Dijitalleşmenin çocukların psikososyal gelişimine etkileri nelerdir? Uzman Alperen Arslan açıkladı
Uzman Psikolojik Danışman ve İnsan Kaynakları Uzmanı Alperen Arslan, dijitalleşmenin çocukların yaşamları üzerindeki etkilerini ve ailelerin bu konuda karşılaştıkları zorlukları değerlendirdi.
Dijitalleşmenin eğitim, eğlence ve sosyal etkileşimde sağladığı avantajların yanı sıra, çocukların psikososyal gelişimine yönelik çeşitli riskler içerdiğine dikkat çekti. Dijitalleşme, çocukların yaşamında köklü değişimlere yol açarken, onların psikososyal gelişiminde hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratıyor. Uzman Psikolojik Danışman ve İnsan Kaynakları Uzmanı Alperen Arslan, çocukların dijital dünyayla etkileşimlerini değerlendirerek, ekran sürelerinden siber zorbalığa kadar birçok konuda önemli uyarılarda bulundu. Arslan, dijitalleşmenin doğru yönlendirilmediği takdirde sosyal izolasyon, özgüven kaybı ve empati eksikliği gibi sorunlara neden olabileceğine dikkat çekti. Öte yandan, teknolojinin bilinçli kullanımıyla çocukların yaratıcılığının ve bilişsel becerilerinin desteklenebileceğini belirtti.
DİJİTALLEŞMENİN ÇOCUKLARIN PSİKOSOSYAL GELİŞİMİ ÜZERİNDEKİ GENEL ETKİLERİ NELERDİR?
Dijitalleşme, çocukların yaşamında derin bir değişim yaratıyor. Eğitim, eğlence ve sosyal etkileşim için geniş bir platform sunarken, çocukların psikososyal gelişimi üzerinde önemli etkiler doğuruyor. Olumlu etkileri arasında, farklı kültürleri tanıma, problem çözme becerilerini geliştirme ve yaratıcı içerik üretme imkânı sayılabilir. Ancak, yüz yüze iletişim yerine dijital platformların tercih edilmesi, çocukların empati kurma becerilerinde zayıflamalara ve sosyal izolasyona neden olabilir. Ayrıca sosyal medyada maruz kalınan kontrolsüz içerikler, çocukların kendilerini yetersiz hissetmelerine ve özgüven sorunlarına yol açabilir. Dijitalleşme, özellikle çocukların sosyal normları ve etik değerleri öğrenme sürecinde bir rehberliğe ihtiyaç duyduğu bir ortam yaratır.
EKRAN SÜRELERİ ÇOCUKLARIN BİLİŞSEL, DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİNİ NASIL ETKİLİYOR?
Ekran süresi, kullanım şekline bağlı olarak çocukların gelişimini farklı şekillerde etkileyebilir. Özellikle son dönemlerde sosyal medya hesaplarının çeşitlenmesi ile birlikte artan ekran süreleri çocukların bilişsel gelişiminde dikkat dağınıklığı, öğrenme zorlukları ve kısa süreli hafıza sorunlarına yol açabilir. Duygusal olarak, sosyal medyada sürekli olarak "ideal yaşamlar" ile karşılaşmak, kıskançlık, değersizlik hissi ve depresyon gibi duygusal sorunlara yol açabilir. Sosyal gelişim açısından, ekran başında geçirilen sürenin artması yüz yüze iletişimi azaltarak empati becerilerinde düşüşe ve yalnızlık hissine neden olabilir.
ERKEN YAŞTA TEKNOLOJİ KULLANIMI, ÖZELLİKLE 0-6 YAŞ ARALIĞINDA, ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNDE NE GİBİ SONUÇLAR DOĞURABİLİR?
0-6 yaş aralığını kapsayan erken çocukluk dönemi beyin gelişimi hızla devam ettiği, hızlı öğrenme ve çevresel uyaranlara açık olma dönemi olduğu için teknoloji kullanımı büyük önem taşır. Olumsuz durumlara örnek verecek olursak 0-6 yaş aralığında ekran başında çok fazla vakit geçiren çocuklarda dil gelişimi gecikebilir, ince motor beceriler yeterince gelişmeyebilir ve sosyal bağlanma süreçleri zarar görebilir. Ekranın pasif bir uyaran olması, çocuğun aktif öğrenme süreçlerini ve yaratıcılığını kısıtlayabilir. Olumlu örneklere bakacak olursak yaşa uygun, interaktif ve eğitici içerikler, ebeveyn rehberliği ile birlikte kullanıldığında bilişsel gelişime destek olabilir ancak tabi ki süre ve içerik seçiminde özen gösterilmesi gerekir.
DİJİTAL CİHAZLARIN AŞIRI KULLANIMI ÇOCUKLARDA HANGİ DAVRANIŞSAL SORUNLARA YOL AÇABİLİR?
Aşırı dijital cihaz kullanımı, dikkat eksikliği, hiperaktivite, agresif davranışlar ve sosyal izolasyon gibi sorunlara neden olabilir. Ayrıca gece geç saatlerde ekran kullanımı melatonin üretimini baskılayarak uykuya dalmayı zorlaştırabilir. Bu da gelişim dönemlerinde oldukça önemli olan uyku düzeninin bozulmasına yol açabilir.
EBEVEYNLERİN ÇOCUKLARINA TEKNOLOJİ KULLANIMINDA SINIR KOYARKEN KARŞILAŞTIKLARI ZORLUKLAR NELERDİR?
Ebeveynlerin karşılaştığı zorluklar arasında, çocukların teknolojiyi bırakmak istememesi ve eğitim materyalleri ile eğlence içerikleri aynı cihazlardan tüketildiği için sınırları belirlemenin zorluğu gibi nedenler bulunur. Özellikle ebeveynlerin dijital cihazlarla kendi ilişkilerinde model olma güçlüğü yaşaması birçok konuyu gözlemleyerek öğrenen çocuklar için olumsuz alışkanlıklar oluşturabilir. Bu zorlukların üstesinden gelmek için tutarlı ve empatik bir yaklaşım benimsenmesi önemlidir.
EBEVEYNLERE ÇOCUKLARININ SAĞLIKLI BİR DİJİTAL ALIŞKANLIK GELİŞTİRMESİ İÇİN NE GİBİ ÖNERİLERDE BULUNABİLİRSİNİZ?
Çocuklar için yaşlarına uygun ve eğitici içerikler seçilmesi, teknoloji kullanımına net kurallar koyulması ve ebeveynlerin de bu kurallara uyması (örneğin, ekran süresi ve yemek masası veya yatak odası gibi belirli alanları ekran kullanımına kapalı tutulması), ekran süresi yerine hep birlikte yapılabilecek alternatif fiziksel ve sosyal aktiviteler planlanması önerilerinde bulunabilirim.
DİJİTAL OYUNLAR VE SOSYAL MEDYANIN ÇOCUKLARIN ÖZGÜVEN VE KİMLİK GELİŞİMİNE ETKİSİ HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Dijital oyunlar, başarı hissi yaratarak çocukların özgüvenini artırabilir. İş birliği gerektiren oyunlar, takım çalışmasını ve sosyal becerileri destekler. Ancak, şiddet içeren veya bağımlılık yapan oyunlar çocukların empati düzeyini düşürebilir ve saldırgan davranışları artırabilir. Sosyal medya ise özgüven üzerinde daha karmaşık bir etkiye sahiptir. Çocuklar, sürekli sosyal karşılaştırma yaparak kendilerini yetersiz hissedebilir. Ayrıca, beğeniler ve takipçi sayısı gibi yüzeysel metrikler, öz değer algısını olumsuz etkileyebilir.
SİBER ZORBALIK GİBİ DİJİTAL DÜNYANIN OLUMSUZ YÖNLERİYLE KARŞILAŞAN ÇOCUKLARIN PSİKOLOJİK DESTEK İHTİYACI NASIL ELE ALINMALI?
