Ankara’da binlerce kişiyle "1 Eylül Barış Günü" yürüyüşü düzenlendi

1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Ankara’da binlerce kişi Kolej Metro’dan Sakarya Meydanı’na yürüdü. Kadınlar, ekoloji platformları ve emek-demokrasi güçleri, savaş politikalarına karşı barış çağrısı yaptı.

1 Eylül Dünya Barış Günü, II. Dünya Savaşı’nın başladığı 1 Eylül 1939 tarihine denk gelerek 1981 yılında resmî olarak ilan edildi. Ankara’da yükselen 'Barış Hemen Şimdi!' sloganı, Türkiye’nin tarihsel 'Yurtta sulh, cihanda sulh' anlayışıyla paralellik taşıyor. Her ikisi de barışı temel bir değer olarak ön plana çıkarırken; biri güncel barış taleplerini sokakta dile getiriyor, diğeri ise Türkiye’nin dış politika ve toplumsal bilinç bağlamında evrensel bir ilke olarak benimsenmiş durumda. Bu benzerlik, Ankara’daki yürüyüşün hem tarihsel hem de çağdaş bir barış perspektifi taşıdığını gösteriyor. Bu tarihsel bağ, aynı zamanda Ankara’nın barış etkinliklerinde merkezi bir rol üstlendiğine işaret ediyor.

BARIŞ GÜNÜNDE BARIŞ MESAJLARI

1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Ankara’da dernekler, kadın platformları, partiler ve demokratik örgütler Kolej Metro önünde bir araya geldi. 500’ü aşkın katılımcı, Sakarya Meydanı’na yürüyerek barış taleplerini dile getirdi. Yürüyüş boyunca, “Barış hemen şimdi!”, “Katil İsrail Filistin’den defol!”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol!” sloganları yükseldi.

İSRAİL'E KARŞI SESLERİNİ YÜKSELTTİLER

Ankara Kadın Platformu adına konuşan Sinejan Kut, soykırım ve savaş politikalarına karşı sessiz kalmayacaklarını vurgulayarak, “Her 6 kişiden 5’i sivil olan bölgelerde ABD’den aldığı destekle Gazze’ye adım adım işgal eden İsrail’e karşı sesimizi yükseltiyoruz” dedi. Kadın haklarının ihlali ve şiddet olaylarına dikkat çeken Kut, İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmesini eleştirdi ve kadınların mücadelesini sürdüreceğini söyledi.

SAVAŞA TEPKİ, BARIŞA DAVET MESAJI

Emek ve Demokrasi Güçleri Platformu'nun ortak basın metnini Aydın Şimşek okudu. Açıklamada, Türkiye ve dünyada süren savaşlar kınandı ve şu talepler dile getirildi:

"Suriye, Filistin, İran ve Ukrayna’da yaşanan ölümler ve göçe zorlamalar durdurulsun. Kayyum politikalarıyla halkın iradesi gasp edilmesin kadın kurumları kapatılmasın. Barış, halkın iradesinin güvence altına alındığı bir ortamda yeşersin. Savaşa değil, eğitime; savaşa değil, sağlığa; savaşa değil, yaşama bütçe ayrılmalı."

"EKOLOJİK DENGE İÇİN UYGULAMA MEKANİZMALARI KURULMALI"

Düzenlenen yürüyüşte, barış için silahların susmasının yeterli olmadığı ve doğadaki canlı cansız bütün varlıkların korunması gerektiği vurgusu yapıldı.

Eylemde ayrıca orman yangınları ve Pera Yaylası, tarım alanlarına geçişin yasaklanması, güvenlik barajları, kayyum uygulamalarına da tepki gösterildi.

Eylemde, her şeyden önce ekolojik dengeye öncelik verilmesi gerektiği belirtildi. Barışın kalıcı olabilmesi için yalnızca dua etmenin yeterli olmayacağı; yasalaşan iklim kanunlarının, maden ve enerji projelerinin koşulsuz biçimde uygulanması, halkın görüşlerinin dikkate alınması ve acele el koyma kararlarının durdurulması gerektiği ifade edildi. Coğrafyamız üzerinde kalıcı zararlar istemediklerini, barışın ancak tüm örgütlerin içinde yer alacağı izleme ve uygulama mekanizmalarıyla mümkün olabileceğini vurguladılar.

Çevre Platformu’ndan Deniz Gümüşel, barışın yalnızca insanlar arasında değil, doğadaki tüm canlı ve cansız varlıklarla da kurulması gerektiğini belirtti. Orman yangınları, tarım alanlarının tahribatı, su kaynaklarının kurutulması ve madenlerin ekosistem üzerindeki etkileri, barışın önündeki engeller olarak gösterildi. Metinde, Kürt sorununa çözüm arayışları ve anadilde eğitim hakkının tartışılmaz bir temel hak olduğu vurgulandı. Toplumsal muhalefetin, yerel meclislerin, sendikaların ve kadın örgütlerinin barış sürecine aktif katılımının önemi hatırlatıldı. Gerçek ve kalıcı barışın yalnızca parlamenter süreçlerle sınırlı olamayacağı; kadınların, işçilerin, engellilerin, hayvanların ve doğanın haklarının korunmasıyla mümkün olacağı ifade edildi. Eylemde, “Barış Meclis’te de, sokakta da, okulda da kurulmalıdır” denildi.

Milletvekilliler ve katılımcılar, Türkiye’nin dört bir yanından barış için söz alan insanların mesajlarını aktardı. Gerçekleştirilen açıklamada, “Gelinsin, konuşulsun, müzakere edilsin. Savaş politikaları son bulsun, toplumsal barışın yolu açılsın. Barış sadece insanların değil, tüm canlıların hakkıdır" ifadelerine yer verildi.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber