Dünyadan önce Türkiye: Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkının 5 Aralık 1934 ile gelen devrim niteliğindeki önemi
Kadınların siyasal alanda söz sahibi olma mücadelesi, Yeni Zelanda (1893) ve Finlandiya (1906) gibi ülkelerde başlarken, Türkiye Cumhuriyeti 5 Aralık 1934’te kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkını tanıyarak Fransa (1944) ve İsviçre (1971) gibi birçok Avrupa ülkesini geride bıraktı.
Kadınların seçme ve seçilme hakkına kavuşması, hem Türkiye’de hem dünyada toplumların demokrasi yolculuğunda atılmış en kritik adımlardan biri olarak kabul ediliyor. Bugün birçok ülkede kadınlar siyasal alanda söz sahibi olsa da, bu hak uzun ve zorlu mücadelelerle kazanıldı.
TÜRKİYE’DE DEVRİM NİTELİĞİNDE BİR ADIM: CUMHURİYET REFORMLARI
Türkiye’de kadınların siyasal haklara kavuşması, Cumhuriyet’in toplumsal modernleşme hedefinin temel taşlarından birini oluşturdu. Atılan adımlar, dönemin dünya koşulları göz önüne alındığında oldukça ilericiydi.
-
1930’da çıkarılan düzenlemeyle kadınlar, belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına sahip oldu.
-
1933’te köy yönetimlerine katılım yolu açılarak kadınlara muhtar olma hakkı tanındı.
-
Ve 5 Aralık 1934, Türkiye tarihinin dönüm noktalarından biri oldu: Kadınlar milletvekili seçme ve seçilme hakkını kazandı.
Bu karar, Türkiye’yi o dönem birçok Avrupa ülkesinin önüne taşıdı ve uluslararası alanda dikkat çeken bir demokratikleşme adımı olarak kayda geçti.
MECLİS’E GİREN İLK KADINLAR: TEMSİLİN YENİ YÜZÜ
1935 seçimlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 18 kadın milletvekili girdi. Bu sayı, hem Türkiye’nin reform iradesinin hem de kadınların toplumsal hayatta üstlenmeye başladığı yeni rollerin somut bir göstergesi oldu.
Kadın milletvekilleri, sosyal politika, eğitim, sağlık ve aile yapısı gibi alanlarda önemli düzenlemelerin hazırlanmasına katkı sundu.
DÜNYADA İLK KIVILCIM: 19. YÜZYILIN SONUNDA BAŞLAYAN ARAYIŞ
Kadınların siyasete katılım talebi ilk olarak 19. yüzyılın sonlarında örgütlü bir harekete dönüştü. Toplumsal değişim rüzgârlarının etkisiyle bazı ülkeler eşitlik adımlarını daha erken attı.
1893’te Yeni Zelanda, kadınlara seçme hakkı tanıyarak dünya tarihinde bir ilke imza attı.
1906’da Finlandiya, kadınlara hem seçme hem seçilme hakkı vererek siyasal temsilde öncü bir rol üstlendi.
20. yüzyılın ilerleyen yıllarında Norveç, Danimarka, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkeler kadın haklarında önemli mesafeler kaydetti.
Buna karşın bazı Avrupa ülkeleri oldukça geç adım attı. Örneğin Fransa ancak 1944’te, İsviçre ise 1971’de kadınlara siyasal hak verdi.
Bu tablo, kadınların siyasi temsil mücadelesinin dünya genelinde eş zamanlı ilerlemediğini, ülkelerin demokratik gelişimleriyle yakından bağlantılı olduğunu gösteriyor.
EŞİTLİK MÜCADELESİNİN BUGÜNE UZANAN ETKİSİ
Kadınların seçme ve seçilme hakkına kavuşması, sadece hukuki bir düzenleme olmanın ötesinde, toplumsal yaşamın tüm alanlarında eşitlik hareketinin yolunu açtı. Bugün dünyanın birçok ülkesinde kadın temsil oranı hâlâ istenen seviyede olmasa da, atılan ilk adımlar demokratik kültürün şekillenmesinde temel bir yere sahip.