Türk edebiyatındaki ilk psikolojik roman ‘Eylül’ün yazarı Mehmet Rauf kimdir?

Mehmet Rauf, Türk edebiyatının Servet-i Fünun dönemi romancılarından biri olarak kabul edilen, hikâye, roman ve tiyatro yazarlığıyla tanınan üretken bir edebiyatçıdır.

Özellikle "Eylül" romanıyla Türk edebiyatında psikolojik roman türünün öncüsü olan Mehmet Rauf, bireysel duygular, aşk ilişkileri ve ruhsal tahliller üzerine yoğunlaşan eserler vermiştir. Halit Ziya Uşaklıgil'in etkisi altında gelişen edebî kişiliğiyle, realizm ve romantizm unsurlarını birleştirerek sade bir dil kullanmış, ancak toplumsal sorunlara pek yer vermemiştir. Yaşamı boyunca askeri kariyer, yazarlık ve dergi yayıncılığı gibi farklı alanlarda faaliyet göstermiş, son yıllarında ise maddi sıkıntılar çekmiştir.

MEHMET RAUF KİMDİR?

Mehmet Rauf, 12 Ağustos 1875'te İstanbul'un Balat semtindeki Kesmekaya Mahallesinde doğdu. Babası Kütahya doğumlu Hafız Ahmed Şükrü Efendi, İstanbul Liman Dairesinde mühimme müdürlüğü yapmıştı. Ailesinin maddi durumunu göz önünde bulundurarak ücretsiz eğitim alabilmesi için askeri okullara yönlendirilen Mehmet Rauf, ilk öğrenimini Balat'taki Defterdar Mahalle Mektebinde tamamladı. Ardından Eyüp Rüşdiyesine, 1884'te Soğukçeşme Askeri Rüşdiyesine ve 1888'de Bahriye Mektebine kaydoldu. 1894'te mülazım-ı sani (teğmen) rütbesiyle Bahriye Mektebini bitirerek deniz subayı oldu.

EDEBİYAT DÜNYASINA İLK ADIM

Edebiyata küçük yaşlarda ilgi duyan Mehmet Rauf, 16 yaşında yazdığı ilk öyküsü ‘Düşmüş’ü Halit Ziya Uşaklıgil'e gönderdi ve bu öykü 1891'de İzmir'de çıkan Hizmet gazetesinde yayımlandı. Halit Ziya ile mektuplaşmaya başlayan yazar, onun aracılığıyla Servet-i Fünun topluluğuna girdi. Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin ve Hüseyin Cahit Yalçın gibi isimlerle dostluk kurdu. 1896'dan itibaren Servet-i Fünun dergisinde hikâye, roman, mensur şiir ve makaleler yayımlamaya başladı. Cenap Şahabettin'in Cidde'ye gitmesiyle Mektep dergisini bir süre yönetti.

TEVFİK FİKRET’İN KUZENİ İLE EVLENDİ

Mehmet Rauf’un, evlilik hayatı oldukça hareketliydi: 1901'de Tevfik Fikret'in halasının kızı Ayşe Sermet Hanım ile evlendi; bu evlilikten iki kızı oldu (biri Selami İzzet Sedes'in eşi). 1910'da ikinci evliliğini İzmir'de yaptı ve bir kızı oldu. 1926'da üçüncü kez Muazzez Hanım ile evlendi, ancak bu evlilikten çocuğu olmadı. II. Meşrutiyet sonrası imzasız yayımladığı pornografik roman "Bir Zambak'ın Hikâyesi" (1910) nedeniyle askeri mahkeme tarafından 6 ay hapis cezasına çarptırıldı ve bahriyeden tamamen ayrıldı. 1908-1909'da "Mehasin", 1923-1924'te "Süs" adıyla kadın dergileri çıkardı. 1920'de Şule Neşriyat Evi'ni kurdu ve 1921-1922'de Vakit gazetesi yazarı olarak İtalya'ya gitti. Bir süre şeker ticaretiyle uğraştı, ancak son yılları yoksulluk içinde geçti. 1926'da kısmi felç geçirdi, 1928'de ikinci felç şuurunu kaybetmesine yol açtı. 23 Aralık 1931'de Cerrahpaşa Hastanesinde vefat etti ve Maçka'daki aile mezarlığına gömüldü.

