Yoksulluk raporu: Devlet desteği alan çocuk sayısı arttı!
Türkiye'nin ekonomik tablosu, çocukların yaşam mücadelesi üzerinden acı bir tablo çiziyor. Resmî Gazete'de yayımlanan verilere göre, ailesi bakamadığı için devlet desteği (SED) alan çocuk sayısı 178 bini aştı.
Ekonomik krizin en ağır yükü, yine çocuklar ve yoksul ailelerin omuzlarına bindi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının, ailelerinin bakamadığı çocuklara yönelik sağladığı Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) programından yararlanan çocuk sayısı, Ağustos 2025 itibarıyla kritik bir eşiği aştı.
YOKSULLUK RESMİYET KAZANDI
Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı verilerine göre, "daha iyi koşullarda yetişmeleri" amacıyla SED hizmetinden yararlanan çocuk sayısı, bir önceki yıla göre 9 binden fazla artarak 178 bin 469'a yükseldi.
Bu artış, ekonomik koşullar nedeniyle ailesinin temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığı çocuk sayısındaki dramatik yükselişi gözler önüne serdi. Konuyla ilgili DW Türkçe'ye değerlendirmelerde bulunan Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Taner Akpınar, bu verilerin aslında bir "yoksulluk itirafı" olduğunu belirtiyor. Akpınar, "Aileler, çocuklarına en temel haklarından birini (kıyafet, beslenme çantası) sağlamak için bile desteğe muhtaç hale getirildi. Maddi yaşam koşulları açısından en temel şeyleri yapamaz durumdalar." diyerek durumun ciddiyetine dikkat çekti.
AİLELER NEDEN BU YARDIMA MECBUR KALIYOR?
Raporlar, "neden" sorusunu net bir şekilde cevaplıyor: Durdurulamayan enflasyon, fahiş kiralar ve eriyen gelirler. Derin Yoksulluk Ağı kurucusu Hacer Foggo, "Gıda enflasyonunda Avrupa’da birinciyiz. Kirada aynı şekilde," diyerek tablonun ciddiyetini özetliyor.
"8 BİN LİRA İLE ENFLASYONA KARŞI NASIL AYAKTA KALINIR?"
Temmuz 2025 itibarıyla Aile Bakanlığı, SED ödemesini çocuk başına 8 bin 198 liraya yükseltmişti. Ancak uzmanlar, bu rakamın mevcut ekonomik koşullarda yetersizliğini vurguluyor. DW Türkçe'nin aktardığına göre, Derin Yoksulluk Ağı kurucusu Hacer Foggo, özellikle gıda ve kira enflasyonuna dikkat çekerek bu yardımın yetersizliğini belirtti: "Yalnız bir anne 8 bin lira ile çocuğunu nasıl okulda tutabilir?"
Foggo ayrıca, sistemin yarattığı "bağımlılık" tuzağına da işaret etti: "İkinci çıkmaz ise kadın sigortalı bir iş bulduğunda bu yardım kesiliyor. Bağımlılık dediğimiz şey bu. Sosyal destekler hak temelli biçimde yapılmalı."
OKUL SIRASINDA DEĞİL, İŞ CİNAYETLERİNDE ÖLÜYORLAR
SED yardımı alan çocuk sayısındaki artış, yoksulluğun geldiği noktayı gösterirken, sahadan gelen veriler tablonun çok daha karanlık bir yüzünü ortaya koydu. Ailesinin bakamadığı ve devlet desteğinin yetersiz kaldığı binlerce çocuk, okul sıraları yerine tehlikeli iş kollarında çalışmak zorunda kalıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi'nin raporları, bu acı gerçeği rakamlarla ortaya koydu:
İSİG Meclisi'nin verilerine göre, 2024-2025 eğitim-öğretim yılını kapsayan (Eylül 2024 - Ağustos 2025) dönemde, en az 72 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti.
Sadece 2024 yılının ilk altı ayında ise 13'ü 14 yaş ve altı, 20'si 15-17 yaş arası olmak üzere toplam 33 çocuk işçi, önlenebilir iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
"MESEM" ÇIKMAZI VE ARTAN ÇOCUK İŞÇİLİĞİ
Ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte çocuk işçiliğindeki artış, resmi istatistiklere de yansıdı. TÜİK'in 2024 verilerine göre, 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılım oranı bir önceki yıla göre artarak yüzde 24.9'a yükseldi.
İSİG Meclisi, bu artışta "ucuz işgücü" ihtiyacının ve özellikle Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) programının ciddi bir rol oynadığını belirtiyor. MESEM aracılığıyla çocukların sanayi ve tehlikeli iş kollarında "stajyer" adı altında çalıştırılması, İSİG raporlarında "çocuk işçiliğinin kitleselleşmesi" olarak tanımlanıyor.
Sonuç olarak, bir yanda ailesi bakamadığı için devletten 8 bin lira destek alan 178 bin çocuk, diğer yanda aynı yoksulluk nedeniyle okulunu bırakıp sanayide, inşaatta can veren onlarca çocuk bulunuyor. Uzmanlar, enflasyonist ortamda verilen desteklerin "yara bandı" olmaktan öteye geçemediği ve kalıcı çözümler üretilmediği sürece bu tablonun daha da ağırlaşacağı konusunda hemfikir.