İran-ABD görüşmelerindeki son durum ne? ABD yaptırımları devam edecek mi?

İran ile ABD arasında Roma’da yapılan ikinci tur görüşmeler yapıldı. İkinci görüşmenin ardından taraflar teknik müzakerelere geçileceğini duyurdu. Ancak, İran’ın uranyum zenginleştirme seviyesi ve ABD’nin yaptırımlar konusunda kararlılığı, müzakerelerin geleceğini belirsiz kılıyor.

İran ile ABD arasındaki uzun süredir kesik olan dolaylı temaslar, Roma’da Umman’ın arabuluculuğunda gerçekleştirilen ikinci tur görüşmelerle yeniden şekilleniyor. Taraflar, nükleer anlaşma için bir çerçeve oluşturma amacını güderek bir dizi müzakerede bulundular. Görüşmelerin ardından, teknik uzmanların katılacağı daha detaylı müzakerelerin başlatılacağı duyuruldu. Ancak bu görüşmeler, her iki taraf için de bir yandan fırsatlar sunarken, diğer yandan ciddi engellerle de karşı karşıya kalıyor.

UMUTLU BİR BAŞLANGIÇ, ANCAK KAPSAYICI OLMAYAN DETAYLAR

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçı, Roma’daki görüşmelerin yapıcı ve verimli geçtiği vurguladı. Arakçı, İran’ın nükleer programının barışçıl amaçlarla sınırlı tutulması ve uluslararası yaptırımların kaldırılması için önemli bir zemin oluşturulduğuna işaret etti. Diğer yandan, ABD’nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, İran’ın nükleer silah edinmesini engellemeye yönelik bağlayıcı bir anlaşma hedeflediklerini belirtti.

Görüşmelerdeki bu açıklamalar, tarafların benzer hedeflere sahip olduğunu göstermekle birlikte, aradaki büyük engellerin de altını çiziyor. İran’ın nükleer silah edinme yolundaki potansiyel endişeleri, ABD’nin müzakerelere yaklaşımında belirleyici olmaya devam ediyor. Bunun yanı sıra, İran’ın uranyum zenginleştirme seviyesinin 2015 anlaşmasındaki sınırları aşması ve bu konuda bir geri adım atmaması, müzakerelerin daha ileri gitmesini engelleyen önemli bir faktör.

UMMAN’IN ROLÜ: DİPLOMATİK BİR KÖPRÜ

Bu görüşmelerin arka planında Umman’ın kritik rolü bulunuyor. Orta Doğu’daki tarafsızlığı ve diplomasideki tecrübesiyle tanınan Umman, her iki tarafın güvenini kazanma konusunda önemli bir arabulucu oldu. Umman’ın bu süreçteki rolü, sadece İran ve ABD arasında değil, bölgesel barış için de bir umut ışığı olarak değerlendiriliyor.

ZORLUKLAR VE GELECEK PERSPEKTİFİ

Roma’daki görüşmelerin sonuçları, nükleer anlaşma için umut verse de, müzakerelerin önündeki zorluklar henüz aşılmış değil. İran’ın uranyum zenginleştirmedeki artışı ve ABD’nin yaptırımlar konusunda sert duruşu, bu süreçte kalıcı bir çözüm sağlanmasının önündeki en büyük engelleri oluşturuyor. Her iki tarafın da zaman zaman sert açıklamalar yapması, özellikle ABD’nin askeri müdahale tehdidi, sürecin ne kadar kırılgan olduğuna dair önemli ipuçları sunuyor.

Bir diğer önemli faktör, bölgesel gerilimler ve özellikle Orta Doğu’daki vekâlet savaşları. Yemen, Suriye ve Lübnan gibi bölgelerdeki gelişmeler, taraflar arasındaki güveni pekiştirebilmek adına kritik bir eşik olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda, görüşmelerin ilerleyen aşamalarında sadece nükleer meselelerin değil, bölgesel güvenlik meselelerinin de masaya yatırılması gerekebilir.

UMUT VAR AMA BELİRSİZLİK DEVAM EDİYOR

Roma’daki görüşmeler, her ne kadar önemli bir adım olsa da, müzakerelerin geleceği hala belirsizliğini koruyor. Taraflar arasındaki güven inşa süreci, nükleer anlaşma için bir çerçeve oluşturulmasını sağlamakla birlikte, bu sürecin devamında ciddi zorluklarla karşılaşılabilir. İran’ın nükleer silah edinme yolundaki korkuları ve ABD’nin diplomatik değil, bazen askeri seçeneklere yönelmesi, çözüm yolunun ne kadar karmaşık olduğunu gözler önüne seriyor.

23 Nisan'da Umman'da uzmanlar düzeyinde teknik görüşmeler ve ardından da 26 Nisan'da yine Umman'da dolaylı müzakereler, her iki tarafın ne kadar ciddi olduklarını gösterecek ve bu süreçte kalıcı bir anlaşmaya varılması, yalnızca siyasi iradeye değil, aynı zamanda uluslararası ortamın nasıl şekilleneceğine de bağlı olacak.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber