BOY-ÇEP Platformu Ankara’dan ses yükseltti! “Maden projesi Türkiye’nin gıda güvenliğini tehdit ediyor”
BOY-ÇEP Platformu Cengiz Holding tarafından yapılması planlanan bakır madeni arama ve işletme faaliyetlerine karşı çıkmak için Ankara'da ses yükseltti. Platform adına konuşan Tığlı, “Maden sahası tüm Türkiye’ye gıda sağlayan üretim zincirini tehdit etmektedir.” dedi.
Sinop’un Boyabat ilçesinde Cengiz Holding tarafından yapılması planlanan bakır madeni arama ve işletme faaliyetlerine karşı tepkiler büyüyor. Doğaya ve yaşam alanlarına zarar vereceği gerekçesiyle projeye karşı çıkan Boyabat Çevre Platformu (BOY-ÇEP) üyeleri, bugün Ankara’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı önünde bir araya gelerek tepkilerini dile getirdi.
“250 BİN AĞAÇ GÖZDEN ÇIKARILDI”
Platform adına basın açıklamasını okuyan Bilal Tığlı, metalik madenlerin orman ekosistemini parçaladığını söyleyerek, “İlk aşamada 250 bin ağaç kesilerek doğa katledilecektir. Oysa ki bakırın da içerisinde bulunduğu 4. Grup metalik madencilik işletmeleri; orman ekosisteminin parçalanmasına, yüzlerce yıllık ağaçların kesilmesine ve biyolojik çeşitliliğin azalmasına yol açmaktadır. Bu alanlarda yaşayan çiftlik hayvanları ve fauna dediğimiz yaban hayatı ve daha birçok canlı türü, yaşam alanlarını kaybetmekte; ekosistem dengesi geri dönülemez biçimde bozulmaktadır. Ormanların yok olması beraberinde su döngüsünün, toprak yapısının ve iklimin bozulması anlamına gelmektedir. Madenin yüzeysel tabakasından çıkan pasa yığınlarında bulunan sülfürlü bileşik ve ağır metallerin ve kimyasal atıkların yeraltı sularına karışma riski çok büyüktür.” ifadelerini kullandı.
“GIDA ZİNCİRİ TEHLİKEDE”
Projenin Gökırmak Havzası’nda çeltik üretimini riske atacağını vurgulayan Tığlı, şunları söyledi:
“Boyabat’ın en önemli geçim kaynağı olan çeltik/pirincin yetiştirildiği Gökırmak havzası tek başına ülkesel üretimin yüzde 2’sini üretmektedir. İklim krizinin tırmandığı dünya genelinde su ve gıda güvenliği ve güvenirliği her şeyin önünde tutulması gerekirken; Boyabat’da devlet doğanın geleceğini değil adrese teslim bir ihaleyle bir kişinin zenginleşmesini öncelemiştir. Maden sahası bu şekliyle yalnızca Boyabat halkını değil; tüm Türkiye’ye gıda sağlayan üretim zincirini tehdit etmektedir. Bu şirket öyle ki; ÇED raporunda da görülebileceği üzere; doğu atık depolama alanını inşa etmek için alanının dışına çıkabilecek gücü kendisinde bulabilmiş Maden Tetkik Aramanın ruhsat sahasındaki 288 hektar alanı da kendi maden sahasına katacak muvafakatı alabilmiştir.”
Tığlı, taleplerini ve beklentilerini şu sözlerle anlattı:
- Bizler Gökırmak havzasında olduğu gibi; su havzalarında, tarım alanlarında, meralarda, zeytin bahçelerinde, sulak alanlarda, kıyı alanları ile koruma alanlarında yapılan madenciliğe karşıyız.
- Bir devletin kurumu olan D.S.İ ‘nin başvuru dosyasında yeter bilgi ve belge olmadığı için teknik elemanlarca dahi riski belirlenemediği belirtilen madenin risklerinin; yapılmayan ama yapılmak istendi gibi gösterilen bir “Halkın Katılımı ve Bilgilendirilmesi Toplantısına,”
- Yapılmayan bir toplantının sanki halk istemedi gibi belirtilerek sahada değil ofislerde tutulan idare ve hukuku yanıltan sahte tutanaklara karşıyız.
- Ayrıca madencilik faaliyetleri uygun alanda yapılsa dahi ÇED dosyasında risklere karşı alınacak olan tedbirlerin bağımsız şirketler ve STK’lar aracılığıyla denetlenmemesine de karşıyız.
Tığlı, “Gökırmak havzasının pirinci ve Boyabat halkının sağlıklı içme suyu hakkının bakırdan çok daha değerlidir. Doğa olmadan yaşam olmaz. Bugünü değil, geleceğimizi savunuyoruz.” dedi