Herkes Louvre soygununu konuşuyor ama Türkiye’de eser kaçakçılığı ne durumda?
Dünya kamuoyu Paris'teki Louvre Müzesi'nde yaşanan soyguna kilitlenmişken, Türkiye'de binlerce yıllık tarihi eserlerin yasadışı yollarla yurt dışına çıkarılması sorunu sessizce devam ediyor.
Dünyanın gündemi Louvre Müzesindeki büyük soyguna odaklanmışken, Türkiye kendi kültürel kayıplarıyla mücadele ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığının verileri, 2002 yılından bu yana 13 binden fazla tarihi eserin farklı ülkelerden Türkiye'ye iade edildiğini ortaya koyuyor. Ancak uzmanlar, bu rakamın buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu ve hâlâ on binlerce eserin yurt dışında, özel koleksiyonlarda ya da müzayedelerde dolaştığını vurguluyor.
ANADOLU, KAÇAK KAZILARIN MERKEZİNDE
Arkeoloji ve sanat tarihi uzmanlarına göre, Anadolu toprakları dünyanın en yoğun kaçak kazı bölgelerinden biri olmaya devam ediyor. Güvenlik güçlerinin çabaları da bu gerçeği doğruluyor. Jandarma ekipleri, sadece 2024 yılı içinde düzenledikleri yüzlerce operasyonda, paha biçilmez lahitlerden nadir sikke koleksiyonlarına kadar binlerce parçayı ele geçirdi. Yetkililer, yakalanan her eserin arkasında, izini kaybettirmeyi başaran onlarca eserin bulunduğuna dikkat çekiyor.
MEVZUATTAKİ AÇIKLAR VE DENETİM EKSİKLİĞİ
Türkiye, 1970 UNESCO sözleşmesine taraf bir ülke olarak kültürel mirasını koruma mücadelesi verse de, süreçte önemli zorluklar yaşanıyor. Uzmanlar, özellikle küçük köylerde ve kırsal alanlarda yapılan izinsiz kazıların önüne geçilememesinde mevzuattaki açıkları ve denetim eksikliğini işaret ediyor. Kaçırılan birçok eserin, sahte belgeler düzenlenerek Avrupa veya ABD'deki koleksiyonlara kolaylıkla karıştığı belirtiliyor.
"EN BÜYÜK SORUN DÜŞÜK FARKINDALIK"
Uzmanlara göre, sorunun temelinde yatan en büyük faktörlerden biri, halkın bu konudaki farkındalığının hâlâ düşük olması. Kimi vatandaşların define merakıyla, kimilerinin ise geçim kaygısıyla yürüttüğü bu yasadışı kazılar, geri dönülmez kültürel kayıplara yol açıyor.
Uzmanlar, kaybolan her parçanın sadece bir taş ya da metal olmadığını, bu topraklarda yaşamış uygarlıkların sesini ve tarihini taşıdığını belirtiyor. Louvre'daki bir tablo kaybolduğunda dünyanın ayağa kalktığı, ancak Anadolu'nun binlerce yıllık mirasından bir parçanın sessizce kaybolmasının çoğu zaman fark edilmediği gerçeği, asıl kaybın sadece eserlerde değil, toplumun geçmişle kurduğu bağda yaşandığını gösteriyor.