütçesinde asgari ücret desteğini 41,6 milyar TL’ye çıkarmayı planlıyor. Ancak bu destek, vergi sistemindeki dengesizlikleri tamamen dengelemiyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ekim 2025 itibarıyla uzun vadeli ve uygun koşullu finansman sağlandığını belirtti. Bu, vergi gelirlerini artırma hedefini de kapsıyor.
KAYIT DIŞI EKONOMİDE GÖRÜNMEYEN BÜYÜK KAYIP VAR
Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde 20-30’u kayıt dışı. Bu oran gelişmiş ülkelerde yüzde 15 civarında, gelişmekte olanlarda yüzde 30’a yaklaşıyor. Bu durum, hem devlete vergi kaybı hem de çalışanlar için adaletsizlik anlamına geliyor. Kayıt dışı çalışan milyonlarca kişi sigorta, emeklilik ve sağlık güvencesi olmadan iş gücü içinde yer alıyor.
Bu durum, düzenli vergi ödeyenlerin yükünü artırıyor, aynı zamanda fiyat rekabetini bozuyor.
Örneğin; tamir, inşaat, pazar tezgahları, lokanta, kurye, taksi ve küçük tüccar hizmetlerinde fatura kesilmemesi veya düşük beyan oldukça yaygın. Nakit bazlı işlemler, denetimi zorlaştırıyor.
Bu dengesizlik, bazı işletmeler için maliyet avantajı sağlarken, düzenli vergi ödeyenler daha yüksek fiyatlarla rekabet etmek zorunda kalıyor. Mesela, tamir işinde fatura kesmeyen bir işletme, maliyetini düşük tutabilirken, vergisini tam ödeyen esnaf aynı hizmeti daha pahalı sunmak durumunda kalıyor.
Benzer şekilde, inşaat veya pazar ticaretinde düşük beyan, kısa vadeli fayda getirse de, genel ekonomi için yıllık 400-500 milyar TL kayıp anlamına geliyor; bu da kamu hizmetlerinin finansmanını etkiliyor.
OECD verilerine göre, Türkiye'deki KDV açığı tahmini yüzde 20-25 seviyesinde, ki bu yüksek kayıt dışı oranından kaynaklanıyor.
Gelir dağılımı raporları da gösteriyor ki, kayıt dışı ekonomi gelir eşitsizliğini yüzde 4-5 oranında etkileyebiliyor.
Bazı kesimler için ek gelir kaynağı olurken, vergi yükü diğer kesimlere kayıyor.
DENETİMLER ARTIYOR, SİSTEM DÖNÜŞÜYOR
Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), 2025 stratejisinde kayıt dışılıkla mücadeleyi öne aldı. 1 Ekim 2025 itibarıyla denetim oranı yüzde 50 artırıldı, 10 bin yeni denetim planlandı. Sahte fatura düzenleyenlere üç kat ceza uygulanıyor. İhbar hattına gelen 50 bini aşkın çağrı arasında kovuşturma oranı yüzde 20’ye ulaştı.
Ayrıca e-fatura ve dijital fiş uygulamasıyla küçük işletmelerin kayda alınması hedefleniyor. Ancak bu geçiş, küçük esnaf için ek maliyet anlamına geliyor.
Uzmanlara göre, denetim kadar farkındalık da önemli. Vergisini düzenli ödeyenle ödemeyenin aynı rekabet alanında olması, sistemi zedeliyor.
SOKAKTA VE MARKETTE GERÇEK BAŞKA
Asgari ücretin 26-27 bin TL olması, kağıt üzerinde ciddi bir artış gibi görünse de, günlük yaşamda tablo farklı.
Bir market alışverişinin bedeli bir yılda ortalama yüzde 30-40 arttı.
Dört kişilik bir ailenin temel gideri 25 bin TL’yi aşıyor. Ulaşım, kira, enerji ve gıda harcamaları maaşın büyük kısmını götürüyor.
Birçok çalışan için yeni zam “rahatlama” değil, mevcut durumu koruma anlamına geliyor.
ZAM KAÇINILMAZ, KALICILIK ŞART
2026 asgari ücretinin 26-27 bin TL bandında belirlenmesi kuvvetle muhtemel ancak kalıcı refah için tek başına zam yeterli değil.
Vergi adaletinin sağlanması, kayıt dışı ekonominin daraltılması ve fiyat istikrarının korunması gerekiyor.