Saray'dan 'yeni açılım' sinyali! PKK'lılara 'Şeyh Said affı' modeli mi geliyor?

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndan "Terörsüz Türkiye" sürecine ilişkin en net 'yol haritası' sinyali geldi. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Anadolu Ajansına yazdığı analizde, sürecin "yeni bir aşamaya" geçtiğini belirterek, silah bırakacak PKK'lıların dönüşü için tarihten çarpıcı bir örnek verdi.

Uçum, 1928 yılında Şeyh Said isyanı sonrası firar edenler için çıkarılan 1239 sayılı "cezaların tecili (ertelenmesi)" kanununu işaret ederek, bugünkü süreç için "esinlendirici" olabileceğini belirtti.

GEÇİŞ SÜRECİNDE KOMİSYON'UN ROLLERİNİ DE SAYDI

Uçum, yazısında "geçiş sürecinin tamamlanmasına yönelik beklenen adımları" sıralayarak, Meclis'teki Milli Dayanışma Komisyonu'na da rol biçti. Uçum'un beklentiler arasında saydığı şu maddeler dikkat çekti:

• Türkiye Büyük Millet Meclisi Komisyonunun İmralı’yı dinlemesi konusunda bir karar vermesi.
• Diyarbakır annelerinin çocuklarına kavuşması için gerekli adımların atılması.
• Silah bırakma pratiklerinin genişletilerek ve geliştirilerek ilerletilmesi.
• Komisyon tarafından geçiş sürecine ilişkin hukuk raporunun yazılması.

Uçum, bu süreçte fikri ve fiili sabotajlara karşı "teyakkuz halinde" olunması gerektiğini de vurguladı.

PKK'LILARIN DÖNÜŞÜ İÇİN HUKUKİ ÖRNEK VERDİ

Uçum'un yazısındaki en kritik bölüm ise, silah bırakma sonrası yaşanacak 'geri dönüşlere' nasıl bir hukuki çerçeve çizileceğine dair verdiği örnek oldu.

"Cumhuriyet tarihimizden bir örnek: 1239 sayılı Kanun" başlığıyla, 1928 yılında çıkarılan özel bir kanunu hatırlatan Uçum, bu kanunun 1925'teki (Şeyh Sait İsyanı) "devlete karşı gerçekleştirilen ve suç olan çeşitli vakalardan" sonra çıkarıldığını belirtti.

Uçum'a göre bu kanun, bir "af" olmamasına rağmen, doğru yoldan çıkmış ancak Cumhuriyet'e saygı gösteren vatan evlatlarını takipten muaf tutuyordu.

O KANUN NE DİYORDU?

Mehmet Uçum'un işaret ettiği 1239 sayılı kanun, "hukuken kaçak olan" ve 3 ay içinde başvuran sanık ve mahkumların soruşturma ve infazlarını erteliyordu. Kanun, bu kişilerin "belirlenen süre içerisinde suç ve kabahat işlememeleri halinde" önceki suçlarının da "işlenmemiş sayılacağını" öngörüyordu.

"BUGÜNE ESİN OLABİLİR"

Uçum, bugünkü şartların farklı olduğunu belirtse de, "Tarihsel bir hukuki tecrübenin birebir bugüne örnek olması beklenemez." dese de, bu kanunun "geçiş sürecinde ihtiyacımız olan hukuk politikasını oluştururken esinlendirici olabileceği" notunu düştü.

Uçum, TBMM'nin sürece özgü tek, özel ve geçici bir kanun yaklaşımına ihtiyaç duyabileceğini ve Meclis'in "geçiş sürecinde ihtiyaç duyulan her türlü işi ve görevi eksiksiz yerine getirmeye fazlasıyla yeterli" olduğunu belirterek, yeni bir yasal düzenlemenin sinyalini verdi.