Sait Faik Abasıyanık kimdir? Edebi hayatı ve eserleri nelerdir?

Sait Faik Abasıyanık, Türk edebiyatının önde gelen hikaye yazarlarından biridir. Modern Türk hikayeciliğinin öncülerinden biri kabul edilir. 71 yıl önce bugün 11 Mayıs 1954’te hayatını kaybetmiştir.

Sait Faik Abasıyanık 18 Kasım 1906’da Adapazarı’nda doğmuştur. Sait Faik, Adapazarı’nda varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Mehmet Faik Bey, kereste ticaretiyle uğraşan bir tüccardı; annesi Makbule Hanım ise kültürlü bir kadındı. Aile, Sait Faik’in çocukluğunda İstanbul’a taşındı ve yazar, hayatının büyük bir kısmını bu şehirde geçirdi. Çocukluğu, Adapazarı ve İstanbul’un Burgazada’sındaki yazlık ev arasında geçti; bu mekânlar, özellikle deniz ve doğa, onun eserlerinde sıkça yer aldı. İlköğrenimini Adapazarı’nda tamamlayan Sait Faik, ortaöğrenim için İstanbul Erkek Lisesi’ne kaydoldu ancak buradaki eğitimini tamamlayamadı. Daha sonra Bursa Erkek Lisesi’nde öğrenim gördü. 1928’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne girdiyse de, düzenli bir eğitim hayatına uyum sağlayamadı ve burayı bıraktı. Babasının isteğiyle 1931’de İsviçre’ye, Lozan’a ekonomi okumak için gönderildi, ancak kısa sürede buradan ayrılarak Fransa’ya, Grenoble’a geçti. Avrupa’daki bu yılları, onun dünya görüşünü ve edebiyat anlayışını şekillendirdi. 1935’te Türkiye’ye döndü ve bir süre öğretmenlik yaptı, ancak bu mesleği de sürdüremedi.

Sait Faik, hayatını yazarak ve babasından kalan mirasla sürdürdü. Burgazada’daki köşkleri, onun hem sığınağı hem de ilham kaynağı oldu. 1940’lardan itibaren sağlık sorunları yaşamaya başladı; siroz hastalığı, onun son yıllarını zorlaştırdı ve 1954’te, 48 yaşında İstanbul’da vefat etti.

SAİT FAİK ABASIYANIK’IN EDEBİ HAYATI VE ESERLERİ

Sait Faik’in edebiyatı, Türk hikayeciliğinde bir dönüm noktasıdır. Geleneksel hikâye anlayışından sıyrılarak, olay örgüsünden çok bireyin iç dünyasına, duygu ve izlenimlere odaklanan bir tarz geliştirmiştir. Onun hikâyeleri, bazen bir anın, bazen bir manzaranın, bazen de bir insanın ruh halinin resmidir. Bu yönüyle, modernist ve izlenimci bir yazar olarak değerlendirilir.

SAİT FAİK ABASIYANIK’IN ÖYKÜLERİ

Semaver (1936): İlk hikaye kitabıdır. Burada, İstanbul’un sıradan insanlarının hayatları, sıcak ve samimi bir dille anlatılır. “Semaver” öyküsü, yoksul ama sevgi dolu bir anne-oğul ilişkisini konu edinir.

Sarnıç (1939): Çocukluk anılarına ve doğaya duyulan özleme odaklanan hikâyeler içerir.

Şahmerdan (1940): Toplumsal meselelere daha fazla eğilen bu kitapta, işçi ve esnaf hayatları öne çıkar.

Lüzumsuz Adam (1948): Bireyin yalnızlığını ve modern hayatın anlamsızlığını işleyen hikâyeler barındırır.

Mahalle Kahvesi (1950): İstanbul’un mahalle kültürünü ve küçük insanların dünyasını yansıtır.

Havada Bulut (1951): Şiirsel bir üslupla yazılmış, doğa ve insan ilişkisini işleyen hikâyeler içerir.

Kumpanya (1951): Tiyatro ve sanat dünyasından esinlenen öykülerden oluşur.

Havuz Başı (1952): Yazarın olgunluk dönemi eserlerinden biridir.

Son Kuşlar (1952): Doğa tahribatına ve modernleşmenin insan üzerindeki etkilerine dikkat çeker.

Alemdağ’da Var Bir Yılan (1954): Sait Faik’in son hikaye kitabıdır ve gerçeküstü unsurlarla zenginleşmiştir.

Sait Faik Abasıyanık’ın 1944’te yazdığı Medar-ı Maişet Motoru ve 1953’te yazdığı Kayıp Aranıyor adlı iki romanı vardır.

SAİT FAİK’İN EDEBİYAT ANLAYIŞI

Sait Faik’in hikayeleri, klasik olay örgüsüne dayanmaz; daha çok bir durum, bir ruh hali ya da bir manzara üzerine kuruludur. Bu nedenle “durum hikayeciliği”nin Türk edebiyatındaki en önemli temsilcilerinden biridir. Çehov tarzı hikayeye yakın bir anlayış benimseyen yazar, küçük insanların hayatlarındaki güzellikleri ve trajedileri gözler önüne serer. Onun eserlerinde İstanbul, özellikle Adalar ve Boğaz, adeta bir kahraman gibi yer alır. Deniz, balıkçılar, martılar ve doğa, hikayelerinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Sait Faik’in dili, yalın ama bir o kadar da şiirseldir. Konuşma diline yakın bir üslup kullanır, ancak bu sadelik içinde derin bir duygusallık ve felsefi bir boyut barındırır. Özgürlük, yalnızlık, insan sevgisi ve doğayla bütünleşme, eserlerinin temel temalarıdır. Toplumsal sorunlara da değinir, ancak bunu didaktik bir şekilde değil, insan odaklı bir bakış açısıyla yapar.

Sait Faik, Türk edebiyatında derin bir iz bırakmıştır. Ölümünden sonra annesi Makbule Abasıyanık tarafından kurulan Sait Faik Hikaye Armağanı, 1955’ten beri her yıl bir hikaye yazarına verilerek onun anısını yaşatmaktadır. Bu ödül, Türk edebiyatının en prestijli ödüllerinden biridir. Ayrıca, Burgazada’daki evi müze haline getirilmiş ve ziyarete açılmıştır. Sait Faik, 1953’te Mark Twain Derneği tarafından onur üyeliğine seçilerek uluslararası alanda da tanınmıştır. Eserleri, çeşitli dillere çevrilmiş ve dünya çapında okunmuştur. Onun hikayeleri, sadece bir dönemin değil, insanlığın evrensel duygularını yansıttığı için bugün hâlâ geçerliliğini korumaktadır.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber