Prof. Dr. Fuat Sezgin vefatının 7’nci yılında anılıyor! Fuat Sezgin kimdir, nereli, kaç yaşında?
Modern bilim tarihinin sessiz mimarlarından, İslam dünyasında bilimsel mirasın izini süren Prof. Dr. Fuat Sezgin’in vefatının üzerinden yedi yıl geçti. Çalışma ve başarıları ile anılan Fuat Sezgin kimdir, nereli, kaç yaşında? İşte detaylar…
Modern bilim tarihinin sessiz mimarlarından, İslam dünyasında bilimsel mirasın izini süren Prof. Dr. Fuat Sezgin’in vefatının üzerinden yedi yıl geçti. 30 Haziran 2018’de aramızdan ayrılan Sezgin, sadece bilim tarihine değil, insanlığa da kalıcı izler bıraktı. Peki, Prof. Dr. Fuat Sezgin kimdir, nereli, kaç yaşında, ne zaman öldü? İşte detaylar…
PROF. DR. FUAT SEZGİN KİMDİR?
1924 yılında Bitlis’te dünyaya gelen Fuat Sezgin, bilimin coğrafyasını genişleten bir ilim adamı olarak, İslam dünyasının bilim tarihine katkılarını ortaya çıkarmaya ömrünü adadı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Şarkiyat Enstitüsü’nde, ünlü Alman oryantalist Hellmut Ritter’in öğrencisi oldu. Ritter’in, 9. ve 13. yüzyıllar arasında İslam dünyasında bilimsel gelişmelerin Avrupa’ya etkisini vurgulaması, Sezgin’in akademik yöneliminde belirleyici oldu.
PROF. DR. FUAT SEZGİN’İN KARİYER YOLCULUĞU
1950 yılında "Buhari’nin Kaynakları" başlıklı doktora teziyle dikkat çeken Sezgin, bu çalışmasında sahih hadislerin sözlü değil yazılı kaynaklara dayandığını savundu. Bu tez, Avrupa merkezli oryantalist çevrelerde ezber bozan bir yaklaşım olarak değerlendirildi.
1960 darbesi sonrası üniversiteden uzaklaştırılan 147 akademisyenden biri olan Sezgin, Almanya'ya gittiğinde yeniden bilimsel çalışmalarına sarıldı. Frankfurt Goethe Üniversitesi’nde önce misafir doçent olarak görev aldı, kısa süre sonra profesörlük unvanını kazandı. Bilimsel odağını Arap-İslam kültür çevresinde gelişen tabii bilimler tarihi olarak belirledi ve bu alanda habilitasyonunu tamamladı.
En büyük eserlerinden biri olan ve 13 ciltlik bir külliyat haline gelen Geschichte des arabischen Schrifttums (Arap-İslam Yazılı Bilimler Tarihi), İslam dünyasındaki bilimsel birikimi bütün yönleriyle belgeleyen bir başvuru kaynağına dönüştü. Bu kapsamlı çalışma; tıptan astronomiye, coğrafyadan matematiğe kadar pek çok alanda Müslüman bilim insanlarının katkılarını gözler önüne serdi.
1982 yılında Almanya’da Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü’nü, ardından 1983’te aynı üniversiteye bağlı müzeyi kuran Sezgin, bilimsel eserleri yazılı kaynaklara dayandırarak yeniden inşa ettirdiği aletlerle somut hale getirdi. Bu müzede, Müslüman bilim insanlarının keşiflerini birebir ölçekte hazırlattığı modellerle sergileyerek bilim tarihine farklı bir boyut kazandırdı. "Wissenschaft und Technik im Islam" adlı kataloğu, bu müzenin bilimsel rehberliğini üstlendi.
25 Mayıs 2008 tarihinde, İstanbul’da Gülhane Parkı içerisinde açılan İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nin kurulmasında da öncü oldu. Böylece, İslam medeniyetinin bilimsel mirası Türkiye’de de görünür hale geldi.
27 farklı dili ileri düzeyde konuşabilen Prof. Dr. Sezgin, akademik üretimin yanında, kültürlerarası etkileşimi de savundu. Almanya’da yaşayan gazeteci-yazar Hilal Sezgin’in babası, akademisyen Dr. Ursula Sezgin’in eşi olan Sezgin, ailesiyle birlikte bilim üretimini uluslararası düzleme taşıdı.
2018 yılında İstanbul’da hayatını kaybeden Fuat Sezgin’in cenazesi, onun en büyük eserlerinden biri olan İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nin önüne defnedildi. Ardında yalnızca kitaplar değil, bilime ve hakikate adanmış bir ömür bıraktı.
Vefatının ardından adı, İstanbul Şehir Hatları vapurlarına, çeşitli okullara ve kütüphanelere verildi. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi bünyesinde bir Bilim Tarihi Enstitüsü kuruldu. 2019 yılı, Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle “Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı” ilan edilerek, bilim dünyasında bıraktığı iz bir kez daha tescillendi.
Sayısız ödül ve nişanla onurlandırılan Sezgin’in en büyük ödülü ise, İslam bilim tarihine kazandırdığı saygınlık ve genç kuşaklara ilham olmasıydı. Vefatının yedinci yılında, onun şu sözleri hâlâ yankılanıyor:
“Tüm musibetler karşısında sadece Allah’a inanacaksın, başka hiçbir şeye değil.”