EDEBİ KİŞİLİĞİNİN TEZAHÜRLERİ

Mehmet Rauf'un edebi gelişimi, Fransız realist ve natüralist yazarlardan (Georges Ohnet, Octave Feuillet, Alphonse Daudet, Émile Zola, Gustave Flaubert) ve özellikle Paul Bourget'in psikolojik romanlarından etkilenerek şekillendi. Ancak en büyük ustası Halit Ziya Uşaklıgil'di; ona mektuplar yazarak hayranlığını dile getirdi ve "Eylül"ü ona ithaf etti. Servet-i Fünun döneminde (1896-1901) en verimli yıllarını geçirdi; bu dönem olgunluk dönemi olarak kabul edilir. Eserlerinde bireysel duyarlılık, aşırı hassasiyet (santimantalizm), marazi ruh halleri, karşılıksız aşklar, ihanet, kıskançlık, hastalık ve ölüm temaları hâkimdir. Kahramanları genellikle İstanbul'un seçkin ailelerinden, Batılılaşmış, müzik tutkunu (melomani), bohem tiplerdir. Psikolojik tahlillere önem verir; iç monolog ve bilinç akışı tekniklerini ilk kez kullanan yazarlardan biridir. Kahraman sayısı azdır, çevre betimlemeleri görece sınırlıdır. Dil ve üslubu Halit Ziya'ya göre daha sadedir, ancak üslupçulukta aynı başarıyı gösterememiştir. Romantizm etkisi baskındır, realizm unsurları ise ruhsal çözümlemelerde görülür. Toplumsal sorunlara pek değinmez; bireysel aşk ve duygusal çatışmalar ön plandadır.

EYLÜL VE ÖNE ÇIKAN DİĞER ESERLERİ

Mehmet Rauf'un 30'dan fazla eseri vardır; roman, hikâye, mensur şiir, tiyatro ve hatıra türlerinde yazmıştır. En bilineni ‘Eylül’dür. Eserleri genellikle aşk üçgenleri, yasak ilişkiler ve ruhsal çöküşler üzerine kuruludur:

Eylül (1899-1901): Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı. Karı-koca-aşk üçgeni (Süreyya-Suad-Necip) üzerinden ruhsal tahliller yapar. Hüzün, ıstırap ve platonik aşk temalı; tabiat ve müzik motifleri ön plandadır. Servet-i Fünun'da tefrika edildi, Edebiyat-ı Cedîde Kütüphanesi'nin 6. kitabı olarak basıldı. Döneminde "Eylül muharriri" olarak anıldı.

Ferdâ-yı Garâm (1913): Aile içi aşk hikâyesi; romantik gençlerin arayışlarını anlatır. Servet-i Fünun dönemini yansıtır.

Genç Kız Kalbi (1914-1925): Bir genç kızın aşk ve evlilik düşüncelerini işler; topluma ayna tutar.

Karanfil ve Yasemin (1924): Aşk ve hayal kırıklığı temalından örülü bir diğer romanıdır.

Halâs (1929): Kurtuluş Savaşı'nı anlatan milli roman; vatan sevgisi ve direniş temalı, bireyselden kolektife geçişi simgeler. Türk milliyetçisi Nihat karakteri üzerinden milli bilinci güçlendirir.

Tiyatro ve hikâye türünde de eseler kaleme alan Mehmet Rauf’un 1901 yılında yazdığı Siyah İnciler, mensur şiir türünün başat örneklerindendir ve Fransız şair Baudelaire etkisi taşır.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber