Eğitim-İş’ten MEB’e sert mesaj: "Eğitimde iki Türkiye: Bir çanta boş, diğeri dolu!"
Eğitimdeki fırsat eşitsizliklerine ve eğitimin ticarileşmesine dikkat çekmek için Ankara'da açıklama yapan Eğitim-İş Genel Sekreteri Bülent Metin, “Biri boş bir beslenme kutusu, ucuz defterler ve birkaç kalemle dolu; diğeri kaynak kitaplar, marka ürünlerle dolu. İki çanta, iki farklı Türkiye” dedi.
Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş), eğitimde artan eşitsizliklere, öğrencilerin yetersiz beslenme koşullarına ve velilerin omzuna yüklenen ağır ekonomik yüke dikkat çekmek amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde bir araya geldi.
“İKİ ÇANTA, İKİ TÜRKİYE”
Sendika adına basın açıklamasını okuyan Eğitim-İş Genel Örgütlenme Sekreteri Bülent Metin, eğitimdeki eşitsizliklere dikkat çekerek, “Buraya yalnızca iki çantayla geldik. Bir çantanın içinde ucuz defterler, birkaç kalem, boş bir beslenme kutusu var. Diğer çantada ise kaynak kitaplar, marka defterler, dolu bir beslenme kutusu. Bu iki çanta, iki farklı Türkiye’nin manzarasıdır. Birinde yoksulluğun, eşitsizliğin ve devletin sorumluluğunu yerine getirmemesinin izleri vardır. Diğerinde ise imkanların, ayrıcalıkların ve eşitsizliğin sembolü. Bir yanda okula aç giden, beslenme çantasını boş taşıyan çocuklarımız; diğer yanda her imkana sahip olan ayrıcalıklı bir azınlığın çocukları. Bu manzaranın sorumlusu açıktır: AK Parti iktidarı ve Milli Eğitim Bakanlığı.” dedi
BİR ÖĞRENCİNİN OKULA BAŞLAMA MALİYETİ 65 BİN TL
Bir öğrencinin okula başlama maliyetinin 65 bin TL olduğuna işaret eden Metin, “Bugün bir öğrencinin okula başlaması için kırtasiye, kıyafet, beslenme, ulaşım, kitap masrafları ortalama 65 bin TL’yi bulmaktadır. Asgari ücretle geçinen aileler bu yükün altından kalkamamaktadır. Devletin ücretsiz dağıttığı ders kitapları hem içerik hem de nitelik olarak yetersizdir. Öğrenciler yardımcı kaynak almak zorunda kalmakta, bu da aile bütçesine ek yük bindirmektedir. Kırtasiye fiyatları son bir yılda yaklaşık yüzde 60 artmıştır. Bir defter ortalama 200 TL hatta 400 TL’yi bulan defter var. Öte yandan her dört çocuktan biri, beslenme çantasına yiyecek koyamadan okula gitmektedir. Milyonlarca çocuk yeterli sağlıklı beslenememektedir.” şeklinde konuştu.
“DEVLET ÇOCUKLARIMIZI PİYASANIN İNSAFINA TERK ETMİŞTİR”
Minimum düzeyde yapılan harcamaların bile aile bütçelerini sarstığını vurgulayan Metin, şunları kaydetti:
“Veliler yalnızca minimum masrafları karşılayabildiğinde bile bütçeleri sarsılmaktadır. Ancak çocuklarımızın gerçekten ihtiyaç duyduğu “olması gereken” rakamlar, minimum harcamaların katbekat üzerindedir. Yani yoksulun çantası kağıt üzerinde “dolu” görünse de gerçekte boş kalmaktadır. Veliler yalnızca en düşük maliyetlerle çocuklarının çantasını doldurabilmektedir. Ancak “olması gereken” maliyet, yani sağlıklı beslenme ve nitelikli eğitim için yapılması gereken harcama çok daha yüksektir. Bu tablo, devletin çocuklarımızı piyasanın insafına terk ettiğini açıkça göstermektedir. Üstelik yalnızca kırtasiye ve giyim masrafları bile asgari ücretin yüzde 85-98’ine denk gelmektedir. Ulaşım masrafı eklendiğinde ise bir öğrencinin servis ücreti dahil başlangıç maliyeti yaklaşık 65 bin TL’yi bulmaktadır.”
“EĞİTİM HAKKI, AİLENİN CÜZDANINA BAĞLI HALE GELDİ”
Eğitimdeki ekonomik yükün veliler için katlanılmaz olduğunu belirten Metin, “Okullara yeterli kaynak ayrılmadığı için okul idaresini ve okul aile birliklerini tahsildara dönüştüren bu sistemde “bağış” adı altında 10 bin TL’den 100 bin TL’ye alınan ücretler de eklendiğinde, özellikle alt ve orta gelir düzeyindeki aileler için okul giderleri katlanılamaz bir yük haline gelmektedir. Artık eğitim hakkı, ailenin cüzdanına bağlı hale getirilmiştir. Okul bütçeleri oluşturulmadığı sürece velilerden para toplanmaya devam edilecektir. MEB'in 2025 bütçesi 1.451.715.540.000 TL’dir. Okullara her eğitim öğretim yılının başında eğitim öğretime hazırlık amacı ile öğrenci başına yeterli bütçe gönderilmemektedir. Yıl boyunca öğrenciler için kişi başı temizlik ve kırtasiye için ortalama 100 TL gibi komik rakamlar gönderilmektedir. Öğrenci başına bin 500 lira gönderildiği takdirde MEB'in bütçesinin sadece 23,7 milyar lirası, başka bir ifade ile yüzde 1,64’ü kullanılmış olacaktır. Öte yandan taşımalı ve pansiyonlu okullarda 3 öğün yemek ortalama 100-150 lira aralığında karşılanabiliyorken, yıllardır talep edilen tüm okullarda bir öğün sağlıklı yemeğin bu rakamların çok altında maliyetle karşılanabileceği görülmektedir. Ancak siyasi iktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı bu tabloya seyircidir.” ifadelerine yer verdi.
“ÖĞRETMEN MAAŞI BİLE BİR ÖĞRENCİNİN EĞİTİM MASRAFINI KARŞILAYAMIYOR”
Türkiye'de kamusal eğitimin geldiği duruma ilişkin çarpıcı veriler paylaşan Metin, şunları söyledi:
“Türkiye, kamu eğitim harcamalarına gayri safi yurt içi hasıladan ayırdığı pay ile OECD ülkeleri arasında sondan 3. sırada, hane halkının ve diğer özel kuruluşların, özel eğitim harcamalarına ayırdığı pay ile de 2. sırada yer almaktadır. Yani, en temel insan haklarından biri olan eğitim hakkı AK Parti’nin 23 yıllık iktidarı boyunca parayla satın alınan bir ayrıcalığa dönüştürülmüştür. Bu tablo yalnızca ekonomik krizle açıklanamaz. Bu, "şahsım devleti" anlayışının, toplumun en temel haklarını bile piyasaya devretmesinin sonucudur. AKP iktidarı, yurttaşına haklarını vermek yerine, onu müşteri haline getirmiştir. Eğitim hakkı, parası olana ayrıcalık, olmayana yük değildir. Bugün evli, eşi çalışmayan ve bir çocuğu olan, göreve yeni başlayan bir öğretmenin maaşı temmuz artışıyla 55 bin 372 TL’dir. Yani bir öğretmen, daha ilk ay maaşının tamamını verse bile bir öğrencinin yıllık başlangıç eğitim masraflarını karşılayamamaktadır.”
AK Parti’ye ve MEB’e çağrıda bulunan Metin, taleplerini şu sözlerle sıraladı:
•Tüm öğrencilere ücretsiz kırtasiye ve kaynak desteği sağlansın!
•Okullarda ücretsiz, sağlıklı yemek verilsin!
•Kamu okulları güçlendirilsin, eğitim piyasadan çıkarılsın!
•Eğitim hakkı, ayrıcalık değil, her çocuğun doğuştan hakkı olsun!
•Eğitim çalışanlarına insanca yaşam ücreti ve sağlıklı, nitelikli çalışma ortamı sağlanmalıdır.
“BİR ÇANTA, İKİ TÜRKİYE MANZARASI İSTEMİYORUZ”
Metin, “Bir ülkenin geleceği, çocuklarının çantasında saklıdır. Eğer o çanta boşsa, yarınlarımız da boş kalacaktır. Bir çanta, iki Türkiye manzarası istemiyoruz. Çocuklarımız eşitsizlikle değil, eşit ve nitelikli eğitim hakkıyla büyüsün.” dedi