Zorbalık maalesef çağımızın büyük bir sorunu. Siber zorbalık ise çocukların duygusal ve psikolojik sağlığını ciddi şekilde etkileyen bir dijital dünya sorunu haline geldi. Bu durum çocuklarda özgüven kaybı, sosyal izolasyon, kaygı bozukluğu ve depresyon gibi sorunlara yol açabilir. Özellikle okul çağındaki çocuklar için okullarda psikolojik danışmanların varlığı ve yaptıkları çalışmalar, bu tür sorunların çözümünde kritik bir rol oynar. Psikolojik danışmanlar okullarda yaptıkları koruyucu ve önleyici ruh sağlığı faaliyetleri ile öğrencileri siber zorbalık hakkında bilgilendirmek ve farkındalık yaratmak için atölye çalışmaları ve seminerler düzenler. Destekleyici bir ortam oluşturarak siber zorbalığa uğrayan veya zorbalık yapan öğrencilerle bireysel ya da grup ile psikolojik danışma süreçleri yürüterek sorunun derinleşmesini önlerler. Ayrıca psikolojik danışmanlar, sadece öğrencileri değil, öğretmenleri ve ebeveynleri de siber zorbalık konusunda eğitirler. Aileler, bu konuda nasıl destek olabileceklerini öğrenirken, öğretmenler sınıfta bu tür olayları nasıl gözlemleyeceklerini ve müdahale edeceklerini kavrar.
Şu an ülkemizde yaklaşık 25 bin okulda psikolojik danışman bulunmaması ve norm kadro güncellemesinin yapılmaması zorbalık başta olmak üzere okullarımızda bulunan bir çok sorunun çözümüne yönelik müdahaleleri zorlaştırmaktadır. Bu doğrultuda özellikle zorbalıkla mücadelede her okulda psikolojik danışman bulunması ile okulların, ailelerin ve psikolojik danışmanların iş birliği içinde çalışması, çocukların bu süreçten en az zararı görerek çıkmasını sağlar. Okul psikolojik danışmanlarının hem öğrencilerin ruh sağlığını desteklemesi hem de bir köprü görevi görmesi, bu süreçte hayati önemdedir.
TEKNOLOJİ VE DİJİTAL MEDYA, ÇOCUKLARIN YARATICILIĞINA OLUMLU VEYA OLUMSUZ NASIL ETKİ EDİYOR?
Dijital medya, çocukların yaratıcılığını hem destekleyebilir hem de kısıtlayabilir aslında. Olumlu etkilerine bakacak olursak, çocuklar dijital araçları kullanarak kendi hikâyelerini yazabilir, müzik besteleri yapabilir veya resimler tasarlayabilir. Olumsuz etkilerinde ise pasif tüketim alışkanlığı çocukların yaratıcılığını baltalayabilir. Özellikle sürekli sosyal medyada vakit geçirmek, çocukların hayal gücünü zayıflatabilir.
PANDEMİ SÜRECİNDE UZAKTAN EĞİTİMLE BİRLİKTE ARTAN EKRAN SÜRESİNİN ÇOCUKLARIN RUH SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ HAKKINDA NE SÖYLEYEBİLİRSİNİZ?
Pandemi sürecinde ekran sürelerinin artışı, çocukların ruh sağlığını çok boyutlu şekilde etkiledi tabi ki. Sosyal izolasyon, stres, kaygı ve depresyon gibi sorunlar yaygınlaştı. Ayrıca ekran başında uzun süre oturmak, fiziksel sağlık sorunlarına (örneğin, obezite, duruş bozuklukları) yol açtı. Pandemi sürecinde başlamış olsa da sonraki süreçte belirli şekillerde devam eden ve artık hayatımıza entegre olmuş uzaktan eğitimde düzenli aralar verilmesi, fiziksel aktivitenin teşvik edilmesi ve aile içi etkileşimlerin artırılması bu olumsuz etkileri hafifletebilir.