İran-İsrail savaşı 4. gününde! Karşılıklı saldırılar şiddetleniyor!
İran ile İsrail arasında başlayan savaş, dördüncü gününde karşılıklı ağır saldırılarla devam ederken can kayıpları artıyor. Uluslararası kamuoyu çatışmanın yayılma ihtimaline karşı alarma geçmiş durumda. Ankara ise diplomasi trafiği devam ederken "sağ duyu" çağrısını yineliyor.
İran İsrail savaşının dördüncü gününde İran, sabah saatlerinden itibaren Tel Aviv, Hayfa, Petah Tikva ve Bnei Brak şehirlerini hedef alan yeni bir füze dalgası başlattı. İsabet alan binalarda çıkan yangınlar sonucu ilk belirlemelere göre en az 5 sivil yaşamını yitirirken 90'dan fazla kişi de yaralandı. Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliği yakınında da hafif çaplı hasar oluştu.
İran Devrim Muhafızları, saldırılarda kullanılan füzelerin İsrail’in hava savunma sistemi olan “Demir Kubbe”yi deldiğini öne sürdü. İranlı yetkililere göre, savunma sistemlerinin bazıları birbirini hedef aldı ve koordinasyon zafiyeti yaşandı.
İSRAİL'DEN TAHRAN'A HAVA SALDIRILARI
İran saldırılarına karşılık veren İsrail, Tahran çevresinde bulunan hava savunma sistemlerini, füze fırlatma rampalarını ve İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü’ne ait olduğu belirtilen komuta merkezlerini hedef aldı. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, yaptığı açıklamada “Tahran halkı, saldırıların bedelini ödeyecek” ifadeleriyle misilleme operasyonlarının süreceğini duyurdu.
SİVİL KAYBI HIZLA ARTIYOR
İran Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkedeki toplam ölü sayısı 224’e yükselirken, yaralı sayısı bin 300’ü aştı. Yaralananların büyük çoğunluğunu siviller oluşturuyor. İsrail tarafında ise şu ana dek bildirilen sivil ölümler 8 ila 16 arasında değişiyor, yüzlerce kişi de yaralı olarak hastanelerde tedavi görüyor.
G7 ZİRVESİNDE GÜNDEM: ORTADOĞU'DA YENİ SAVAŞ
Kanada'da devam eden G7 Zirvesi’nde İran-İsrail savaşı gündemin üst sıralarına yerleşti. G7 ülkeleri, savaşın bölgesel çatışmaya dönüşmesini engellemek amacıyla diplomatik girişimlerini hızlandırdı. ABD Başkanı’nın, İsrail'e destek açıklamaları sürerken; İran yönetimi ise nükleer programının barışçıl olduğunu vurgulamaya devam ediyor.
YENİ CEPHELER AÇILABİLİR
Askeri ve diplomatik uzmanlar, çatışmaların sürdüğü her saat, yeni cephelerin açılması riskini beraberinde getiriyor. Saldırı ve misilleme döngüsünün silah sistemlerini ve hedef çeşitliliğini artırdığı, özellikle İran’daki sivil yerleşimlerin bu durumdan ağır biçimde etkilendiği vurgulanıyor.
DİPLOMATİK ÇÖZÜM UMUDU AZALIYOR MU?
Uluslararası kamuoyu, özellikle ABD, AB ve Asya ülkelerinin yoğun diplomasisine rağmen, tarafların çatışmaya son verecek bir uzlaşmaya yakın olmadığı görüşünde. Gözler, BM Güvenlik Konseyi'nden çıkabilecek olası bir ortak kararda.
İran-İsrail savaşı dördüncü gününde bölgeyi daha geniş bir çatışma ortamına sürükleme tehlikesiyle büyüyor. Sivil can kayıplarının hızla arttığı, diplomatik çözüm ihtimalinin ise zayıfladığı bu tabloda, dünya kamuoyu çatışmanın durdurulması için yoğun çaba harcamaya devam ediyor.
ANKARA NE DİYOR?
Ankara’nın saldırıya ilişkin analizleri, İsrail’in İran’daki operasyonlarında içeriden destek aldığına işaret ediyor. Özellikle üst düzey askeri ve bilimsel hedeflerin nokta atışlarla etkisiz hale getirilmesi, operasyonun güçlü saha istihbaratına dayandığını ortaya koyuyor.
Saldırıda, İran Genelkurmay Başkanı, Devrim Muhafızları Komutanı ve çeşitli şehirlerde bulunan altı nükleer fizikçi, bulundukları lokasyonlarda öldürüldü. Bazıları kaldıkları apartman dairelerinde savaş uçaklarının nokta atışlarıyla hedef alındı.
Saldırıdan iki gün önce, rejim muhalifi Halkın Mücahitleri Örgütü’nün İran’ın ABD’den gizli bir nükleer program başlattığını iddia etmesi ise dikkat çekici bir gelişme olarak görülüyor.
AMAÇ YALNIZCA NÜKLEER PROGRAM DEĞİL, REJİM DEĞİŞİKLİĞİ
Ankara’daki değerlendirmelere göre, saldırıların yalnızca İran’ın nükleer programını sekteye uğratma amacı taşımadığı, asıl hedefin İran’daki rejim olduğu düşünülüyor. İşte bu görüşü destekleyen bazı analizler:
İsrail, Gazze’de yürüttüğü operasyonlarda ABD ve bazı Batı ülkelerinden aldığı desteği, İran’a yönelik baskı politikası için de kullanmak istiyor. Bu strateji, özellikle kendi iç krizleriyle uğraşan Trump yönetiminin Orta Doğu’dan çekilip Çin’e odaklanmak istemesini fırsat olarak görüyor.
Bölge ülkelerinden saldırılara yönelik sert bir tepki gelmiyor. Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, görünürde kınama mesajları verse de, İran’ın bölgedeki etkisinin zayıflamasını memnuniyetle karşılıyor. Suriye örneğinde olduğu gibi, bir rejim değişikliğinin İran’ın nüfuzunu azaltacağı düşünülüyor.
Nükleer fizikçilerin hedef alınması ve Natanz gibi tesislerin vurulması, İran’ın nükleer programını tamamen bitirmeye yetmeyecek düzeyde. Zira bu tesislerin asıl kritik bölümleri yerin onlarca metre altında. Bu nedenle saldırının esas hedefinin İran halkının rejime olan güvenini sarsmak ve üst düzey askeri yetkilileri ortadan kaldırarak devlet yapısını zayıflatmak olduğu değerlendiriliyor.
Ankara, saldırının ardında yatan stratejik hedefin İran’daki İslam Cumhuriyeti rejimini değiştirmek olduğunu düşünüyor. Eğer İran, ABD’nin taleplerine boyun eğmezse, Washington’un doğrudan müdahalesi de gündeme gelebilir. Nitekim Trump’ın “İran anlaşmaya yanaşmazsa sıradaki saldırılar daha da sert olacak” açıklaması da bu olasılığı güçlendiriyor.