Türkiye Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 118'inci sırada! Türkiye’de adalet alarm mı veriyor? Avukat Özbey gidişatı 'Yeni Ankara'ya değerlendirdi!

Türkiye, WJP 2025 Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 143 ülke arasında 118. sıraya geriledi. Yeni Ankara'ya konuşan Avukat Akın Özbey, siyasi davalar ve AYM kararlarının uygulanmamasını eleştirerek, "Bu durum şaşırtıcı değil" dedi.

Dünya Adalet Projesi’nin (WJP) merakla beklenen 2025 Hukukun Üstünlüğü Endeksi açıklandı. Rapor, Türkiye'nin 143 ülke arasında 118. sıraya gerilediğini ortaya koydu. Türkiye, Doğu Avrupa ve Orta Asya'daki 15 ülke arasında ise 14. sırada yer alarak, bu kategoride sadece Rusya Federasyonu'nu geçebildi. Endeksin zirvesinde bu yıl da Danimarka, Norveç ve Finlandiya gibi İskandinav ülkeleri yer aldı.

İKİ ANA KATEGORİ ALARM VERİYOR: DENETİM VE TEMEL HAKLAR

WJP Endeksi, hukukun üstünlüğünü sekiz temel kategori üzerinden ölçümlüyor. Türkiye'nin genel sıralamasını en olumsuz etkileyen iki ana kategori, sistemik bir erozyona işaret ediyor.

HÜKÜMET YETKİLERİNİN SINIRLANDIRILMASI (143 ÜLKEDE 136. SIRADA)

Yürütme organının, yasama ve özellikle yargı tarafından denetlenebilme kapasitesini ölçen bu kategoride Türkiye'nin 136. sırada yer alması, "denge ve denetleme" mekanizmalarındaki zayıflığı gösteriyor. Son dönemde yaşanan Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Yargıtay arasındaki kararlara uymama krizi, bu kategorideki düşüşün en somut yansımalarından biri olarak değerlendiriliyor.

TEMEL HAKLAR (143 ÜLKEDE 132. SIRADA)

İfade özgürlüğü, toplanma ve örgütlenme hürriyeti gibi temel anayasal güvencelerin pratikte ne kadar korunduğunu ölçen bu alanda Türkiye 132. sırada yer aldı.

AVUKAT ÖZBEY: "AYM KARARININ UYGULANMAMASI OLUMSUZ BİR OLGU"

Raporu Yeni Ankara'ya değerlendiren Avukat Akın Özbey, özellikle Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmamasının ciddi bir sorun teşkil ettiğini belirtti. Özbey, Anayasa'nın bağlayıcılığını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

"Anayasa da yer alan Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar hükümler devletin tüm erklerinin Anayasa Mahkemesi kararları ile bağlı olduğunu ortaya koymaktadır. Geldiğimiz noktada Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmaması ülkemiz açısından son derece olumsuz bir olgudur."

SİYASİ DAVALAR VE ULUSLARARASI ALGI

Hukuk çevrelerinde, endeksteki gerilemenin en önemli nedenlerinden birinin, kamuoyunda "siyasi davalar" olarak bilinen süreçler olduğu konuşuluyor. Avukat Akın Özbey de Türkiye'nin uluslararası platformdaki görünümünün bu davalardan etkilendiğini vurguladı.

Özbey, "Türkiye'nin sıralamada geride olmasının en önemli nedenlerinden biri de siyasi isimlere yönelik suçlamalardır. Uluslararası platformda önemli siyası isimlerin içeride olması siyasi baskı neticesinde yapılan işlemler olarak gözükmektedir. Bu konuda birçok yabancı basın kaynağı Türkiye'nin hukuk devleti ilkesinden uzaklaştığını, yargının siyasi yapı ile yakın ilişkide olduğunu yazmıştır." dedi.

"BAĞIMSIZLIK ALGISI ZEDELENİYOR"

Avukat Özbey, siyasilerin yargılanabileceğini ancak sürecin yürütülüş biçiminin bağımsızlık algısını zedelediğini belirterek, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik soruşturmayı örnek gösterdi.

Özbey, "Ayrıca özellikle İmamoğlu dosyasında birçok delilin İmamoğlu göz altına alındıktan sonra toplanması da siyasi baskı kaynaklı bir soruşturma yapıldığı ve bu yönde kararlar alındığı yönünde yorumlanmıştır... Siyasi isimler pek tabi sorgulanabilir, haklarında tutuklama ve mahkumiyet kararı verilebilir fakat olağan olmayan yollarla yapılan soruşturmalar yargının bağımsız olmadığını düşündürmektedir." dedi.

LİYAKAT, RÜŞVET VE "GÜÇLÜNÜN HUKUKU" TARTIŞMALARI

Rapordaki veriler, sahadaki birçok sorunun da istatistiksel bir yansıması olarak görülüyor. Yargı sistemindeki atamalarda liyakat ilkesinin yeterince gözetilmemesi, en çok dile getirilen eleştirilerin başında geliyor. Donanımsız veya siyasi referanslarla atandığı iddia edilen yargı mensuplarının, verdikleri kararlarda bağımsız hareket edemediği ve hukuki tutarlılığın kaybolduğu belirtiliyor.

Bu durumun, "güçlüye işlemeyen adaletin, güçsüzü ezdiği" yönündeki kamuoyu algısını pekiştirdiği ve sistem içindeki rüşvet iddialarını artırdığı ifade ediliyor. Vatandaşların, benzer hukuki olaylarda dahi farklı mahkemelerden, hatta aynı mahkemeden çelişkili kararlar çıkması nedeniyle yargıya olan güveninin sarsıldığı gözlemleniyor.

SOSYAL MEDYA BASKISI VE ADALETE GÜVEN

Hukuka olan güveni zedeleyen bir diğer faktör olarak ise "sosyal medya baskısı" öne çıkıyor. Kamuoyunda infial yaratan olaylarda, şüphelilerin sosyal medyada oluşan tepkiler üzerine tutuklanması, yargının kamuoyu baskısıyla hareket ettiği eleştirilerini beraberinde getiriyor. Bu durum, "Eğer sosyal medyada gündem olmasaydı tutuklanmayacak mıydı?" sorusunu gündeme getirerek, ilk verilen "tutuklamama" kararlarının da sorgulanmasına neden oluyor.

Avukat Akın Özbey, mevcut tablonun uluslararası yansımasının sürpriz olmadığını belirterek şunları söyledi:

"Uluslararası bağlamda sıralamamızın bu denli kötü olması da şaşırmamız gereken bir durum olmayıp üstüne düşünerek düzeltmememiz gereken bir durumdur. Fakat ülkemizin mevcut durumu için bunu umut etmek pek mümkün gözükmemektedir."

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber